Bu kentlerin halkları yoldan çıkmış, tanrı son bir kez sınamak için meleklerini göndermişti.
Sadece Lut ve ona inanan ailesi kentlerin ateşler içinde kalmasından kurtulabildiler.
Hatırlanacağı üzere bu söylencede de Hazreti Lut’a gün doğmadan, karısı hariç ev halkını alarak derhal evini terk etmesi, giderken de arkalarına
bakmamaları söylenmişti. Çünkü, geriye bakanların gözleri ortaya çıkacak
ışıktan kör olacaktı.
***
Orpheus söylenceleri M.Ö. IV. Yüzyılda Yunanistan’da yaygınlaştı. Bir kült haline dönüştü. Giderek Pisagorcu öğretiyle bütünleşti.
Bu kült, evrenin birliğini, evrendeki bütün varlıkların birbirlerine yakınlıkları olduğunu, hepsinin birbirine dayandığını öğretiyordu.
Orpheusçular ruhun bir bedenden ötekine göçtüğüne inanıyor, bu nedenle et
yemiyorlardı. Bu yolla ruhlarını ileride sürecekleri göksel hayata
alıştırdıklarını düşünüyor, her türlü bedende mutluluktan uzak yaşamayı tercih ediyorlardı.
Tanrıları da o zamanın mitolojik inancına uygun olarak Dionysos ve yeraltı
dünyasının tanrısı olan Persephon ile Zeus’tu.
Eski Yunanın bu mistik inanışına göre, insanın içinde bulunabileceği en
yüksek hal, kendi bilincini ortadan kaldırmak, vecde ulaşmaktı. Bir başka
şekilde söylenecek olursa, tanrıyla dolmasıydı.
Hatırlanacağı üzere bu söylencede de Hazreti Lut’a ... Söylencede. O söylence dediğin Kuranı Kerim'dir. Embesil.
Yeraltının yani ölüler diyarının tanrısı(tanrıları değil) Persephone değil Hades'tir Persephone Tanrıça Demeter'in kızıdır ve Hades tarafından yeraltına kaçırılmıştır. Ayrıca Lut'un karısı arkasını dönünce kör olmaz, tuz sütununa dönüşür.