Osmanlı Döneminde Padişahların Hacca Gitmemesinin Ardındaki Sebep Neydi?

Osmanlı padişahlarının neden hacca gitmediği, yıllardır tartışılan ilginç bir konu. Kutsal topraklara olan bağlılıkları bilinse de padişahlar, bu ibadeti yerine getirmekten kaçındılar. Aslında bu kararlarının ardında, yalnızca dini değil, siyasi ve askeri sebepler de bulunuyor. Hac gibi uzun bir yolculuk, imparatorluğun yönetim sistemine uymuyordu. Ancak padişahlar, kutsal topraklara gönderdikleri vekiller ve sembolik emanetlerle bu bağlılığı farklı yollarla sürdürdüler.

Kaynak: Murat Bardakçı

Osmanlı padişahlarının hacca gitmeme sebepleri, imparatorluğun siyasi ve askeri yapısıyla doğrudan ilişkili. Hac yolculuğu, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk dönemlerinden itibaren oldukça uzun bir süreçti.

19. yüzyıla kadar hacca gitmek ve geri dönmek yaklaşık dokuz ay sürüyordu. Bu kadar uzun süre tahtı boş bırakmak, padişahlar için ciddi bir risk oluşturuyordu.

Olası taht mücadeleleri, düşman saldırıları ve imparatorluğun yönetiminden uzaklaşma ihtimali, padişahların başkentten ayrılamamasına neden oluyordu.

Osmanlı'dan önceki Türk devletlerinde de hükümdarların hacca gitmesi yaygın bir uygulama değildi. Gazneli, Karahanlı, Selçuklu ve Babür hanedanları gibi pek çok Türk devleti yöneticisi, siyasî kaygılar nedeniyle hacca gitmedi.

Ancak hacca gidememek, kutsal topraklara olan bağlılığın göstergesi olmaktan vazgeçmek anlamına gelmiyordu.

Padişahlar, yerine vekiller göndererek hac ibadetini dolaylı yollarla temsil etmeye çalıştılar. Hatta padişahların saçları bile bu görevi üstlendi!

Padişahlar, fiziksel olarak hacca gitmeseler de saçlarını göndermek gibi oldukça özel bir uygulamaya sahipti. Berberbaşı, padişahın saçlarını özenle keser, bu saçlar gümüş bir leğende yıkanır ve buhurlarla tütsülenirdi.

Daha sonra mühürlenmiş bir çekmeceye konularak “surre” adı verilen resmî hac kervanına teslim edilirdi.

Emanetler önce Mekke’ye, ardından Medine’ye götürülür ve Hz. Muhammed’in mezarının yakınında bir yere gömülürdü. Bu gelenek, padişahların kutsal topraklara olan manevi bağlılıklarını göstermenin sembolik bir yoluydu.

Osmanlı tarihinde hacca giden tek hanedan üyesi, Fatih Sultan Mehmed’in oğlu Cem Sultan’dır. Cem Sultan, babasının vefatından sonra taht mücadelesini kaybetmiş ve Memlük Sultanlığı'na sığınmıştır.

Memlükler, Cem Sultan’a hürmet göstermiş ve onun Mekke’ye gitmesine izin vermiştir. Cem Sultan, annesi ve eşiyle birlikte hacca gitmiş ve bu ibadeti yerine getiren tek hanedan üyesi olmuştur.

Osmanlı padişahları ve şehzadeler hacca gidemezken, hanedan mensubu kadınların bu ibadeti yerine getirmesi daha kolaydı. Siyasî bir otoriteleri olmadığı için kadın hanedan üyelerinin hacca gitmesi herhangi bir tehdit oluşturmuyordu.

Örneğin 1573 yılında Sultan II. Selim’in kızı Şah Sultan, hanedanın temsilcisi olarak hacca gitmiştir.

İlginizi çekebilir:

Osmanlı Padişahları Neden Türk Kadınlarla Değil de Yabancı Kadınlarla Evlendi?
Osmanlı'da Bir Zamanlar Kahve İçmek Neden Günah Sayılmış ve Yasaklanmıştı?
Osmanlı'da Kadın Yöneticiler, Haremde Niye Bile Bile Taşlıkta Cin Var Yalanını Yaymıştı?

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
YORUMLAR
30.11.2024

Diğer her konuda olduğu gibi padişahlar dini kuralları istediği gibi esnetir ama gariban halkın tepesine din diye çökerlerdi. Özel bir sebep aramaya gerek yok. Yöneten her zaman böyle yapar 500 yıl önce de böyleydi şimdi de böyle..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