Özdil: 'Peker’in Açıklamalarına Gazetecilik Faaliyeti Değil Diyenin Matbaada Paspas Yapması Bile Sakıncalı'

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Sedat Peker’in açıklamalarına gazetecilik faaliyeti değil diyen gazetecilerin, yazıişlerini filan boşver, matbaada paspas yapması bile sakıncalıdır…” ifadelerini kullandı.

Özdil'in çıkışının söz konusu durumu gazetecilik açısından eleştirmesinin ardından Sedat Peker'in de hedef aldığı medya ombudsmanı Faruk Bildirici'ye yönelik olduğu şeklinde yorumlandı.

Bildirici yanıt verdi

Bildirici, Özdil’in bu eleştirisine 'Sedat Peker'e aracılık etmek gazetecilik faaliyeti mi?' başlıklı yazısını hatırlatarak yanıt verdi. Bildirici, “O sözleri benim için söylüyorsanız hemen yanıtlayayım. Sanırım yazımı okumadınız. Çünkü ben Sedat Peker'in açıklamalarını değil, gazetecilik yöntemini eleştirdim. Lütfen okuyun. Üslubunuzu doğru bulmadığımı da belirtmeliyim” diyerek yazısının linkini paylaştı.

Bildirici bir sonraki paylaşımında da, “Bu da Sedat Peker'in açıklamalarının nasıl haber yapılması ve araştırılması gerektiği konusunda 11 Haziran'da yayımladığım yazı... Lütfen okuyun' diyerek yazısının linkini paylaştı.

Bildirici, farukbildirici.com’da yayımladığı yazısında, “Bir gazetecinin, organize suç örgütü yöneticiliğinden hükümlü bir kişinin “Siyasiler ve bürokratların karıştığı uyuşturucu ve suç trafiği”ne ilişkin paylaşımda bulunmasına yardımcı olması gazetecilik faaliyeti midir?” demişti. Bildirici yazısında şu ifadeleri kullanmıştı:

'Kendisi Sedat Peker’in paylaşımlarını duyurmasını gazetecilik faaliyeti olarak görüyor.Elbette Erk Acarer bir gazeteci olarak bir uyuşturucu satıcısı ya da IŞİD’li ile görüşebilir. Ama Sedat Peker ile görüşmeleri ve onun paylaşımlarını kendisinin duyurması gazetecilik sınırları içinde kaldı mı?

Erk Acarer, Sedat Peker’in iddialarını haber yapmamıştı; soru-yanıt söyleşi olarak da yayımlamamıştı. Sadece Sedat Peker’in paylaşımlarını aktarmakla yetinmiş, onun paylaşımlarını kamuoyuna bir içeriğin gazetecilik ürünü haline gelebilmesi için üzerinde bir işleme faaliyeti yürütülmesi gerekir. Kamu yararı olup olmadığına da ancak araştırmayla doğrulandıktan ve editoryal kontrolden geçirdikten sonra karar verilebilir. Her ne kadar bugüne değin ortaya attığı iddiaların büyük bölümünü doğrulayan ipuçları ortaya çıkmış olsa da bir gazeteci, Sedat Peker’in öne sürdüklerinin tamamının doğru olduğunu varsayamaz. Tümüne doğru muamelesi yapıp, onu olduğu gibi kamuoyuna duyurursa o tarafa “angaje olduğu” algısı yaratır. Zira gazetecilikte şüphe esastır; doğruluğundan emin olunmadan hiçbir söz, bilgi, iddia başkalarıyla paylaşılmaz.

WikiLeaks belgelerindeki gazetecilik deneyimini hatırlayalım. WikiLeaks, onbinlerce “gizli devlet belgesi”nin üzerinde anlaşılır şekilde okurlara sunulması için New York Times, The Guardian ve Der Spiegel’e belgeleri önceden vermişti.

The Guardian’da belgeleri gazetenin en deneyimli muhabir ve editörlerinden oluşan 15 kişilik bir ekip inceledi. New York Times en güvendiği 10 kadar muhabirini belgeleri kontrol etmeleri için merkeze çağırdı. Der Spiegel de New York Times ve The Guardian ile bağı koparmadı; üç medya kuruluşu koordinasyon halinde çalıştı. Bir ay sonunda da farklı editoryal süreçlerden geçirip farklı dosyalar halinde yayımladılar.

Erk Acarer, Sedat Peker’e yardım etmekte yarar görmüş olabilir. Bu kişisel yaklaşımını anlarım, saygı da duyarım ama buna “gazetecilik faaliyeti” denemez. Bu bir aracılık…'

Popüler İçerikler

Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
30.09.2021

Yılmaz Özdil okuyan embesildir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