Arda Viraf, Zerdüştiliğin yok olmak üzere olduğu Büyük İskender döneminde yaşayan bir din büyüğü.
Tüm yazılı kaynakların yok edildiği bu dönemde, Arda Viraf’ın ruhu Cinvat Köprüsü’nü geçiyor, yedi gün yedi gece uyuyarak bir “ahiret yolculuğu”na çıkıyor. İki din büyüğü bu yolculukta Arda Viraf’a eşlik ediyorlar.
Yolculuk esnasında Ahura Mazda’nın da huzuruna çıkan Arda Viraf, bu yolculukta gördüklerini, duyduklarını uyanır uyanmaz kaleme aldırıyor. Böylece bilgiler kaybolmaktan kurtulmuş oluyor.
(İlerleyen bölümlerde Dante ile İlahi Komedya’dan söz edildiğinde de benzeri bir miraç söylencesi okuyacaksınız.)
*
Zerdüştilere göre, Ahura Mazda iyiliği, Ahriman kötülüğü temsil eden tanrılar.
Kimi ilahiyatçılar Ahriman’ın da tanrı olmasından hareketle, Zerdüştiliğin aslında çift tanrılı bir din olduğunu söylüyor.
Eğer bir kötülük meydana gelecekse, bunun sebebi kötü tanrı Ahriman olacaktır. Öyleyse Ahura Mazda’ya, Ahriman ile girdiği savaşta destek olmak gerekir. Bunun için yapılması gerekenleri öteki dinlerden de biliyoruz:
Düşünce, söz ve davranışlarda saf, temiz, merhametli; hayvanlara şefkatli, yararlı; imkânsızlara yardımcı olanlar Ahura Mazda’nın (Tanrı’nın) yoluna girmişler demektir.
İslam’da Sırat Köprüsü olarak bildiğimiz “köprü sembolizması”nın tıpkısı Zerdüştilik’te karşımıza Cinvat Köprüsü olarak çıkar.
*
Zerdüştiliğin ezoterizmi besleyen en önemli unsuru “ateş”tir.
Ateş yakılacağı ve ibadet edileceği zaman Zerdüşti din adamları ateşi kirletmemek için eldiven giyer, ağızlarını beyaz, temiz bir bez parçasıyla kapatırlar.
Buna karşılık Zerdüştiler “ateşe taptıklarına” dair tüm iddiaları reddederler. Onlara göre ateş, Ahura Mazda’yı sembolize etmektedir ve gösterdikleri saygının nedeni budur.
Ateş “Ateşgede” adı verilen dört tarafı açık, sunak benzeri bir yerde yakılır.
Günde beş kez ibadet eden Zerdüştiler, kendilerine kıble olarak güneşi seçerler. Güneşin görünmediği yerlerde, yüzlerini ateşe dönerler.