Dinden çok “bir inanç sistemi” olarak adlandırılabileceğimiz Şamanlığa mensup olanlar, dün olduğu gibi bugün de “büyücülüğe ve ruhların yaşadığına” inanıyorlar.
Şaman lafını literatüre yerleştiren Rus araştırmacılar oldu. Bu kelimenin
Türkçe karşılığı “Kam”dır.
Şamanlar, “aydınlık gökyüzü ve karanlık yeraltı” ikileminden hareket ederler. Bu inanışın mensuplarına göre, gök on yedi, yeraltı ise dokuz kattan oluşur. Göklerin ve yeraltının yaratıcısı olan tanrı Ülgen, göğün on yedinci katındadır.
Ülgen yani gök tanrı, iyi olanları derecelerine göre göğün çeşitli katlarına yerleştirecek, kötüleri de yer altının çeşitli kademelerine gönderecektir.
Şamanlığın Türkler tarafından geliştirilmiş bir sistem olduğunu biliyoruz.
İlerleyen zamanlarda Budizm, Mecusilik, Manicilik, Nasturilik, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi birçok dini deneyen Türkler, sonunda Müslümanlıkta karar kıldılar.
Yine de bugünkü uygulamalarında Şamanlık döneminden kalıntılar görebiliriz. Hıdırellez’de gül ağacına çaput bağlama, ateş yakıp üzerinden atlama gibi inanışlar hep Şamanlık döneminden kalmadır.
en guzel inaniş .. diğer dinler gibi kadınları aşağılama yok ... doğaya saygı var bi kere...
Bir tanıdık geldi mi ? Erlik, Kayra Han bunları nasıl yarattı acaba, bunlar ne yer, ne içerler diye düşündü. O düşüne dursun, insanlar ağacın yemişlerinden yemeğe başlamışlardı. Erlik baktı ki, insanlar ağacın yalnızca bir yanındaki yemişleri yiyorlar, öte yandakilere ellerini sürmüyorlar. İnsanlara bunun nedenini sordu. İnsanlar, şu yanıtı verdiler: Tanrı bize o yandaki yemişlerden yemeği yasakladı. Biz yalnızca Tanrı’nın izin verdiği, ağacın gündoğusundaki yemişlerden yiyoruz. Şu gördüğün yılan ile köpek, yasak yandaki yemişleri yemememiz için bekçilik ediyor.
bu kadar yani tüm olan biten bu öyle mi