Bir kez tanıdıktan sonra, önünüzde bir milyon kişi bile koysalar, bu 10 farklı erkek tipini, cımbızla ayıklar gibi kalabalığın içinden rahatlıkla seçip çıkarırsınız. Zira hepsi eser miktarda arızlara sahipler. Zaten bütün mesele de, sizin bu arızalara katlanıp katlanmama tercihinizle alakalı değil mi?
Bay mükemmeli tanımlamak gerekirse, öncelikle kesin çok havalı bir okuldan mezun olmuştur. Yakışıklıdır, formuna her zaman dikkat eder, harika bir kariyeri vardır. Fırsat buldukça sık sık seyahat eder, rafine zevkleri vardır ve girdiği her ortamda kendini fark ettirir. Dışarıdan bakıldığında tam bir aile adamı havası verir.
Onunla ilgili tek sorunsa, kendi mükemmelliğine(!) yaraşır bir kadın bulamamasıdır.
Çünkü onun istediği tarzda bir kadının, mutlaka gösterişli, kariyerinde başarılı, arkadaşları tarafından sevilen, girdiği ortamı havasıyla aydınlatan, mümkünse sesi güzel, birkaç yabancı dil konuşabilen, mutfakta sihirbaz, yatakta cambaz, paylaşıma açık, doğal, sadık ve sevgi dolu olması elzemdir.
Bay mükemmel, işte bu yüzden hala yalnızdır. Şayet onun süper insan standartlarını karşılayabileceğinizi düşünüyorsanız, bol şanslar...
Aslında hepimiz bu adamı tanıyoruz. O arkadaş çevremizdeki en uzun süreli ilişkiye sahip olan ve hepimizi bir şekilde bu ilişkinin evlilikle sonuçlanacağına inandıran kişinin ta kendisi. Ama neticede ilişki yürümüyor. Ve ayrılıyorlar. Şayet onunla karşılaşırsanız, size mutlaka hayatında yeni temiz bir sayfa açacağına dair bir konuşma yapacağından emin olabilirsiniz. Ama bu hikayedir. Çünkü bunu nasıl yapacağına dair en ufak bir fikri dahi yoktur. Üstüne üstlük eski ilişkisinden kalan kimi alışkanlıklarında esiridir. O yüzden ne kadar yeni sayfa açmaktan bahsetse de, duygusal olarak bir enkazdan farksızdır. Dolayısıyla hayatınızı kabusa çevirmesi uzun sürmez. Bizden söylemesi...
Onu birkaç buluşmaya bakarak değerlendirecek olursanız feci yanılırsınız. Zira anlayışlı, sevecen, kibar, saygılı, ölçülü, iyi eğitimli, temiz ve güleç yüzlüdür. Parlak bir kariyere ya da istikrarlı bir işe sahip olması da muhtemeldir. Eee, böyle bir adama kim 'hayır' diyebilir ki.. Ancak iş biraz ciddiye bindiğinde, onun farklı bir yüzüyle karşılaşmanız uzun sürmez. Zira bağımsız bir karar alma mekanizması yoktur. Ve sorumluluk almasını beklediğiniz her hadisede konuyu biricik annesine taşımakta beis görmez. Belki ilk başlarda durumu görmezden gelmeye ya da geçici bir şey olduğuna kendinizi ikna etmeye çalışabilirsiniz diye söylüyoruz, 'sakın yapmayın!' Ne demişler, can çıkar huy çıkmaz!
Bakmayın masum durduğuna, çünkü o tam bir kadın düşmanı. Sorsanız 100'den fazla kadınla birlikte olmuştur ama özünde kadınlarla ilgili hiçbir şey bilmez. Gençliğinde büyük bir ihtimalle çok çekici bir tipti. Halen de öyledir. Misal o da tıpkı 'Bay Mükemmel' gibi havalıdır. Kariyeri, parası pulu yerindedir. Giyimine kuşamına, yediğine içtiğine özen gösterir. Fakat kendine olan saygısını çoktan yitirmiştir. Bu yüzden hayatına giren kadınlara en iyi ihtimalle sadece duygusal işkence yapar. Kısacası tehlikelidir. Maskesini düşürmenin en iyi yolu da, karşısında edilgen bir kimliğe bürünmemekten geçer.
20'li yaşlarının başında hayat onun için mükemmelden öte iyi gittiği için, kalan yıllarının da o şekilde gideceğine kendini inandırmıştır. Hatta o süreçte 'İşte bu benim ruh eşim' diyebileceği kadını da bulmuştur. Ama işte hayat bu. İnişleri ve çıkışları var. Bu yüzden 'Bay Geçmişte Yaşayan' bir yerlerde sahip olduğu her şeyi, aşırı özgüveni yüzünden kaybeder. 30'lu yaşlarına geldiğinde ise artık boşluktadır. Ve hayatına kim girerse girsin önemsizdir. Çünkü o hala bir anda değişen parlak yaşamının yarattığı travmaların etkisindedir. Bu yüzden tüm sohbet konuları, dönüp dolaşıp o şaşalı günlere bağlanır. İlk başlarda bunu fark etmeyebilirsiniz. Fakat bir zaman sonra, onun ne şimdiki zamanla ne de gelecekle bir bağının olmadığını rahatlıkla görürsünüz.
