Oruç tutmanın vücuda tartışmasız birçok faydası var ve ayrıca hepimiz ne olursa olsun bu manevi duygudan mahrum kalmak istemiyoruz, birtakım nedenlerle oruç tutmadığımızda kendimizi kötü hissediyoruz. Fakat oruç tutmak sağlıklı bir bedene ne kadar faydalıysa bazı rahatsızlıkları da tetikleyici olabiliyor.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından resmi internet sitesinde yayınlanan yazıya göre: Uzman bir doktorun, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazan’da oruç tutmayabilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 404). Şayet hastalığı geçici ise tutmadığı oruçlarını iyileşince kaza eder. Hastalığı kalıcı ise tutamadığı oruçlar için fidye verir. Konuyla ilgili âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse), o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara, 2/184). Fidye verecek gücü olmayanlar ise bu imkânı buluncaya kadar dinen sorumlu olmazlar (İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 396).
Kalp ile ilgili birçok sıkıntınız olabilir fakat özellikle 1 yıl içerisinde kalp krizi geçirmiş olan kişilerin oruç tutmaması önerilebiliyor. Kalp hastalığı ile ilgili bir ilaç kullanıyorsanız bu ilaçların düzenlenmesi için de uzmana mutlaka danışmanız gerekmekte.
Bazı uzmanların görüşüne göre ise yaz dönemine denk gelen Ramazan ayında kalp ve dolaşım problemi olan kişilerin aşırı su kaybı yaşayabileceği ve hastalığı tetikleyebileceğinden oruç tutmamaları gerekiyor.
Kalbinde stend olup damarların zarar görmemesi, kalp krizi v.b. riskler ve inme gibi risklere karşı kullanılan kan sulandırıcılar bazı durumlarda bırakılamayacağından veya kullanımının düzenlenmesi gerektiğinden bu tip ilaçları kullanan kişiler mutlaka uzmana danışmalıdırlar.
Ülser, mide ya da onikiparmak bağırsağının, mide asidi ve pepsin gibi sıvılar tarafından tahrip edilip, doku kaybının oluşmasıdır. Doku kaybının yanı sıra mide ya da onikiparmak bağırsağında yaralar oluşur. Enflamasyon olarak adlandırılan yaralar, ülkemizde genelde mideden çok onikiparmak bağırsağında görülmekte.
Bu durum midede ve sırtta dayanılmaz ağrılar, hazımsızlık ve halsizlik gibi durumlar oluşturabilir. Bu ağrı ve diğer belirtiler özellikle mide boşken veya yemekten sonra hissedilir. Uzun süre aç kalınması onikiparmak bağırsağının delinmesine veya kanamasına sebep olabilir.
Kronik böbrek yetmezliği durumunda halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, ciltte kaşıntı ve uykuya düşkünlük gibi belirtiler ortaya çıkabilir.Ayrıca ayak ve ayak bileklerinde, bacaklarda ödem görülebilir. Böbreklerinden şikayetçi olan kişilerin bol su tüketmesi gerekiyor.
Oruç tutarken alınamayan su miktarı vücudu olumsuz yönde etkileyip hastalığı ilerletebiliyor. Bu yüzden böbrek yetmezliği ve taşı olan kişilerin oruç tutması uzmanlar tarafından sakıncalı görülebiliyor.
Panik atak depresyon v.b psikolojik rahatsızlıklar yaşayan, düzenli ilaç kullanan kişilerin ilaçlarını aksatmamak adına oruç tutmamaları en iyisi. Fakat bu durum sizi rahatsız ediyor ve tutmakta ısrar ediyorsanız mutlaka doktorunuza danışmanız öneriliyor.
Şeker hastalarının özellikle beslenmesine özen göstermeleri gerektiği tüm uzmanlar tarafından hemfikir olunan bir durum. Sık sık az az yemek yemenin ve kan şekerini dengede tutmanın önemli olduğu bu hastalıkta uzun süre aç kalıp vücuda birden şeker yüklemesi yapmak oldukça zararlı olabilir ve kalp ile ilgili rahatsızlıklara sebebiyet verebilir.
Ayrıca insülin kullanan hastaların, insülini bırakması veya düzensiz şekilde kullanması tansiyon gibi farklı rahatsızlıklara yol açabiliyor. Bazı uzmanlara göre ise tip 1 diyabete sahip olanlar kesinlikle oruç tutmamalıyken tip 2 diyabeti olanların uzman kontrolünde oruç tutabileceği yönünde. Bu rahatsızlığa sahipseniz doktorunuza danışarak hareket etmeniz en doğrusu olacaktır.
Yüksek tansiyon hastalarının kullandıkları ilaçları aksatmamaları önemli. Ayrıca yine uzun süre aç kaldıktan sonra çokça yenen yemek de sağlığı tehdit edebilmekte. Bu yüzden yüksek tansiyon hastası olan kişilerin oruç tutmaya başlamadan önce mutlaka doktorlarına danışması gerektiği düşünülmekte.
Yine Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından resmi internet sitesinde yayınlanan yazıya göre: Ramazan orucunu tutmamak için geçerli mazeretlerden biri de gebelik veya çocuk emzirmektir. Gebe veya emzikli olan kadınlar, kendilerine yahut çocuklarına bir zarar gelmesinden korkmaları hâlinde oruç tutmayabilirler. Bunlar bir yönüyle hasta hükmünde oldukları gibi, onlara bu ruhsatı tanıyan hadisler de bulunmaktadır (Nesâî, Sıyâm, 51, 62; İbn Mâce, Sıyâm, 12).
Kendisi dayanabilecek ve çocuk da etkilenmeyecek ise gebe ve çocuk emziren kadın oruç tutabilir. Bu konuda alanında uzman bir hekime danışılması uygun olur. Hamilelik ve çocuk emzirme gibi meşru sebeplerle oruç tutamayan kadınlar, tutamadıkları bu oruçlarını şartların elverişli olduğu başka zamanlarda kaza ederler (Merğînânî, el-Hidâye, II, 269).
Özellikle beslenme bakımından anneye bağımlı bebeklerde sağlık açısından tehdit söz konusu olabiliyor. Annelerin beslenmelerindeki yetersizlik çocuklarda gelişim bozukluğu yaratabiliyor.
Lan yok öyle birşey tutun hiç birşey olmaz sırf tutmak istemeyenlere bahane bu ama yemezler:) sen kendin yersin belki ama Münker ile Nekir yemezz:)
8 seçenekten birine denk gelmeme şansın yok.