Otelleri Bile Var! Eşlerine Sadakatte Master Yapmış Denizatlarına Dair Ufkunuzu Açacak Bilgiler

Eşlerini selamlarken sık sık çıkardıkları seslerinden son derece tek eşli doğalarına kadar, ayırt edici ve karizmatik deniz canlısı olan denizatının ata benzer kafası, uzun ağzı ve kıvrık kuyruğundan çok daha fazlası vardır. Denizatlarına dair ilginç bilgileri sizler için araştırdık. Öyleyse bu orijinal ve sevimli canlıları incelemeye geçelim...👇

Son zamanlarda su altındaki sevimli denizatlarıyla ilgili olarak 'denizatı otelleri' gündemde. Tel duvarlardan oluşan bu kutular popülasyonu artırmak için bir yöntem aslında.

Bu yapay yapıların ortaya çıkmaya başladığı ilk yerlerden biri, Yeni Güney Galler'deki deniz bilimcisi olan Dr. David Harasti'nin Sidney Limanı çevresinde bir zincir oluşturduğu Avustralya'nın doğu kıyısı.  Harasti, aslında otelleri, koruma amaçlı olarak modelledi.

Amaç, son 20 yılda azalan doğal yaşam alanlarının bir sonucu olarak önemli bir düşüş yaşayan, ülkenin nesli tükenmekte olan 'Beyaz Denizatları'nı (Hippocampus whitei) barındırmak ve yetiştirmek. John White'ın adaşı, Birinci Filo Genel Cerrahı, 'White'ın Denizatı' (Sydney Denizatı olarak da bilinir), Yeni Güney Galler sularına özgü dört denizatı türünden biri.

Harasti, denizatı yetiştiren ve yavruları büyüten 'SEA LIFE Sidney Akvaryumu' ile birlikte çalışıyor. Bebekler yeterince büyüdüklerinde, etiketleniyorlar ve denizatı otellerinin çevresine bırakılıyorlar ve bura onların daimi ikametgahları haline geliyor.

Oteller başarılı olursa, dünya çapındaki resiflerde yaygın hale gelebilirler.

Peki bu otelin yerlileri, havalı denizatları neden bu kadar hayranlık görüyor ve bir otelde muhafaza edilmeye çalışılacak kadar önemli görülüyor? Denizatlarını özel ve farklı kılan birçok özellikleri var.

Yunanca 'at' ve 'deniz canavarı' kelimelerinin birleşimi olan Hippocampus cinsinin bir parçası olan denizatları, ilk bakışta sıra dışı anatomik şekilleri ve pullarının olmaması nedeniyle bir balığa benzemezler. Ama aslında somon ve kılıç balığını içeren Actinopterygii (kemikli balık) sınıfına Syngnathidae  familyasına aittirler. 

Denizatları, balıklarla birçok ortak fiziksel özelliğe sahiptir. Bununla birlikte, balıkların aksine, sağlam zırh benzeri plakalardan oluşan güçlü bir deriye ve diğer balıkların sindirmesini zorlaştıran sert, kemikli bir yapıya sahiptir.

Bilindiği kadarıyla 44 türü vardır.En belirgin türlerden biri, yalnızca Avustralya'da bulunan 'Koca Göbekli Denizatı'dır (Hippocampus Abdominalis). Maksimum boyu 35 santimetre olan bu denizatı, özellikle erkeklerde öne çıkan, belirgin bir şekilde büyük bir göbeğe sahiptir.

Ayrıca kafasında ve gövdesinde, tanımlanmasını kolaylaştıran büyük koyu lekeler vardır. 

En belirgin denizatı grubunun ise cüce denizatı olduğu söyleniyor. İnanılmaz derecede küçüktürler ve çevrelerine mükemmel bir şekilde uyum sağlama konusunda bukalemunlar gibi yeteneklilerdir; bu da bulunmalarını neredeyse imkansız hale getirir.

Denizatları, Tüm balık türlerinin en yavaş hareket edenleridir çünkü kendilerini ilerletmelerinin tek yolu sırtlarının ortasındaki yüzgeçtir. Bu yüzgeç, saniyede 50 defaya kadar ileri geri hareket edebilse de yüzgecin boyutu denizatını büyük mesafeler kat etmekten alıkoyar.

Yön bulmalarına yardımcı olan küçük pektoral yüzgeçlere rağmen, o kadar hassastırlar ki, fırtınaların yarattığı dalgalarda bitkin düşüp ölebilirler.

Dayanıklı olmasalar da sadece ileri değil, aynı zamanda yukarı, aşağı ve geri hareket edebilmeleri bakımından benzersizdirler. Kafalarının şekli de suda neredeyse sessizce süzülmelerine yardımcı olur. Bunun, deri hücrelerindeki yararlı kromatoforlar sayesinde kamufle olma yetenekleriyle birleşmesiyle de yaklaşık yüzde 90'lık yırtıcı öldürme oranıyla harika avcılardır.

Hız söz konusu olduğunda zorlansalar da bu, türün atletik olmadığı anlamına gelmez.

