Osmanlı'nın Son Padişahı VI. Mehmed Vahdeddin İngiltere'ye Sığındıktan Sonra Neler yaptı?

Lozan'da doğabilecek herhangi bir ikiliği önlemek adına Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırır. VI. Mehmed, artık sıradan bir vatandaştır.

Bu sıfatıyla 10 Kasım'da cuma selamlığına çıkan Vahdeddin'in adı hutbede zikredilmez. Ayrıca İstanbul basını VI. Mehmed'in aleyhinde yazılar yazmaktadır. Ve Vahdeddin hayatını tehlikede görerek 5 gün sonra, 15 Kasım'da İngiltere'den sığınma talep eder.

Padişah sıfatını kullanmadan şöyle yazar Vahdeddin:

Ve 17 Kasım 1922 sabahı Malta'ya seyahati başlar Vahdeddin'in. Orada İngiliz genel valisi tarafından karşılanır. Krala teşekkür eden Vahdeddin, "hilafetten feragat etmediğini" de söyler.

Pini Kışlası'nda eski padişah ve maiyetindekiler için her türlü konforu düşünülmüş 8 odalı bir daire hazırlanmıştır. Bu arada Ankara, bu kaçışın hemen ardından Abdülmecid Efendi'yi halife olarak seçer. Bu durum Vahdeddin'i sinirlendirir.

Şöyle der "Beni ancak müvekkil-i zîşânım hal'edebilir." Yani onun elinden halifeliği ancak yerine gelen alabilir. Ve bu arada da yeni halifeye "zavallı" diyerek çatar. Bunun üzerine ise Abdülmecid...

Vahdeddin'i hain ilan edecektir. Bu tartışma süredursun, İngilizler kendileri için masraflı olmaya başlayan VI. Mehmed'i başlarından atmanın yolunu ararlar. Bu sıralarda İngiltere destekli Arabistan meliki Şerif Hüseyin, Vahdeddin'i Mekke'ye davet eder.

Vahdeddin bu daveti "Peygamber'in bir müjdesi" olarak yorumlar ve kabul eder. Ona göre İstanbul'da kalarak rakiplerinin iftiralarını çürütemezdi ve bu yüzden Türk topraklarını terk etmişti.

İngilizlerden kişisel serveti olan 20 bin Sterlinin bankalarda kalmasını ister ve Ocak 1923'te Cidde'ye doğru harekete geçer. Burada Kral Hüseyin tarafından karşılanan Vahdeddin, sonrasında şubat sonuna kadar kalacağı Mekke'ye geçer.

Vahdeddin Kıbrıs'a gitmek istemektedir. Ancak İngilizler bu isteği uygun bulmaz. Ve Londra, eski padişaha Taif'e geçebileceğini söyler. Vahdeddin de bu talimata uyar.

Bu arada Hint müslümanları, Vahdeddin'i suçlayarak onu Hicaz Kralı Hüseyin ile birlikte kendisini İngiltere'ye kullandırttığını söylerler. Ayrıca Hintlere göre eski padişah fitne çıkartmıştır. Bunun üzerine VI. Mehmed Hicaz'da da rahat hissetmez kendisini.

Ve Filistin'e gitmek ister. İngilizler buna da izin vermez. Ancak yol parasını karşılamak kaydıyla eski padişahı İsviçre'ye götürebileceklerini bildirirler.

Vahdeddin ise İskenderiye'ye gitmeye karar verir. İngilizler, 3 günden fazla burada kalamayacağını kendisine bildirirler ve böylece VI. Mehmed, İsviçre'ye doğru yola çıkar. Ancak Lozan devam etmektedir ve bu sırada eski padişahın orada olması sakıncalıdır.

Böylece hayatının son durağı 2 Mayıs 1923'te gelmiş olduğu İtalya, San Remo olur Vahdeddin'in. Onu İtalya'da karşılayanlar arasında Damat Ferid Paşa da vardır, son kez görüşürler.

İngiltere'ye Fransa'ya, ABD'ye mektuplar yazıp bir İslam toprağına gitmek istediğini söylese de bu gerçekleşmez ve eski padişah ailesinin sürgün edildiği 3 Mart 1924'e kadar tek başına Villa Nobel'de yaşar. Böylece San Remo'da küçük bir İstanbul oluşur.

İtalya'ya gelenlerle birlikte maddi yönden sıkıntı çekmeye başlayan eski padişah, Türkiye dışındaki mallarını geri alabilmek için hukuki mücadele başlatmak ister.

