Oscar Ödülleri, bir yapımın veya yönetmenin kalitesini belirleyen 'en önemli' ölçütlerden biri. Ancak bazı yönetmenler hiç ödül alamamasına rağmen, bu onların efsane olmadığını mı göstermiş oluyor? Elbette hayır! Birçok efsane yönetmen, 'En İyi Yönetmen' dalında Oscar'a aday gösterilmesine rağmen bu ödülü alamadı veya zaten hiç aday gösterilmemişti.
Biz de sizler için, 'En İyi Yönetmen' dalında Oscar ödülü alamamış büyük yönetmenleri bir araya getirdik.
Japon yönetmen Akira Kurosawa‘nın sinema sanatına kazandırdığı değerli yapıtların sayısı pek çok yönetmenin filmografisinden bile fazla: 'Rashomon', 'Ran', 'Yojimbo', 'Seven Samurai', 'Kagemusha', 'The Bad Sleep Well', 'High and Low' ve daha nice film… Akademi, yönetmeni 'Ran' filmi ile 'En İyi Yönetmen' kategorisine aday gösterse de tercihini 'Out of Africa'nın yönetmeni Sydney Pollack‘tan yana kullanmıştı.
'Psycho', 'Birds', 'Rear Window', 'Vertigo', 'North by Northwest' gibi klasikleşmiş filmlerin usta yönetmeni Alfred Hitchcock, korku ve gerilim alanında sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir sinemacıdır. Ancak 'Psycho', 'Rear Window', 'Spellbound', 'Lifeboat' ve 'Rebecca' filmleriyle Akademi Ödülleri‘nde beş kez 'En İyi Yönetmen'e aday olmuş olmasına rağmen her defasında törenden eli boş dönmüştür.
Andrei Tarkovsky gibi bir yönetmenin hiç ödül alamaması da çok şaşırtıcı doğrusu...
Sinemanın ilk dehalarından biri olan Charlie Chaplin, 1929 yılında ilk kez düzenlenen Akademi Ödüllerine 'The Circus' filmiyle iki dalda aday olmuş ancak törenden yalnızca 'Onur Ödülü' ile dönmüştü. Sonraki yıllarda 'En İyi Yönetmen' dalında hiçbir adaylığı bulunmayan Chaplin, 1972‘de bir kez daha 'Onur Ödülü' almıştı.
1970 Londra doğumlu olan Christopher Nolan ne yazık ki listemizin en şaşırtıcı isimlerinden biri. 'Momento', 'Batman Begins', 'The Dark Knight', 'Inception' gibi birçok önemli projelere imzasını atmış olan Nolan, hiçbir ödülü kazanamamış olmasından ziyade, yönetmen kategorisinde aday dahi gösterilmemiştir.
'Fight Club', 'The Curious Case Of Benjamin Button', 'The Social Network', 'Seven', 'Zodiac', 'Gone Girl'; David Fincher’ın yönettiği filmlerden yalnızca birkaçı. Böyle bir filmografiye sahip bir yönetmenin hiç Akademi Ödülü kazanamamış olmasına inanmak zor. Fincher’ın 2009 yılında ve 2011 yılında iki adaylığının olması, yakın bir zamanda Oscar kazanabileceğinin göstergesi sayılabilir.
'Rabbits', 'Wild at Heart', 'Blue Velvet', 'Inland Empire' gibi önemli filmlerin yönetmenliğini üstlenen Lynch; 3 kere 'En İyi Yönetmen' ödülüne aday gösterilmiş olsa da, eli bu alandan her seferinde boş dönmüştür. Lynch aynı zamanda tanınmış bir ressamdır. Kariyeri boyunca farklı tarzıyla dikkat çekmiş; çürümüş nesneleri, bozulmuş karakterleri kullandığı eserlerinde her zaman cesur davranmıştır.
