Öyle İse; Yaşat, Sev, Oku

Barış zamanlarında doğmuş birisi olarak, barış istemem sanırım yanlış değil.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından doğduğum zamanda, savaşın üzerinden henüz yirmi yıl geçmişken insanlık hâlâ çektiği sıkıntıları hatırlıyordu ve barışa sadık kalıyordu.

Her ne kadar soğuk savaş denen garabet ile korkutuluyor olsak da, savaşın düğmesine basmaya kimse cesaret edemiyordu.

İşte böylesi bir dönemde bizler aslında ne mutluymuşuz, diyorum kendime.

Bir kere yemek için savaş yoktu. Yani babam kazanıyor, annem pişiriyordu. Yok yok bunu kast etmiyorum aslında…

Ekmek aslanın ağzında değildi. Çalışan kazanıyor ve geçimini sağlıyordu.

Ayrıca bu kadar çok imkanlar olmasa da, yiyecekler daha lezzetli ve sağlıklıydı.

Topraklar her koşulda hâlâ canlı ve verimliydi. Kimyasal gübre ile dengesi henüz bozulmamıştı.

Genetiği değiştirilmiş, kısır tohumlar ile tanışmamıştık.

Toprak ile savaş hiçbir şekilde başlamamıştı. Toprak seviliyordu. Bir avuç topraktan evin ihtiyacı elde edilebiliyordu. Ayrıca komşular ile de paylaşılıyordu.

Yaşat

İlk gelen, ilk tek tanrılı dinin emri…

İlk kural yaşatmak ise, her koşulda yaşatmak çabamız olmalı, değil mi?

İş böyle ise insana dair gelişmeler olmalı, değil mi?

Tıp, eczacılık, psikoloji, sosyolojik bilimler, zirai bilimler ohoooo daha neler gelişmeli, değil mi?

Her yeni keşif, insan hayatı için kolaylaştırıcı çözümlerin ortaya çıkmasına olanak vermeli, değil mi?

Her insan, kendi kardeşleri için çalışmalı değil mi?

Özünü unutmadan komşusunu ve sonra tüm insanlık için çaba sarf etmeli, değil mi?

Yoksa her buluş sonradan savaş endüstrisine katkı sağlamamalı, değil mi?

Sev

Bakınız ikinci ilahi din ve ikinci sıradaki emir…

Tabii ki sevmek, Leo Buscaglia tavında bir sevmeyi kastetmiyor, değil mi?

Ben, sen, o kavramlarını bırakıp, bütünlük içerisinde her yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi kast ediyor, değil mi?

Sadece yaratandan ötürü doğayı, hayvanları ve tabii ki insanları içeriyor, değil mi?

Toprağı, taşı, bulunanı ve amacına uygun kullanımını, bütün çevrenin, hayvanların ve dahil insanın faydasını ima ediyor, değil mi?

Romantizm de dahil, ilahi aşkı da işaret ediyor, değil mi?

Sevginin yüceliğini, birleştiriciliğini, ayrım gözetmemesi gerektiğini ifade ediyor, değil mi?

Öylece, en basit ve kapsamlı haliyle, tüm kapsayıcılığı ile sev diyor, değil mi?

Oku

İşte üçüncü ve son ilahi din ve ilk emri…

ABC’yi bil ve oku, elbette içerdiklerinin en başında geliyor, değil mi?

Ama çok daha derin ve geniş anlamlar da yüklü, değil mi?

Olayları, çevrende olan bitenleri de anlaman gerektiğini, anlatıyor, değil mi?

Kim ne demiş, neden söylemiş, ardında ne anlamlar gizli, olan biten nereye varacak fark etmek lazım, değil mi?

Önce oku, bilgilen, bütün bilgileri harmanla eee sonra karar verirsin anlamına da geliyor, değil mi?

Bilgisizsen anlayamazsın, olayı da doğru okuyamazsın, okusan da anlayamazsın, böylece doğru karar da veremezsin, değil mi?

Doğa çevremizdeki bir olaylar silsilesi ise, onda oluşan değişiklikleri oku, anla ve bütüne yönelik çözümleri yaşat, sev ve etik çerçevesinde işlet demek, değil mi?

Öyle ise

Neler oluyor böyle…

Barış bu işin temeli, değil mi?

Hepimizin kardeşçe yaşadığı bir dünya modeli idealimiz, değil mi?

Sağlıklı ve temiz gıdaya ulaşmak, etkin ve eşit yardım almak hepimizin hakkı, değil mi? 

Aldığımız eğitimlerde barış ve insanca yaşamak olmalı, değil mi?

Hepimiz yaratandan ötürü eşitçe sevilmeyi hak ediyor, değil mi?

Haaaa bir de “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

Gelişimiz de, gidişimiz gibi ise dediklerim doğru, değil mi?

Facebook

X

Linkedin

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti