Elizabeth'in soluk cildi henüz yıllarca süren karanlığın etkilerinden kurtulabilmiş değil. Yaşamak zorunda bırakıldığı mekanın darlığının sonucu olarak da kamburunu çıkarmış biçimde yürüyor. Bodrumda hapis tutulan üç çocuk; Kristen, Stefan ve Felix de yeni hayatlarına ayak uydurmakta zorlanıyorlar. Stefan zar zor yürüyor; yıllar boyu yaşadığı bodrum katının alçak duvarları onu da kambur durmaya zorlamış.
Işıklar söndüğünde ve kapılar kapandığında Kerstin'in panik atak yaşadığı söyleniyor. Üç çocuk da ışıksızlıktan D vitamini eksikliği yaşıyor; ayrıca kansızlık sorunları var, daha önce hiç görmemiş oldukları doğal ışığa gözlerini alıştırmak içinse özel gözlükler kullanmaları gerekiyor. Yaşıtlarıyla anlaşmakta sorun yaşadıkları da söylenenler arasında .Üst kata çıkarılan çocuklarsa, korkunç aile sırlarının ortaya çıkışıyla psikolojik sorunlar yaşıyorlar.
Ancak ailede yaşanan psikolojik krize rağmen Elizabeth, özgürlüğüne ve henüz bebekken elinden alınan üç çocuğuna yeniden kavuştuğu için biraz da olsa mutlu olmaya çalışıyor. Her akşam özenerek çocuklarına sağlıklı yemekler yaptığı, onlara hazır yemekler yedirmek zorunda kaldığı onca yıldan sonra çocuklarını sağlıklı biçimde beslediği söyleniyor. Elizabeth, çocuklarının eğitimiyle de yakından ilgileniyormuş.
Ne diyelim, insanlık bazen gerçekten çok karanlık olabiliyor.
Kızın annesi o gerizekalılıkla nasıl hayatta kalmış anlayamıyorum
kalpli ve gülmekten ağlayan emojiyi seçecek ne olay yaşadınız amk
24 yıl çok uzun bir süre ve evlerinin hemen altındaki bodrum katında olmuş tüm yaşananlar, annesi gerçekten kızının kaçıp bir tarikata katıldığına mı inandı yoksa kolay yolu seçerek belki de korktuğundan dolayı bilmemezlikten mi geldi? Açıkçası annenin bu kadar saf olabileceğine inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Bu tür durumlarda da aklıma hep Freud geliyor.