'La Dolce Vita', '8½', 'Amarcord' filmleri ile 'En İyi Yönetmen' Oscar’ına aday olan ünlü sinemacı Federico Fellini, bu üç adaylığından da eli boş dönerek 'En İyi Yönetmen' Oscar’ını alamamış büyük sinemacılar kervanına katılmıştı. Akademi, yönetmenin 4 filmine (La Strada, 8½, Le Notti Di Cabiria, Amarcord) ise 'Yabancı Dilde En İyi Film' Oscar’ını vermişti.
Maalesef ki, Howard Hawks da bu dalda hiç ödül alamadı...
'Persona', 'Vargtimmen', 'Viskningar Och Rop', 'Skammen' gibi efsane yapımların yönetmeni Bergman da hiç ödül alamayan isimlerden...
Şimdi kabul etmek lazım, Godard herkese hitap eden bir yönetmen değil. Ödül alamamasının sebeplerinden biri bu mu bilinmez ama sonuç olarak Godard da ödül alamayan yönetmenlerden...
John Cassavetes da ödül alamayan efsane yönetmenler kervanından...
Bir yönetmen düşünün ki yönettiği ilk uzun metraj filmi ile sinemanın hikaye anlatıcılığı, çekim açıları ve teknikleri, ışık kullanımı gibi konularında devrim yaratsın ve sinema kariyeri boyunca yedinci sanata pek çok önemli film armağan etsin; fakat sadece bir 'En İyi Yönetmen' adaylığı ile kalsın. Evet, bu isim 'Citizen Kane', 'The Magnificient Ambersons', 'Touch of Evil' gibi filmlerin yönetmeni, sinemanın dahi çocuğu Orson Welles.
Robert Altman da hiç Oscar alamayan başarılı yönetmenlerden biri...
Yönettiği birbirinden başarılı 'spaghetti western'ler ile sinema dünyasında adını duyuran yönetmen Sergio Leone, yine de Akademi’nin ilgisini çekmeyi başaramamıştı. Yönetmenin yönettiği son film 'Once Upon A Time in America'da Robert De Niro, James Woods, Elizabeth McGovern, Joe Pesci gibi isimleri buluşturan yönetmen; bu epik filmi ile sadece Altın Küre‘den bir adaylık koparabilmişti. Akademi ise filmi komple göz ardı etmişti.
Yönettiği '12 Angry Men', 'Dog Day Afternoon', 'Network', 'The Verdict' gibi filmlerle 'En İyi Yönetmen' kategorisinde Oscar’a aday olan Sidney Lumet‘nin bu filmlerden biriyle bile bu ödülü kazanamamış olması sürpriz kabul edilebilir. Bunun gayet farkında olan Akademi, genelde es geçtiği yönetmenlere verdiği 'Onur Ödülü' ile ödüllendirmişti Sidney Lumet‘yi.
'Dr. Strangelove', '2001: A Space Odyssey', 'A Clockwork Orange' ve 'Barry Lyndon' ile aday gösterilmiş olan Kubrick, 'En İyi Yönetmen' ödülünü hiç kazanamayan bir başka isim. Fakat tüm bunların yanında, '2001: A Space Odyssey' ile 'En İyi Görsel Efekt' ödülüne layık görülmüştür. Kariyerine Look dergisine amatör fotoğraflar çekerek başlayan Kubrick, 1999 yılında yayınlanan 'Eyes Wide Shut' filmini çektikten birkaç gün sonra hayatını kaybetmiştir.
Tarkovsky, kübrick, zeki demirkubuz, nuri bilge ceylan... var oluşsak sancılar. 😀
İmdb ilk 50’de yer almaması gereken popülist ve ergenlere hitap eden bir filmdir Dark Night. Listede Kubrick, Hitcock, Tarkovsky, Lnych gibi isimler varken Nolan’ın esamesi bile okunmaz.
geçen sene nolan en iyi yönetmen ödülünü adaylığı kazandı ama