Konuyu geçtiğimiz yıllarda Hürriyet'te köşesine taşıyan Yalçın Bayer 'Belgeler Vahdettincileri yalanlıyor' başlıklı yazısında şunları aktardı:
'İşin ilginç noktasına bakınız: İddiaya göre Anadolu’ya Padişah tarafından gönderilen Mustafa Kemal’in tutuklanmasına padişaha bağlı hükümet karar veriyor, bu yetmiyor, şimdi de bütün rütbeleri, fahri yaverlik unvanı madalya ve nişanları geri alınıyordu. Padişah da bu kararı onaylıyordu. Bu nasıl milli mücadeleyi görevlendirmedir diye sormazlar mı? Bunlar da yetmez... İdam edilmelidir.
Bu görevden alma ve rütbelerin sökülmesinden 10 ay sonra, İstanbul’da kurulan özel mahkeme “Divan-ı Harp” yokluğunda, gıyaben Mustaf Kemal’i yargıladı. Mustafa Kemal’i idama mahkum etti. (Tarih.11 Mayıs 1920)
Doğaldır ki, diyeceksiniz ki, Padişah’ın haberi olmadan İngiliz işbirlikçileri Mustafa Kemal’i yargılamışlardır, idama mahkum etmişlerdir. Padişah onu Anadolu’ya gönderdiğine göre, bu mahkeme hükmünü derhal iptal etmiştir.
Hayır öyle olmadı. Bu idam hükmü Padişah’a sunuldu ve Vahdettin Mustafa Kemal’i idam kararını onayladı. (Tarih:24 Mayıs 1920) (Belge: Atatürk’le ilgili Arşiv Belgeleri No: 82 ve 83)'
Atatürk'ün notlarında, Osmanlı Padişahı Vahdettin, "Türkiye halkının hayatını, namusunu, onurunu yok eden kişi" olarak tanımlanmış... Seni Seviyoruz Mustafa Kemal Atatürk.
Mustafa Kemal "uzak kalsın" diye gönderildiği bi görevde, devrim ile geri döndü. Saray soytarıları o zamanda sadece kendi cebini düşünüyordu şimdi ki soytarılarda öyle.
Kadının dediklerini boşverin de, hani şu biz osmanlı torunuyuz diyen, çarşaflı türbanlı mallar varya, görsünler esas osmanlı torununun modernliğini.