Kimilerinin hayatı bir anda ters yüz olup inişe geçer, kimilerinin de çıkışa... İşte 'Bay Sonradan Açılan' da talihin sonradan yüzüne güldükleri listesinin en tepesindeki adamdır. Önce iyi bir işe girer, sonra birkaç kilo verip kendine yeni güzel kıyafetler alır ve sonunda hayatının ilk 30 yıllık diliminde çektiği bütün sıkıntılardan bir çırpıda sıyrılıverir. Artık çevresi onunla ilgilenen kadınlarla doludur. Ve bu sayede kendini Kaf Dağı'nın zirvesinde görmeye başlar. İşler bir zaman sonra öyle içinden çıkılmaz hale gelir ki, sonradan edinilen özgüven yüzünden her kadına sahip olabileceği gibi bir yanılgının içine düşer. Neticede sahip olduğu ambalaj, dışarıdan ne kadar parlak ve çekici görünse de, aslında her hali yalandır. Değişmesi de zordur!
Aslında o hayatından, işinden, arkadaşlarından, hobilerinden ve yalnız olmaktan gayet memnundur. Bir önce hayatımın kadınıyla tanışmalı ve evlenmeliyim gibi bir derdi yoktur. Çünkü o her şeyi zamana ve akışa bırakmıştır. Olursa olur tavrı sergiler. Rahattır. Tabii kendi haline bırakılırsa... Ancak bırakılmaz. Çünkü çevresi onun için neyin iyi olduğunu, kendisinden daha iyi bilen(!?) insanlarla doludur. Ve bu insanlar yüzünden ayarı bozurlur. Dolayısıyla, ne zaman biriyle buluşmaya kalksa, tüm gözlerin üzerinde olduğu gibi bir hisse kapılır. Kendini baskı altında hisseder ve olabilecek işi bile batırır. Bu tür insanlarla geçinmenin en iyi yolu, önce çevrelerini tanımak, daha sonra da onları olabildiğince baskıdan uzak rahat tutmaktan geçer.
Bir önceki karakterin neredeyse tam zıttıdır. Çünkü kafasında sürekli 'ben hala neden evlenemedim' sorusu yankılanmaktadır. 30 yaşına kadar hayatında hep birileri olmuştur. Ve bu zaman dilimini, etrafındaki bekar arkadaşlarına, içten içe acıyarak geçirmiştir. Bu sebeple de 30 yaşına geldiği halde halen bekar olduğu gerçeğine katlanamaz. Böylelikle içine düştüğü durumdan kurtulmanın yolunu, online buluşma siteleri ya da uygulamalarında aramaya başlar. Baştan söyleyelim, bu tarz bir adamın en az 4 farklı online profili vardır. Ve biri ona neden hayatında kimsenin olmadığını sorduğunda, 'şu aralar kariyerime odaklıyım' şeklinde bir yanıt alması kaçınılmazdır.
İlk kez tanıştıkları üzerinde harika bir izlenim bırakır. Zira yakışıklı, iyi giyimli, kibar, anlayışlı, sevecen ve hoş sohbettir. 'Peki o zaman sorun ne?' diyorsanız, hemen söyleyelim. 'Bay Problemli Kimlik' kadınlara karşı ilgili olmayabilir. Dahası bu konuda kendince şöyle bir teori geliştirmiş olması da muhtemeldir:
'Bugüne kadar belki yüz farklı kadınla oldum ama hiçbiri doğru insan değildi. Evet evet, ben hala o kişiyi arıyorum. O yüzden eşcinsel olma ihtimalim yok!'
Yukarıdaki tüm diğer karakterlerin aynı anda pes etmiş halini düşünün, 'Bay Salmış' o işte. Hevesini ve umudunu uzun zaman önce kaybettiği için tamamen kendi kabuğuna çekilmiştir. Ne dışarıya çıkmakta gözü vardır, ne de yeni biriyle tanışmakta. Hatta mümkün olsa tüm zamanını işten eve, evden işe geçirebilir. Fakat sakın onu hissiz biri olarak düşünmeyin. Çünkü kabul ettiği hayat, fırtınalara gebedir. Zira duygularımızı istediğimiz zaman açıp kapama gibi bir becerimiz yok. Bu yüzden 'Bay Salmış' içten içe yalnız kalmaktan ölesiye korkan biridir. Kurtuluşu ise bir hayalde, yani örneğini ancak filmlerde görebileceğimiz cinsten bir mizansende arar. Güya biri çıkıp gelecek ve onu sevgisi, ilgisiyle sarıp sarmalayacaktır. Ne acıklı değil mi? 'Gerçekten öyle' diyorsanız, neden o kişi siz olmayasınız?..