Türkiye'nin 81 ilini Limon ismini verdiği Tofaş'ıyla tek başına gezen TravelComic ile özellikle kadınlara ilham veren serüvenini konuştuk.
Türkiye'nin 81 ilini Limon ismini verdiği Tofaş'ıyla tek başına gezen TravelComic ile özellikle kadınlara ilham veren serüvenini konuştuk.
Haydi başlayalım...
Limon ile hikayem 2021'de başlıyor. Pandemi zirvedeydi ve seyahat etmek için alternatif bir yol arıyordum. Bir araba almaya karar verdim. Hayatımdaki ilk araba... 28 yaşındayım ve becerikli olmak istediğim için hayatımda asla araba almayacağımı düşündüm. Aslında arabaya ihtiyacım yok. Bir arabanın bu kadar neşe ve özgürlük getirebileceğini hiç düşünmemiştim.
Sadece bir araba değil, bir seyahat arkadaşı almak istedim. Birlikte maceraya atılacak birini istedim. Ben bir araba uzmanı değilim ama ilk arabamın özel bir şey olmasını istedim. 1989'da yapılmış bir arabayı almak büyük bir riskti. Tüm birikimim bu arabaya gidiyor ama aynı zamanda bana geri ödüyor çünkü artık işimin bir parçası.
Limon'u Sahibinden'de buldum ve gördüğümde ilk görüşte aşktı. Hiç aşık olmadım ama Limon'a aşık oldum diyebilirim :) Kesinlikle hayatımda verdiğim en iyi karardı. Araba almayı kastetmiyorum. Limon almayı kastediyorum.
Bazen bir an tüm hayatını değiştirebilir ve benim için bu an 10 yıl önceydi. Fatih Akın'dan bir film izledim. İstanbul'u ilk kez bir filmde gördüm ve çok etkilenmiştim. Birkaç ay sonra Türkiye'ye tek yön bilet rezervasyonu yaptım. Bunu asla planlamadım ama buradayım ve kararımdan pişman olmadım. Almanya'da bu kadar çok Türk'ün yaşıyor olması çok ironik. 3 milyonun üzerinde... Ve çoğu insan (çoğu Türk) bana soruyor: Neden Türkiye'ye geldin?
Almanya'da çok param vardı ve burada yok ama tahmin et nerede daha mutluyum? Burada insanlar çok nazik ve bu hayattaki en değerli şey. Dünyayı dolaştım ama evimi Türkiye'de buldum. Türkiye'ye geldim çünkü burada mutluyum. Maalesef arkadaşlarım ve ailem Türkiye'nin sadece Antalya'da her şey dahil oteller olduğunu düşünüyorlar ama bundan fazlası var. Bu nedenle YouTube kanalımda (TravelComic) Türkiye'deki 81 şehri ziyaret etmek için bir proje başlattım. Her şehrin özel olduğuna ve daha fazla insanın bunu görmesi gerektiğine inanıyorum! Türkiye'ye aşık olmamın 81 sebebi var.
Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama tek bir şehir söyleyemem. Bu adil olmaz. Size bunu kalbimin derinliklerinden söylüyorum: Her şehir muhteşemdir. Adana'nın çılgın insanları, Mersin Kebabı, Yalova'da kamp yapmak, İzmir'de balık yemek, Kars'ta buzda balık tutmak, Bursa'da kayak yapmak, Antalya'da Likya Yolu'nda yürümek, Hatay'ın en eski kilisesini, Çanakkale'de Troya'yı gezmek… Liste bitmez.
Benim için en ilginç şey, her gün tanıştığım insanlarla yaptığım etkileşimler. Seyahatlerimde birçok insanla tanışıyorum. Bazıları tuhaf. Ama çoğu son derece kibar ve misafirperver. Türkiye ile Almanya arasında çok kültür farkı var. Birçok şeyin benim için çok ilginç olduğunu söyleyebilirim. Size bazı örnekler vereceğim:
Türkiye'deki insanlar çok meraklıdır ve her zaman çay ikram ederler ve gününü ve hayatın hakkında konuşmak isterler. Bunu sevdim. Almanya'da herkes çoğu zaman kendi işine bakıyor.
