Osmanlıcanın Zorunlu Ders Olması Münasebetiyle 10 Maddeyle Osmanlı Türkçesine Giriş

İnsan bilmediği şeye düşman olurmuş. Osmanlıcanın liselere gelişinin dinî ve siyasî tartışmalarını bir kenara bırakarak olaya sadece ilmî açıdan bakalım ve Osmanlıca dediğimiz şeyin ne olduğu hakkında asgarî düzeyde bilgimiz olsun diye şu 10 maddeye bakalım.

1. Aslında Osmanlıca diye bir dil yoktur.

O zaman niye Osmanlıca diyoruz? Galatımeşhur olmuş bir isimlendirme. Asıl adı Osmanlı Türkçesidir. Göktürk Türkçesi, Uygur Türkçesi, Karahanlı Türkçesi, Eski Anadolu Türkçesi gibi Osmanlı döneminde Türklerin kullandığı Türkçeye de 'Osmanlı Türkçesi' adı verilir.

2. Osmanlıcada alfabeyi öğrenmek zor mudur?

Alfabe öğrenmek zor bir iş değildir. En fazla iki haftada öğrenilir. 'Öyle bir zaman gelecek' cümlesini (اویله بر زمان گله جک) şeklinde yazdığınızda olur size Osmanlıca. Fakat asıl mesele Arapça ve Farsça kökenli diye dilden atılıp unutturulan eski kelimeleri öğrenmektir. Yoksa meselâ Mehmed Akif'in İstiklâl Marşı'nı veya Atatürk'ün Nutuk'unu anlamadıktan sonra eski harflerle okusak ne fayda?

3. Osmanlıcada sadece Arapça ve Farsça kelimeler yoktur.

Osmanlıca; Arapça, Farsça ve Türkçeden meydana gelmiş bir dil değildir. İçinde Arapça ve Farsça kökenli kelimeler, bugüne nazaran daha fazla bulunur, o kadar. Aynen bugün İngilizce ve Fransızca kelimelerin 100 yıl öncesine göre fazla olduğu gibi. Arapça ve Farsça kelimeler özellikle dinî ve edebî metinlerde yer bulur. Osmanlı sadece Arapça ve Farsçadan beğendiği kelimeleri toplayıp zenginleşmemiş, diğer dillerden de beslenmiştir. Meselâ denizcilikle ilgili tabirler, balık adları vs Rumca ve İtalyancadır.

4. Osmanlıca Arapça ve Farsça dahil yabancı dillerden geçen kelimeleri Türkçeleştirmiştir.

Büyük dillerin özelliği budur zaten. Meselâ İngilizler, Fransızcadan kelime apardıkları için komplekse girmek yerine o kelimeleri İngilizceleştirmişlerdir. Biz de aynı şeyi yapmışız. Meselâ Arapçada mekteb kütüphane demektir, bizde okul. Arapça müsaade yardım demektir, bizde izin anlamında kullanılır. Bunun gibi pek çok örnek verilebilir. Anlamını değiştirmeden aldığımız kelimelerin de söylenişleri Türkçeleştirilmiştir. Hırıltılı h, gırtlaktan ayın, peltek s vs. pek çok sesi çıkartmamışızdır. Keza Arapçada 'ü' sesi yoktur ama bizim Arapçadan alıp kullandığımız ve içinde 'ü' sesi olan yüzlerce kelimemiz vardır.

5. Osmanlıca dili yüzyıllar boyunca değişiklikler geçirmiştir.

Osmanlıca deyince sabit bir dil aklımıza gelebilir ama söz ettiğimiz dilin kullanım süresi, 14.yüzyıldan 19.yüzyıla kadar uzayan bir dönemi kapsar. Asırlar boyunca kelime kadrolarında, cümle yapılarında değişiklikler yaşamıştır. 14. ve 15. yüzyıllar 16.,17. ve 18. yüzyıllara göre daha sadedir. Yani 14. yy'da yaşayan adamla 19 yy.'da yaşayan iki kişi aynı dili konuşsa da arada fark vardır.

6. Aynı dönemde yazılan iki eser arasında sadelik açısından fark olabilir.

Bir padişaha yazılan kaside ile halk için yazılan bir menakıbname arasında sadelik açısından bariz farklar bulunur. Öyle ki bazı metinleri bugün bile rahatça anlayabilirken bazılarını yazıldığı zamanda mürekkep yalamayanların anlaması bile zor olurdu. Bundan dolayı Osmanlıca için genel olarak ağır dil, sade dil gibi hükümler vermek doğru değildir; yazan kişinin üslubuna, yazılan metnin niteliğine ve yazılma amacına göre değişir.

7. Osmanlıca okunduğu gibi yazılmaz.

Evet, okuduğunuz gibi yazarsanız yanlışlarınız çıkar. Çünkü Arapça ve Farsçadan alınan kelimeler Türkçe telâffuz edilmelerine karşılık, imlâları yapılırken orijinal hallerine dokunulmazdı. Dolayısıyla bir kelimeyi doğru yazabilmeniz için onun nasıl yazıldığını bilmeniz gerekirdi. Bu, ilk bakışta olumsuz bir özellik gibi görülebilir. Fakat iyi düşündüğünüzde bu durumun kelime öğrenmeyi teşvik edici yönü olduğuna ve okumuş olanların nicelik açısından az, nitelik açısından yüksek olmasında rol oynadığı sonucuna varabilirsiniz.

8. El yazısındaki pratiklik

Rika adı verilen el yazısıyla yazmak, eli çok az kaldırmak suretiyle bugün her bir harf için elimizi kaldırdığımız latin alfabesiyle yazmaktan çok daha hızlıydı.

9. Osmanlıca sadece bildirişim dili değildir.

Meselenin sanat yönü de vardır. Türkler hat sanatını en yüksek noktaya taşımışlardır. Ayrıca ebced hesabı kullanılarak harfler üzerinden müthiş 'tarih'ler yazılmışlardır. Bunların örneklerini halâ çeşmelerde, kitabelerde, mezar taşlarında vs görmemiz mümkün.

10. Osmanlıca, Türkçenin çok zengin bir dönemi olduğundan, Osmanlıcayı iyi bilmek yabancı dil öğrenmini de kolaylaştırır.

Osmanlı devrinde Fransızca gibi zengin ve zor bir dili çok kısa bir zaman diliminde öğrenen ve kitap çeviren aydınlarımız vardı. Bir dildeki kavram sayısı ne kadar çoksa, yabancı bir dili öğrenmek o oranda kolaylaşır. Bugün Redhouse sözlükte İngilizceden Türkçeye 160 binin üzerinde kelimenin karşılığı vardır. Tabii Osmanlıca dediğimiz dönemdeki kelimeleri katınca. 

Kendimize örnek almaya çabaladığımız Batılılar Latince öğrenmeyi bağnazlık değil, bir görev olarak addederler. Dedelerimizin mezar taşını okuyamayan bir toplum olarak bundan iki-üç nesil öncesinin dilini öğrenmenin hiçbir zararı yoktur. Hatta ileride Osmanlıcanın yanında daha eski dönemlerin Türkçesinin de öğretilmesi, tarihimize ve kültürümüze bağlılığımızı sağlamlaştıracaktır. Öğrenmenin nesi kötü?

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde Giray'ı Canlandıran Kaan Taşaner Dizide Rol Almaktan Duyduğu Pişmanlığı İtiraf Etti
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler