Arkadaş sohbetlerinde olmazsa olmaz bazı tartışma konuları vardır. Menemene soğan katılması ya da domatesin kabuğunun soyulup soyulmaması gibi başlıklar olabileceği gibi tarih, bilim ve kültür hayatına damga vurmuş konular da ortaya dökülebilir. Bu konular hakkında, en azından ufak tefek bir şeyler bilmek her zaman artı puan sağlar.
Hangisinin gerçek solcu olduğu çokça tartışılır. Stalin, Troçki'nin taban bulan muhalif görüşleri dolayısıyla onu sürgüne göndermiş ve onunla aynı fikri paylaşanları da tasfiye etmiş. Öte yandan, Stalin bunu yapmasa SSCB'nin ciddi sorunlar yaşayacağı argümanı öne sürülür.
Hangisi gerçek bilim adamı? Hangisi şimdiki ününe layık olabildi? Özellikle mühendislik kökenli insanlar arasında oldukça sık tartışılan bir konudur. Tesla'nın Edison kadar tanınmaması dolayısıyla hakkının yendiği, Edison'un olduğundan kötü gösterildiği argümanları öne sürülür.
İkisinin de kendine göre avantajları olsa da en yaygın işletim sistemi olan Windows'a nazaran, Linux'un daha verimli kullanılabilen bir sistem olduğu söylenir. Ortamlarda Linux deyin, puanları kapın :)
Sanatın sadece kendini var etmesi bile başlı başına bir olay olduğu söylenirken diğer yandan, toplumsal gelişim ya da ayna işlevi görmeyen sanatın değersiz olduğu görüşü öne sürülür.
Sızma ihtimali zayıf olsa da o ihtimal gerçekleştiğinde bütün her şey için ölüm demek olan nükleer enerji ile elde edilen elektrik ile yenilenebilir enerjinin zararsız olması ancak nükleere göre daha az verimle enerji üretimi konusundan ibaret.
Neredeyse herkesin Facebook hesabı olsa da artık o, mecburi bir posta kutusu gibi görülür. Öte yandan Twitter'ın daha özgür bir ortam olduğundan bahsedilir. Twitter'da da Facebook'taki gibi geniş ve karmaşık bir network'e ulaşmak yapısal şartlar sebebiyle çok zordur.
Özel mülkiyeti, sermayenin işleyiş biçimini, emeğin kullanılış yöntemini, oluşan artı değerin ve üretim araçlarının paylaşımı konusunda birbirine zıt görüşlerin öne sürüldüğü politik akımlardır.
Tolkien Yüzüklerin Efendisi'nin, Martin'in kitabı ise Game of Thrones olarak karşımıza çıktı. İkisi de çok iyi fantastik roman yazarları olsa da taraf seçip argümanları geliştirmek zevkli bir edebiyat sohbetine kapı aralar.
Aynı dönemin popüler şarkıcı ve söz yazarları olmaları dolayısıyla her zaman karşılaştırılmış ve illa ki bu konu geçtiğinde insanların taraf olduğu bir müzik tartışmasıdır.
Spielberg, insani dramları çok iyi bir şekilde işlemesiyle sinema tarihini adını kazımışsa, Hitchcock da şüpheci ve psikoloji temalı filmleriyle sinem tarihinde farkını ortaya koymuştu.
İkisi de ABD ve dünya çapında şöhrete sahip olan popüler iki sanatçıyı ayıran temel nokta; Elvis'in daha elit, Johnny'nin daha halka yakın olduğu yönündedir. Temel tartışma bu noktadan ve yazdıkları şarkıların anlamları üzerinden yürür.
Konuştuğu dilin hakkını verme derdiyle aksanlı konuşabilen, bunu başarabilenler ile aksanlı konuşmaya beceremeyen ya da bilinçli bir tercih olarak bunu kullanmayanlar arasında çıkan ve sonu kültür emperyalizmine varabilecek bir tartışma konusudur.
İki gerçekçi düşünür olan Hobbes vs Rousseau ile özdeşlemiş bu görüşler için artı veya eksi yönler bulmak oldukça kolaydır. Halihazırda ilgili literatürde bile hala bu tartışma kendini göstermektedir.
Her zaman filminin mi yoksa filmin uyarlandığı kitabın mı daha etkili olduğu tartışılır. Genelde ibre kitaptan yana ağır bassa da bunu yanlışlayacak onlarca örnek de mevcuttur.
Üniversitelerin birbirine karşı avantajlı olduğu konular ve diğer üniversite öğrencilerine karşı oluşmuş algıyla şekillenen bir tartışmadır. Bel altı noktalara varabildiği gibi komedi yönü de kendini gösterebilir.
Hadi Tesla'yla Edison'u geçtik diyelim, Tolkien'le Martin'i kıyaslayan çarpılır.
tabiki de TESLA.
İnsan doğası gereği kötüdür