Osman Balcıgil Yazio: Dante'yi Besleyen Damarlar Hangileriydi?

Bir Floransa’lı olan Dante Alighieri (1265- 1321) İtalya’nın en büyük şairi ve düşün insanı. Edebiyat kuramcısı, ahlak felsefecisi ve siyaset yorumcusu olan Dante, batı edebiyatının bugün de en önemli isimlerinden biri.

Dante denildiğinde akla ilk gelen, “İlahi Komedya” isimli muhteşem çalışması.

İlahi Komedya’yı anlayabilmek için dönemin Floransa’sını, İtalya’sını ve Avrupa’sını bilmek gerekiyor. 

Aynı dönemde Vatikan’ın, bir başka deyişle Hıristiyanlığın içinde bulunduğu duruma da göz atmakta yarar var.

Anlatmaya çalışacağım konuya devam etmeden, burada Dante’yle ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda “Dante’nin İstanbul Cehennemi” isimli bir kitap yazdığımı söylemek istiyorum.

Dante’nin İlahi Komedya’sının İstanbul’a uygulama denemesi olarak da kabul edilebilecek “Dante’nin İstanbul Cehennemi” hem bu çok önemli düşünürü anlamak hem de cennet, cehennem gibi kavramlar üzerine kafa yormak için bir vesile olarak düşünülmeli.  Kitap bir tiyatro topluluğunun “İlahi Komedya”yı sahneye koyma çabasının etrafında ve İstanbul cehenneminde geçiyor.

Neyse, konuya devam edeyim…

Yaşadığı dönemin İtalya’sında ve Floransa’sında Dante’ye İlahi Komedya’yı yazdıracak koşullar fazlasıyla mevcuttu.

Floransa’da, ağırlığını koymaya çalışan İmparatorluk yanlısı Ghilbellino’lar ile Papalık yanlısı Guelfo’lar arasında büyük bir karşıtlık hüküm sürüyordu. 

Burada anlamamız gereken “feodal soylular” ile “kilise”nin birbirleri üzerinde üstünlük kurma çabalarıdır. 

Dante’ye göre çatışmanın asıl sorumlusu feodal soylulardır.

1289 yılına gelindiğinde Dante’yi savaşta, Guelfo’ların yanında süvari olarak görüyoruz. 

1296 yılına gelindiğinde Dante, Yurttaşlar Parlamentosu anlamına gelen Yüzler Konseyi’nin bir üyesi olmuştur. Konseyde, soylulara karşı çıkartılmaya çalışılan yasaları ateşli biçimde destekliyor. 

Yaptığı konuşmalarda ve yazdığı yazılarda durmaksızın ahlaka vurgu yapıyor, demokratik eğilimlere destek oluyor.

Dante’nin İlahi Komedya’nın bir bölümü olan Cehennem’de, papaların iktidar hırsından söz etmesi ancak böyle yaklaşıldığında yerli yerine oturacaktır. 

Trinita Kilisesi’nde 1301 yılında yapılan toplantıdan bugüne kalan belgelerde, Dante’nin ismini Guelfo’ların gurubuna başkanlık yaparken görüyoruz. 

Bu da bize, Dante’nin baştan ayağa politik bir şair olduğunu gösteriyor. 

Floransa’yı terk etmek zorunda kalan Dante zor koşullarda da olsa İtalya’yı dolaşacak, felsefe, hukuk ve retorik öğrenmek için Bologna’da uzun yıllar kalacaktır.

O dönemde yazdığı on dört bölümden oluşan Du Vulgari Elequentia isimli kitabında kültürlü seçkin insanlara seslenen Dante, büyük bir tutkuyla İtalyanca’yı savunuyor, anadilinin seçkin bir dil olmayı hak ettiğine dikkat çekiyor. 

1313 yılına gelindiğinde Dante üç ciltlik De Monarchia (Monarşi Üzerine) ismini verdiği çalışmasını tamamlıyor. Onu bu eserinde çok önemli bir soruyu sorarken görüyoruz:

“İmparator gücünü doğrudan tanrıdan mı almalıdır yoksa, Papa’ya bağlı mı olmalıdır?”

Dante, Papa’nın olduğu gibi İmparatorun yetkisinin de doğrudan tanrıdan geldiği kanaatindedir. Öyleyse, kilise dünyevi işlerle uğraşmaktan vazgeçmelidir.

Dante’nin İlahi Komedya’yı 1308 yılında yazmaya başladığını, araya az önce sözünü ettiğimiz kitapları soktuğunu ve sonra yeniden asıl büyük eserine geri döndüğünü biliyoruz.

Dante bu manzum destanında insanlığa, iyiyle kötü, doğruyla yanlış, güzelle çirkin üzerinden seslenecektir.

Dante’ye göre dünyevi mutluluğa ahlak ve erdem, uhrevi mutluluğa ise inanç yolunu izlenerek ulaşılacaktır.

Instagram

Facebook

Twitter

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Trabzonspor Derbisi Öncesi Kritik Açıklamalar!
Fenerbahçe Genel Sekreteri Burak Kızılhan'ın Açıklamaları Gündem Oldu: ''Sponsorlarımız Yasal ve Helal''
Yarışmaya Katıldıktan Sonra Başından Vurulan Mutlu Kaya'nın "Başardım" Paylaşımı Duygulandırdı!