Esnek kuyrukları, dinlenmeye ihtiyaç duyduklarında kendilerini mercan veya deniz yosununa bağlamalarına olanak tanır. Bazen birbirlerini kaybetmemek için kuyruklarını arkadaşlarının etrafına doladıkları bile biliniyor. Aynı zamanda kendilerini, yüzen bitki örtüsüne bağlayarak da uzun mesafeleri kolaylıkla katedebilirler.

Denizatlarının diğer deniz türleri gibi dişleri ve hatta mideleri yoktur. Bizimki gibi açılıp kapanan bir ağız yerine, tüm yiyeceklerini vakum gibi emmek için kullandıkları bir burunları vardır.

Karides benzeri canlılar, yavru balıklar ve küçük organizmalar gibi şeyleri tüketirler.  Mideleri olmadığı için sürekli yemek yemek zorundadırlar. Yavaş yüzerler ve avlarını kovalamazlar, onları gizlice yakalarlar.

Konu üremeye gelince de 'kovalamazlar' diyebiliriz...👇

Pek çok denizatı, bir veya daha fazla üreme mevsimi boyunca aynı partnerle birliktedir, bu da her çiftleşme mevsiminde birden çok üreme döngüsünden geçmesini sağlar ve üremeyi artırır.

Her sabah, denizatı çiftleri birbirlerine ritüel danslar yaparlar, dakikalar ve saatler boyunca girift, ritmik kıvrımlar ve dönüşler boyunca hareket ederler. Romantik bağlarını güçlendirmek, üreme döngülerinin düzgün bir şekilde senkronize olmasını sağlamak ve her gün partnerlerine 'hayattayım ve sana bağlıyım' demenin bir yoludur.

Üreme döngüsü sırasında karmaşık bir kur yapma dansı yaptıktan sonra dişi denizatı, yumurtalarını erkeğin vücudunda kuluçka kesesi olarak bilinen bir yumurta kanalına yerleştirir.

Erkekler gebelik boyunca (birkaç haftaya kadar sürebilir) dinlenmek için bir alana yerleşirler. Nihayet doğum yapma zamanı geldiğinde, babalar minicik bebekleri fıskiye gibi dışarı iten bir dizi şiddetli kasılma yaşarlar. 

Bebek denizatları doğduklarında pirinç tanesi büyüklüğündedir. Ayrıca hayatlarının ilk iki ila üç haftasını okyanusun plankton tabakasında sürüklenerek kendi başlarına geçirirler. Çok azı yetişkin olacak kadar uzun süre hayatta kalabilir.

Bu özel ve farklı canlı türü birçok kültür için de önemlidir.

Eski Yunanlılar, Avrupalı simyacılar ve Asyalılar arasında mistik bir önemi olduğu düşünülüyordu. Eski Yunanlılar ve Romalılar, denizatı deniz tanrısı Neptün/Poseidon'un bir özelliği olduğuna inanıyorlar, güç ve gücün sembolü olarak görüyorlardı

Eski Avrupalılar, denizatının ölen denizcilerin ruhlarını yeraltı dünyasına, güvenli bir şekilde taşıdığına inanırken, Çin kültürleri denizatının bir tür deniz ejderhası olduğunu düşünüyorlardı. Denizciler de uzun zamandır denizatını iyi bir şans tılsımı olarak görmüşlerdir.

Denizatı, boğaz ağrısı, idrar kaçırma, kırık kemikler ve azalan cinsel dürtüler dahil olmak üzere uzun bir hastalık listesi için reçete edilir.

Denizatlarının tedavi edici yönlerine dair inançlar geçmişe dayansa da, 21. yüzyılda çok gerçek bir etkiye sahipler. Geleneksel tıpta denizatı talebi, her yıl yakalanıp ilaç ticaretine satılan milyonlarca denizatı ile daha önce hiç olmadığı kadar artıyor.

 Ancak koruma grupları ve kampanya yürütücüler, insanları bu pahalı ve nesli tükenmekte olan bu canlılara alternatifler aramaya ikna etmeye çalışıyor. Umarız bulurlar ve biz de bu özel canlıyı nesiller boyu görmeye devam ederiz diyelim. 🙌

Bu içeriklerimiz de ilginizi çekebilir.👇

Üç Yıl İçinde Gerçekleşecek Olan İki Kara Deliğin Birleşmesi Dünyadan Görülebilecek!
Bekarlık Sultanlık Olabilir mi? Bekar Olduklarına Şaşırdığımız İnsanlar Neden Genelde Çekici Tipler Oluyorlar?
Neden 'Tam Uykuya Dalmıştım' Derken Birden Sarsıntı İçerisinde Yere Düşüyormuş Gibi Hissedip İrkiliriz?

Popüler İçerikler

Serhat Kılıç Seksenler Dizisinde Rol Arkadaşı Olan Vural Çelik'in Cenazesine Neden Katılmadığını Açıkladı!
Narin Güran Davasında Anne Yüksel Güran İfade Verdi: "Namusuma Leke Sürdüler, Beni Burada Asın"
Kızıl Goncalar'a Meryem'in Eşitsizlik ve Kız Çocuklarının Okuması Üzerine Yaptığı Konuşma Damga Vurdu!