Türk sokak kuralları kesinlikle ilginç. Türk insanına göre nasıl iyi bir sürücü olunur hala çözebilmiş değilim. Ama Tofaş kullanmak sanırım ilk adım.
Türkiye'de bulabileceğiniz Türk geleneklerini ve farklı kültürleri seviyorum. Örneğin Şanlıurfa'da Sıra gecesi, Kars'ta Kafkas yöresi halk oyunları veya Karadeniz'de halaylar... Türkiye kültür ve gelenekler açısından çok zengindir. Bu beni her gün şaşırtıyor.
İlk tavsiyem: Sadece yap... Birçok insan benim için endişeleniyor veya seyahatimi durdurmamı söylüyor. Ofise dönüp huzurlu bir hayat yaşayabilirim ama o kadar mutlu olmayacağım. Seyahat etmek istiyorsanız, sadece yapın. Bunun için bir şans var ama onu araman gerekiyor. Seyahat etmek aynı zamanda çalışmak demektir. Bunun bir tatil olduğunu düşünme. Seyahat ederken para kazanmak çok daha zor ama böyle yaşamak isteyen biriysen, kendine yapabileceğin en büyük hediye bu olacaktır.
İkinci tavsiyem: Annenle arkadaş ol ve maceralarını onunla paylaş. Ailenin senin için endişelenmesi normaldir ancak onlara neden seyahat etmek istediğini gösterebilir ve açıklayabilirsen seni çok daha iyi anlayacaklardır.
Ve üçüncü tavsiyem: Aşkın peşinden koşma. Bunun yerine kendinizi sevmeye çalışın. Yol ıssız bir yer ve çok zor olabilir ama kendin ve seni neyin mutlu ettiğini öğrenmek için en iyi yer orası.
Bu keyifli röportaj için Franziska'ya çok teşekkür ediyoruz. Limon'la nice uzun yollara...❤️
Yabancıların bu Türk insanı şöyle iyi böyle iyi lafına da gıcığım. Onlar size iyiler, ama aslında çok samimi de değiller, sizi yabancı olduğunuz için kendilerince hoş görüyorlar. Sizin yaptığınız şeyleri Türkiyeli bir kadın yapsa "Bunun ailesi ne biçimmiş, niye tek başına yola çıkmasına izin vermiş" vb demediklerini bırakmazlar. Muhtemelen sizlerin arkanızdan da kendi aralarında dedikodu yapıyorlardır ama Türkçe olduğu için anlamıyorsunuz. :)
Yaptığına saygı duymak ile birlikte. İlk geldiğini günü dün gibi hatırlıyorum. O zamanlar 20 binden az takipçisi vardı. O zaman biz de kendisiyle yazışmıştık, benden Gaziantep ile ilgili bilgi vs istemişti, hatta pandemi yasaklarında pazar günü gelmesine rağmen her yerin kapalı olduğu bir zamanda pek gezememişti. Herkesin evlerine kapanmak zorunda olduğu ve Euro'nun ülkede aşırı değerli olduğu bir dönemde ülkenin yarısını rahat rahat gezdi. O dönemde de kimse gezemediği için insanlar onu keşfetti ve hesabı patlayınca o da bizimkilere benzedi ve ben de dahil olmak üzere o dönem takip ettiği diğer gezginleri takipten çıktı, mesajlara cevap vermedi, kendine bir menajer buldu falan. Onun gibi bu ülkede gezen nice kadınlarımız, nice gezginlerimiz varken bu onlara kimse ilgi göstermedi. Üstüne kendisi araba ile gezerken bizimkiler otostop gibi çok zor bir olayla 81 ili başardılar.
26 yaşındayım. Bu kız benden daha çok gezdi ülkeyi.