Özge Selçuk Bozkurt Yazio: Çocuklar Anı Biriktirirler

Yetişkin olarak bizlerin durumlara karşı verdiğimiz tepkilerin temelinin çocuklukta ebeveynlerimizin tepkilerinden aynalandığını öğrenen ebeveynler, artık geçmişlerine  ‘bir dur’ dercesine setler çekmeye başladı. Amaç olumsuz duygulara sebep olduklarını düşündükleri davranışlarının bir sonraki nesle aktarmak istememeleri. 

İşte tüm bunlar kişisel aydınlanma, geçmişi sorgulama ile başladı. 

Bir olaya, kişiye ya da duruma verdiğimiz tepkiler, anılarımızla, travmalarımızla bağlantılıydı.  Şimdi bu olumsuz duygular için terapiler alınmaya başlandı bile.

En zoru da kendi çocuklarını olumsuz duygulardan koruma çabasıydı.

Çünkü neyin ileride kelebek etkisi yapacağını bilemeden her şeye dikkat etmeye başlandı.

“Onu yapma, ….. şöyle olur.”

“Çocuğa bunu deme, ….böyle olur.”

Bu konularda kafalar karıştı. Peki bu kadar kaygılı birer ebeveyn olmadan bu süreç nasıl işlemeliydi? 

Öncelikle çocuğun kendi duyularını doğru hissetmesi ve dünyadaki olayları durumları doğru algılaması ve doğru duygu gelişimini göstermesi önemlidir. Peki duygularını tanıyor mu? Duyguların karşılığını doğru verebiliyor mu? 

Konuşma öncesi dönem dediğimiz 2 yaş öncesinde bizi gözlem ve taklit ile duygu regülasyonu sağlanırken, sonrasında konuşarak hissettirilerek oyunlar oynanabilir.

Duygu odaklı yaklaşımla çocuğun gerçekten ne istediğini anlamak en önemli nokta. Çünkü çocuklar duyguların karşılığını henüz tam olarak ifade edemezler. Utanırlar, size vurmak isterler saklanırlar; korkarlar, yanınızdan ayrılmak istemezler, belki de bizi bunaltırlar… İşte tüm bunları işçin çocukla konuşmak, hissedilen duygunun adını koymak ve her insanda farklı gösterilebileceği üzerinde konuşmak, duyguların vücutta hissettirdiklerine değinmek aslında duyguların da kabulünü kolaylaştıracaktır. 

Kızdığın zaman ne yaparsın?

Nefesin nasıl olur? Derin derin mi nefes alırsın, kısa kısa mı?

Gözlerin büyür mü küçülür mü sence?

Ellerin nerede durur, gösterebilir misin? “Bence…” deyip kendi fikrinizi de belirtebilirsiniz. 

Birkaç duygu tanıma oyunu sohbeti ile aslında duygusal olarak da yakınlaştığınızı fark edeceksiniz.  Birlikte özel “aile sohbet zamanları” oluşturmak, birbirinize adı konmuş bir zaman ayırmak, ailenin birbirlerini tanıması açısından da çok ama çok önemli olacaktır. 

Onunla ilişkinizde maddi değerlerden ziyade maneviyata yatırım yapın.

Maddiyata değil de maneviyata yatırım yapmak çocuğumuzla olan iletişimimizi daha da kuvvetlendirecektir. Bir oyuncak almak, maddi gücümüz de yerindeyse aslında en kolayı, gider parayı verir oyuncağı alır gelirsiniz. Ancak manevi değerlere yatırım yapmak emek ister, üzerinde düşünme ister, zaman ister. 

Dede torununun evine geliyor, kendinden önce hediye paketini uzatıyor diyelim. 

Çocuğun algısı: 'Dedem bana hediye getirdi.'

Halbuki “dedemin getirdiği oyuncakla birlikte ne güzel oynadık” demesi, işte bu bahsettiğimiz anı biriktirme olarak hoop beynin anı bölgesi hipokampüse kaydedildi bile. 'Dede' ismi her çağrışım yaptığında olumlu bir algı oluşacaktır böylece. 

Anı biriktirmek güzel anların paylaşımıyla mutlulukla hatırlanır. 

Mutluluğu çağrıştıran anılarımız bol olsun :)

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman