9 Maddede Osmanlı'dan Türkiye'ye Nüfus ve Kişi Başına Düşen Gelir

Bugün Mahfi Eğilmez de blogunda Angus Maddison tarafından OECD için hazırlanan  'The World Economy: Historical Statistics' çalışmasından derlenen sonuçlara yer verdi. Göstergeler hem ilginç olduğu hem de karşılaştırmalı bakınca farklı sonuçlar ortaya çıkardığı için aynı çalışmadan bazı göstergeleri derleme ihtiyacı duyduk. Evet ekip halinde. Bireysel karar alamıyoruz biz.  Borg gibi kollektif karar alıyoruz. 

Not: Aşağıda yer alan kişi başına düşen geliri gösteren rakamlar Geary-Khamis 1990 uluslararası doları ile hesap edilmiştir.

1. Yıl 1500: Osmanlı İmparatoru II. Bayezid - İngiliz Kralı VI. Edward

1500 yılında Memalik-i Osmaniye'nin Padişah'ı II. Bayezid. 6 milyon 300 bin teba kendisine bağlı olarak yaşıyor. Kişi başına düşen gelirleri 600 $. Kıtanın öbür tarafında ise İngiliz Kraliyeti var. Nüfusu 3 milyon 942 bin kişi. Osmanlı nüfusunun yüzde 60'ı kadar. Kişi başına düşen gelir ise 714 dolar. Yaklaşık yüzde 20 daha fazla.

2. Yıl 1600: Osmanlı İmparatoru III. Mehmed - İngiliz Kraliçesi I. Elizabeth

Aradan geçen 100 senede Osmanlı nüfusu 1 milyon 600 bin kişi artarak 7 milyon 900 bine ulaştı ama kişi başına düşen gelir hala 600 $. Buna karşın İngilere nüfusunu yaklaşık iki kat artarak 6 milyon 170 bine çıkartırken kişi başına düşen gelir de 974 dolara ulaşıyor.

3. Yıl 1700: Osmanlı İmparatoru II. Mustafa, İngiliz Kralı Oranjlı William

Geçen bir 100 sene daha. İngiltere'de Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica ilk kez basılalı sadece 12 yıl geçti. Newton'ın devrimi daha yeni zemin buluyor. Osmanlı Padişahı II. Mustafa Osmanlı Rus Savaşı'nı bitiren anlaşmayı bu yıl imzalıyor. Azak Kalesi Rusya'ya bırakıldı. İngiltere hariç bütün Avrupa Gregoryan Takvimi kullanmaya başladı. Edinburgh'da başlayan bir yangın şehrin önemli bir kısmını yaktı. Leibniz Almanya'da Prusya Bilimler Akademisi'ni kuruyor, aynı günlerde Don Kişot'un ilk İngilizce çevirisi yayınlanıyordu. Papa XII. Innocent hayatını kaybederken Osmanlı'nın nüfusu 8 milyon 400 bine ulaştı. Kişi başına düşen gelir hala 600 dolar. Oranjlı William'ın ülkesiyse artık 8 milyon 565 binlik bir nüfusa sahip. İlk kez Osmanlı'yı nüfus olarak geçtiler. Kişi başına düşen gelir ise 1250 dolar. Osmanlı'nın iki katı. 200 yılda farkı bu kadar açtılar.

4. Yıl 1820: Osmanlı İmparatoru II. Mahmud - İngiliz Kralı IV. George

Ama ne yüzyıldı? 1776 yılında Amerikan Bağımsızlık bildirgesi yayınlandı. 1783 yılında Amerika Birleşik Devletleri bağımsız bir devlet olarak milletler ailesine katıldı. 1789 yılında Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ilan edildi. Madde 1: 'Bütün insanlar hakları bakımından özgür ve eşit doğarlar ve öyle yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanır.' Madde 2 'Her politik birleşmenin amacı doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.' 

Bu sözler bir kasırga gibi bütün dünyayı sardı. Edmund Burke, Darwin, Diderot, Jeremy Bentham, Hume, Immanuel Kant, Thomas Paine, Jean Jacques Rousseau, Adam Smith.. Yepyeni fikirler bütün dünyayı değiştiriyor. Vivaldi, Salieri, Haydn, Hendel, Bach ve Mozart'ın besteleri müzikte yepyeni bir çağ açıyor. Goethe Alman edebiyatını ve modern batı edebiyatını yeniden biçimlendirirken, Schiller, Mirabeuo, Voltaire başyapıtlarını yazıyor. Cristofori ilk piyanoyu yaptı, Benjamin Franklin paratoneri icat etti, Napolyon'un orduları Rosetta taşını buldular, James Watt yeni çelik teknolojisini geliştirdi.  Aynı tarihlerde Hamamızade İsmail Dede Efendi 'Yine bir gülnihal' isimli rast semai şarkıyı bestelediler.

Sene 1820. Osmanlı nüfusu 10 milyon 74 bin kişi. Kişi başına düşen gelir 643 dolar. Şükür. II. Mahmud artık bu gidişattan sıkılmış ıslahata kalkışıyor. Artık başımıza serpuş niyetine fes giyeceğiz. Ahali fese karşı, frenk mi olduk diyor. Hamdolsun Yeniçeri ocağı kapatıldı, milleti bir sevinç sardı. Vaka-i Hayriye diye biliniyor. Asakir-ı Mansurei Muhammediye ile modern ordunun temelleri atıldı. Sened-i İttifak akdedildi. Artık tebaanın da bazı hakları var. İlk resmi Türkçe gazete Takvim-i Vekayi yayınlandı. Mekteb-i Harbiye ile Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane modern eğitim veren iki kurum olarak daha yeni kuruldu, kurulacak. İngiltere'de ise IV. George var. Ülkenin nüfusu 21 milyon 239 bin. Osmanlı'nın 2 katı. Kişi başına düşen gelir 1706 dolar. O da Osmanlı'nın 2,5 katı. Yarışta 200 yıl geciktik.

5. Yıl 1870: Osmanlı Padişahı I. Abdülaziz - İngiliz Kraliçesi Victoria

Resimlerdeki değişim gözüküyor değil mi? Abdülaziz 'ecdadın ihtişamı'ndan çok uzak. Artık sıfatı da eskisi gibi 'Yavuz' veya 'Fatih' değil. Daha mütevazi. 'Bahtsız.' İngilizler ise bir yüzyıldır süren reform, rönesans, aydınlanma ve sanayi devriminin bütün katkılarıyla ihtişamlarında yeni bir sayfa açıyorlar. Ülke 'üstünde güneş batmayan imparatorluk' diye anılıyor. Fransa'da Temmuz Devrimi yaşandı, Britanya Parlamentosu 'Büyük Reform Yasası'nı çıkardı, kölelik bütün imparatorlukta yasaklandı, telegraf bulundu, Avrupa'da artık Belçika Krallığı var, 1848 devrimlerinin üstünden bir kaç yıl geçmiş, Hindistan İngiltere'nin sömürgesi, Charles Darwin 'Türlerin Kökeni Hakkında' isimli eserini ilk kez yayınladı, Avrupa Victor Hugo'nun 'Sefiller'ini okuyor, Mendel kanunları genetikte çığır açıyor, Rusya'da Tolstoy 'Savaş ve Barış'ı' geçen sene yayınladı. Edison 7 yıl sonra fonografı bulacak. Devrin adamları parlak isimlere sahip. Lincoln, Garibaldi, Çar II. Alexander... Bernard Shaw oyunlarını yazıyor, Rockefeller Amerika'da zenginliğin diğer ismi oluyor, Levi Strauss kot endüstrisinin kurucusu, Van Gogh, Goya, Cezanne, Monet ve Manet.. Yepyeni akımların mimarı. Müzikte ise Chopin, Tchaikovsky, Wagner, Lizst ve Beethoven var. Schubert, Schumann, Paganini, Arthur Rubinstein, Dvorak, Bizet, Brahms... Dünya bambaşka bir noktada. 

Lafı uzatmayalım, Osmanlı'nın tartıştığı konular elbette farklı. Islahat Fermanı yeni ilan olundu. Din değiştirme hakkı yeni tanındı. Gayri müslimlere de askeri okullara gitme hakkı verildi. Osmanlının millet sistemi son buldu.  Bütün vatandaşlara eşit haklar sağlanması yolunda bir adım atıldı. Ahali 'artık gavura gavur diyemeyecek miyiz' diye huzursuz.

Nüfus 11 milyon 793 bin. Kişi başına düşen gelir 825 dolar. Kıtanın öte yakasında İngiltere'nin nüfusu artık 31 milyon 400 bin. Tam 3 kat fazla. Kişi başına düşen gelir 3031 dolar. Aradakı fark 3,5 kat.

6. Yıl 1913: Osmanlı Padişahı V. Mehmed - İngiltere Kralı V. George

Havada savaş kokusu var. Avrupa ordularını birbirine karşı konumlandırırken, İstanbul'da hava hiç parlak değil. Hakimiyet İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde. II. Meşruiyet ilan edileli sadece 5 yıl oldu. Hürriyet, Müsavat ve Uhuvvet yani Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik sloganları Erzurum'dan Trakya'ya her yerde heyecanla karşılandı. Hakikat, beklenilenin çok gerisindeyiz. Balkan Harbi'nde çok toprak kaybettik. Edirne'yi elimizde zor tuttuk. Nüfus 15 milyon, kişi başına düşen gelir 1213 dolar. Kıtanın öte yakasında V. George iktidarda. Tam bir anayasal monarşi var. Ülke demokrasi ile yönetiliyor. Başbakan Liberal Parti'den Herbert Henry Asquith. Nüfus 45 milyon 649 bin. Kişi başına düşen gelir 4921 dolar.

