Ezoterizmle ilgilenenler için büyük önem taşıyan Dionysos, aynı zaman eski Yunan’ın ilk üç tanrısından biridir. Öteki iki tanrıysa Zeus ve Apollon’dur.
Apollon’la ilgili muhtelif bilgilere Delfi Mabedi’nden söz ettikçe değineceğiz.
Yunan mitolojisine göre, dünya üzerinde hayat aynı zamanda erkek ve dişi olan Gaia ile başlıyor. Gaia kendi başına Ouranos’u doğuruyor.
Sırasıyla gidecek olursak, Ouranos Kronos’un, Kronos ise Zeus’un babası.
Zeus Titanları yenecek ve kendini yaratıcı ilan edecektir.
***
Dionysos büyük maceralar yaşamış bir tanrı.
Önce Titanlar tarafından kaçırılıyor, parçalanıyor. Neyse ki Athena kalbini kurtarıp Zeus’a getiriyor. Zeus kalbi yiyor ve hemen ardından bir ölümlü olan Semele ile cinsel ilişkiye giriyor, kahramanımız Dionysos böylelikle dünyaya gelmiş oluyor.
Dionysos eski Yunan’da şarabın ve bütün hayatın tanrısı olarak kabul ediliyor.
Çünkü Dionysos aynı zamanda yeniden diriliş demek.
Şarap da hiç durmadan yeniden doğmuyor mu zaten?
Dionysos eski Yunan’da en çok itibar gören tanrılardan biri ve zaman içinde gelişecek Orpheus ile Eleusis ezoterizminin de kaynağı.
Bu arada mitoloji ve ezoterizmin, modern anlamda felsefenin gelişmesinde önemli roller oynadıklarını zihnimizin bir köşesine yazalım. Tıpkı “simya”nın “kimya”nın gelişmesinde oynadığı rol gibi.
Bakış açımızı buna göre ayarlayınca, felsefeyi geliştiren en önemli coğrafyanın eski Yunan olmasına şaşırmamamız lazım.
***
Hayatın zorlukları Dionysos’un önce şarabı, ardından sarhoşluğu keşfetmesini sağlayacaktır.
Bu arada, kahramanımız gezmekten de hoşlanmaya başlayacaktır.
Dionysos, Frigya’dan geçerken Kybele ile karşılaşır ve yarenlik eder, hayatı sevmeye başlar.
Dionysos’a göre şarap sağlık, aşk, zevk, uyku demektir.
Sihirli içeceğin fazla tüketilmesi halinde kızgınlığa, saldırganlığa yol açtığını bilir ama içer. Çünkü bu sayede dünyadan kopmakta, gizemli yollarda daha rahat ilerlemektedir.
Dionysos bu özellikleriyle, kendinden sonraki bütün filozoflara ve sanatçılara ilham kaynağı olacaktır.
Euripides onlardan biridir. Şöyle der ünlü filozof:
“Bakirenin oğlu Dionysos gelirken ekmek de getirdi. Kendi kanı, üzümün kanı, ölümcül mutluluğumuzun yükünü hafifletti. Bir tanrı olmasına rağmen, tanrılara onun kanını sunup teşekkür ettik. Onun aracılığıyla kutsanmış olduk.”