Üç, birçok ezoterik organizasyon için çok önemli bir rakam. Üçgen de ona keza.
Dante, yazdığı giriş bölümüyle birlikte İlahi Komedya’yı mükemmeliyetin, bir başka deyişle tanrının sembolü olan yüze tamamlıyor.
Cehennem, Araf ve Cennet’e seyahat ederken, Dante’nin iyilerle ve kötülerle karşılaştığına tanıklık ediyoruz. Bunlar hem kişiler hem de kurumlar.
Dante neden iyilerin Cennet’te kötülerin Cehennem’de bulunduğunu, ezoterizmin kullandığı söylenceler çerçevesinde anlatıyor.
Ünlü düşünürün, bu yolculuktan muradının bir arayış, başka şekilde ifade edilecek olursa “miraç” olduğu anlaşılıyor.
İlahi Komedya’yla, Dante’nin bir anlamda kendi içine doğru seyahate çıktığını söyleyebiliriz.
***
Dante gibi içine yolculuğa çıkan bir başka düşünür olan ileride sözünü çokça edeceğimiz İbn-i Arabî’yi de burada hatırlamamız gerekiyor.
İbn-i Arabî Dante’den çok önce manevi miracını gerçekleştirmiş, bunu kaleme almış, yazdıklarıyla kendisinden sonra gelecek ezoterizm meraklısı kuşakları beslemişti.
Dante’nin İbn-i Arabî’den etkilendiğini Türkiye’de söyleyen ilk isim, Hilmi Ziya Üken’dir.
Hilmi Ziya Ülken bu düşüncesini, her ikisi de son derece iyi birer araştırmacı olan Palacios ve Ozanam’ın görüşleriyle destekliyor.
Miguel Palacios bu düşünceye, Dante’nin İlahi Komedya’sıyla İbn-i Arabî’nin Fütühat-ı Mekkiye’sini karşılaştırarak varıyor.
Antoine- Frederic Ozanam’a göreyse, Dante’yi bu yolculukta besleyen daha çok doğunun kaynakları.
Ozanam yaptığı çalışmalarda, Dante’nin ünlü eseri İlahi Komedya’yı birçok İslam mutasavvıfı ve filozofunun Latince’ye çevrilmiş eserlerinden yararlanarak yazdığını tartışmasız biçimde ortaya koyuyor.