7. Yıl 1923: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk - İngiliz Kralı V. George

Birinci Dünya Savaşı ve arkasından gelen Kurtuluş Savaşı sona erdi. Milyonlarca insanımız öldü. 3 milyon kilometre kare toprakla girdiğimiz savaştan topraklarımızın üçte ikisini kaybederek çıktık. Memleketi zor kurtardık. Nüfusun büyük çoğunluğu hasta, yaşlı, sakat, gazi ve yoksul. Nazım Hikmet'in deyişiyle ' kanlı bankerler pazarında memleketi Alaman'a satanlar, yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar, düştüler can kaygusuna. Ve kurtarmak için başlarını halkın gazabından, karanlığa karışarak basıp gittiler.' Cumhuriyet'in kurulduğu gün Osmanlı'dan kalan miras, nüfus 13 milyon 877 bin. Kişi başına düşen gelir 712 dolar. İngiltere'nin ise Kralı hala V. George, Başbakan Lloyd George. Nüfus 45 milyon 649 bin. Kişi başına düşen gelir 4760 dolar.

8. Cumhuriyet Dönemi (1923 - 2008)

1923'te kişi başına düşen geliri 712 dolar olan 15 milyonluk bir nüfus miras alan Cumhuriyet, 1940 yılına geldiğinde kişi başına düşen geliri 2,2 kat arttırarak 1625 dolara çıkarttı. İkinci Dünya Savaşı bütün ülkeler gibi Türkiye ekonomisini de vurdu. İngiltere'de 1940 yılında kişi başına düşen gelir 6856 dolarken 1950 yılında sadece 6939 dolara çıkacaktı. Türkiye ise 1623 dolar kişi başına düşen gelirle 1950 yılına girdi. 1960 tarihinde Türkiye hızlı bir büyüme ile kişi başına düşen gelirini 2247 dolara, 1970 yılında 3078 dolara, 1980 yılında 4022 dolara çıkardı. Yani Türkiye 1980 yılında hala İngiltere'nin 1913 yılı rakamlarının gerisindeydi. Aynı yıl İngiltere'de kişi başına düşen gelir 12 bin 931 dolardı. 1990 yılına 56 milyon nüfus ve 5399 dolar kişi başına düşen gelirle girdik. 2000 yılında nüfusumuz 65 milyon 667 bin kişiydi. 300 yıl sonra İngiltere'yi nüfus bakımından geçtik. Kişi başına düşen gelirimizse hala üç kat daha azdı, 6610 dolar. Yani İngiltere'nin 1940 yılındaki seviyesiyle aynı. 2008 yılında Türkiye 71 milyonluk nüfusa ve 8066 dolar kişi başına düşen gelire sahipti. İngiltere'de aynı yıl 60 milyon nüfus ve 23.742 dolar kişi başına düşen gelir bulunmaktaydı.

9. Genel Tablo

Yukarıdaki grafik yıllara göre İngiltere ve Türkiye'de kişi başına düşen geliri gösteriyor. 500 - 1923 arasında geçen 423 senede kişi başına düşen gelir sadece 112 dolar artmış. Bu dönemde Osmanlı'nın asri gelişmelerden uzak kalması, aydınlanma devriminin getirdiği yeniliklere sahip olmaması, bilimde yaşanan atılımlardan etkilenmemesi, toprak rantına bağlı sanayileşmemiş ekonomik düzeni, siyasal sistemini değiştirme konusunda gösterdiği gecikme bu sonucun temel etkenleriyken, Cumhuriyet döneminde Türkiye'nin bütün savaşlara, darbelere, iç çatışmalara ve yaşanan her şeye rağmen kişi başına düşen geliri 11 kat arttırdığı gözüküyor. Aynı dönemde İngiltere kişi başına düşen geliri sadece 6 kat arttırabilmiş. Cumhuriyet bayramına 9 gün kala, insan haklarını esas alan, yurttaşların kendi ülkelerini kendi yönetmesi gerektiğine dayanan, çok partili rejimi getirerek halkın yöneticilerini kendisinin seçmesine izin veren Cumhuriyet ideali üzerinde tekrar düşünmeye ihtiyacımız var. Bazen geçmiş ne kadar uzakta kalırsa o kadar güzel gözükür ama hakikat hepimize farklı bir resim sunuyor.

Popüler İçerikler

Serdal Adalı, Ricardo Quaresma'ya Jübile Yaptıracağı Tarihi Açıkladı
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu