Evet, bir kavşakta aklıma geldi. Ben araba kullanırken buluyorum bu tür şeyleri. Araba kullanmak bana çok iyi geliyor, özellikle uzun yol yaparsam mutlaka birkaç fikirle geri dönüyorum. Bu da öyle oldu. Fikir arıyorduk BKM Necati Akpınar’la sinema filmi ne yapabiliriz diye. Ben bir düşüneyim derken yolda aklıma geldi. Ya dedim niye yapmıyoruz? Çünkü ben bir sinema filminin insana zaman ve mekan atlatması gerektiğine de inanıyorum. İnsanlara günlük hayatlarında göremeyeceği tablolar, göremeyeceği insanları sunan filmlerin daha değer gördüğünü ve değerli olduğunu da düşünüyorum. O yüzden de günlük hayat gailesi yerine Napolyon gibi, Oppenheimer gibi, Marslı gibi gidemeyeceğimiz yerlere ait, göremeyeceğimiz insanlara ait konuları ele almak beni daha çok heyecanlandırıyor. Benim sinema anlayışım bu. O yüzden Adile filmi bana çok yapılası geldi, yapılması gerektiğini de düşündüm.
Benim mizah anlayışımda, benim yazarlık geçmişimde bana kattıkları var Adile Naşit figürünün bile. 12 Eylül’ün soğuk ve terörlü günlerinde, ki daha 12 Eylül olmamış... Bizim mahalle sol eğilimli bir mahalleydi zaten. Hep böyle devrimci abiler vardı etrafımızda. Biz de tıfıl devrimciler olarak Türkiye’yi mutlu yarınlara çıkartacak insanlar olarak çok mutsuzduk tabii. Kız yok, para yok, bir şey yok, hayat renkli değil… Sürekli mücadele et diyen birileri var, gençliğimizi yaşamak istiyoruz. Sığınacağımız iki yer var: Bir ailemiz var bir de sinema var. Ve sinemada aile filmleri oynardı içinde Adile Naşit’in olduğu.
Bir ülkede ekonomi giderse ahlak ve namus gider. Geçen gün onedio da bi haber vardı. Kadınlar 100 bin liraya 1 gecelik ilişki yaşarım diye.
çocuklar ilk evde eğitilir. 20 adet sınıfın olduğu okulda 50 er kişiye haftada bilmem kaç saat ders anlatırken tiktoku niye onlar anlatsın. çocuk dünyaya getirmeyi bilen ana baba af edersiniz de fışkı yesin çocuğunu bu leslikten koruyamiyorsa
farahın elinde yönetmenlerin kasetleri var ya da kaşeyi düşürdü her yeri parselliyor kız.