Uluslararası verilere göre Türkiye’de yetişkinlerin ortalama eğitim seviyesi 5,3 yıl. Bu bakımdan 100 ülke arasında 61’inci sıradayız. Daha iyi anlamak için Zimbabve’de eğitim seviyesi ortalama 5,4 yıl, Zambiya’da 5,5 yıl, Svaziland’da 6 yıl. Yani ortalama bir Türk ortalama bir Zambiya’lıdan bile daha az eğitim alıyor. Ortalama bir Amerikalı 12 yıl eğitim alırken, Kanada’lı 11,6 yıl bir Alman ise 10,2 yıl eğitime sahip. Yani Türkiye ortalama ilkokul mezunuyken, Kanadalılar lise mezunu. Aradaki fark bu kadar büyük. (Kaynak: Nationmaster)
Elbette insanların gelişkinlik seviyesi sadece ne kadar yıl eğitim aldıkları ile orantılı değil, eğitimin niteliği ile de alakalı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 2000’den bu yana her 3 yılda bir yapılan PISA sınavları, öğrencilerin okuma becerileri, matematik ve fen alanlarındaki okur yazarlığını ölçüyor. 2012’de bu programa 34’ü OECD üyesi 65 ülke katıldı. Türkiye 15 yaşındaki öğrencilerin katıldığı PISA’ya göre matematikte 44, fende 43. sırada. Eğitim Sistemi uzmanı Selçuk Şirin’in verdiği bilgiye göre Türkiye, gençlerin sorun çözme becerileri konusunda Şili (2,1) Uruguay (1,2), Malezya (0,9) gibi ülkelerle birlikte son sıralarda yer alıyor. Doç. Dr. Şirin aynen şöyle söylüyor: “PISA’nın ‘Yaratıcılık ve problem çözme’ isimli alt testi var. Türkiye’de bu testte başarılı olan çocukların oranı 2,2. Bir toplumda zaten yüzde 5’lik bir ileri zekâlı çocuk var. Biz bu grubu 15 yaşına gelene kadar 2,2’ye indiriyoruz. Böyle bir eğitim sistemimiz var. Bakın bu oran İsrail’de 8,8, OECD ortalaması yüzde 12, Güney Kore’de yüzde 28.” (Kaynak: Birgün)
Yani Türkiye’de ortalama vatandaş hem çok az süre eğitim alıyor hem de eğitim son derece kalitesiz. Temel bilimler, analitik zekanın gelişimi gibi alanlarda eğitim sistemi çocuklarımıza bir şey katmadığı gibi, zeki çocuklarımızı bile geriye götürüyor. Üstelik eğitim sisteminin müfredatı da evrensel standartlarla uyumlu değil. Dolayısıyla çocuklarımız kötü bir eğitim sistemine maruz kalarak yeteneklerini de kaybediyorlar.
Dolayısıyla Suphi Altındöken gibi isimler, çok az bir süre içerik olarak da kötü bir eğitim sistemine dahil oluyorlar. Eğitim sisteminde medeni bilgiler öğretilmiyor. Vatandaşlık hukuku, Anayasa hukuku, İnsan Hakları, Mantık, Felsefe gibi insanların diğer insanlarla doğru ilişkiler kurmasına yardımcı olacak bilgiler çocuklara verilmediği için beşeri ilişkiler geliştirmekte de sıkıntı duyuyorlar. Sonuçta ne oluyor? 1 tane Özgecan yetiştirirken, 100 tane Suphi Altındöken ve türevlerini yetiştiriyoruz. Özgecan gibi çocuklar toplum tarafından baskıya uğrayıp, yetersiz bir eğitim sistemine rağmen mücadele ederken, ondan daha farklı niteliklere sahip olanlar zaten tamamen kayboluyor.