Bunun için aile üyelerinden vekalet ister. Sürgün olarak Nice'e yerleşen son halife Abdülmecid vekaleti 'aile reisi' olarak halifelik unvanı ile imzalayınca küçük bir kriz çıkar. Ve bu kriz 1926'da iki tarafın da unvansız vekalet vermesi ile ancak aşılır.

Bu arada aynı günlerde Mısır, Kral Fuad'ı halife yapmak ister ve Abdülmecid'e verdiği biatı geri alır. Vahdeddin bu durumu protesto eder ve halifeliğin hala kendisinde olduğunu söyler.

El Ezher Üniversitesi rektör vekili eski padişahı İngilizlere sığınmak ile suçlarken Mustafa Kemal'i örnek kişi ilan eder. 13 Mayıs 1926'da Mısır'da bir hilafet kongresi düzenlenir ancak Vahdeddin bu toplantı haberini alamadan 16 Mayıs'ta vefat eder.

İstanbul'dan 20 bin Sterlin ile çıkan ancak parasını dolandırıcılara ve kumarbazlara kaptıran Vahdeddin'in parasızlıktan satmak istediği padişahlık nişanı sahte çıkar.

Ve bu yüzden son padişah öldüğünde San Remo esnafına 60 bin liret borcu vardır. Haciz memurları Vahdeddin'i, cenazesi de dahil bütün eşyaları ile bir odaya kilitleyerek borç ödenmeden cenazenin defnine izin vermez. Borç ise ancak 1 ayda ödenir.

Bu arada cenazenin defnedileceği bir İslam toprağı aranır. Fransa'dan gerekli izin alınarak Şam'daki Süleymaniye Camii'ne gömülmesi kararlaştırılır.

Borçların tamamı ödenip haciz kaldırıldıktan sonra cenaze 15 Haziran'da Trieste'ye götürülür, burada gemiye yüklenir ve Şehzade Ömer Faruk Efendi nezaretinde önce Beyrut'a oradan da trenle Şam'a ulaştırılıp 3 Temmuz 1926'da defnedilir.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Darbe mi, Devrim mi? Ünlü Yazarlar Yazıyor: 27 Mayıs 1960'ta Ne Oldu?
Necip Fazıl Kısakürek, Atatürk ve Onun Devrimlerine Neden Düşman Oldu?
1921'de New York Times'da Çıkan Bu Haberi Muhtemelen Bilmiyordunuz: "Kemal, Britanya'ya Gülüyor."
Hayatı Boyunca 'Çelik Gibi İradeye' Sahip Olduğu Bilinen Atatürk'ü Hangi Olaylar Çok Sinirlendirmişti?
18. Yüzyılda Osmanlı'ya Matbaayı, Teleskobu Öğreten Büyükelçi: Yirmisekiz Mehmed Çelebi

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
YORUMLAR
05.06.2021

Hala acıyanlar ve vahdettinini lider olarak kabul edenler var . Bu adamların torunlarını da görüyoruz. Adam bütün toprakları sırf kendi huzuru bozulmasın diye savaşmadan ingilizlere fransızlara peşkeş çekmiş. Yani Anadolu'yu insanları sömürün istediğinize tecavüz edin ,öldürün ne isterseniz yapın ama benim sarayıma dokunmayın demiş.Ya işte ordu yok asker yok falan filan diyen olacak. Sen bir devletin liderisin sen ne olursa olsun dik durman lazım, korkak olmaman lazım.Gerekirse idam edileceksin zaten bizim anlayışımız bu bütün yetkiler bende olsun ama hiçbir sorumluluk bende olmasın. Atatürk olmasa ülkede ne bir maden ne bir ağaç olacaktı. Elinde incil karnın aç olacaktı. Ama hala Atatürk'e bir kin bir nefret.

06.06.2021

ayrıca yönetebilmeyi becerseydi ordu da vardı. atatürk' e ordu vardı vahdettin'e niye olmasın eğer doğru lider olsa idi...

05.06.2021

Ülkeni işgal eden düşmana tüymek yeterince alçaltıcı fakat bizim milletin çoğu bunu anlamaz. Bu gururu bu halka Atatürk vermeye çalışsa da Cumhuriyet henüz 100 yılına varmadan memleketin geldiği nokta ortada.

05.06.2021

Bir de utanmadan vatanı kurtaranlara laf sayıp hala Osmanlı diye zırvalarlar... Bunun da dizisini çeksene TRT 1

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