Felsefe tarihinde bizimle 'tuhaf' bir yolculuğa çıkmak ister misiniz?Tam adı 'Emile ya da Çocuk Eğitimi Üzerine' olan eğitim felsefesi kitabı kaleme almış olsa da 5 çocuğunu da doğduğu gün terk etmesiyle kötü bir üne sahipti. 'Madem terk edecektin neden beşinciye dek sürdürdün?' diye kimse sormamıştı tabii.Şehir ortasında bir fıçıda yaşayan Diyojen'in bir diğer özelliği ise herkesin içinde mastürbasyon yapmasıydı. Hatta bu ve diğer çılgın hareketlerinden dolayı Platon onu 'Deli Sokrates' olarak adlandırmıştı.Yaşı ilerllediği ve kendi kendine yetemediğini anladığı zaman Demonaks çevresinin eline bakmaktansa yaşamını sonlandırmayı seçti. Bu kararı aldıktan sonra hiçbir şey yemedi fakat tam 100 yaşına dek yaşadı.Öyle ki çağında filozofların yaşadığı lüks hayatın yanında sadece peynir, meyve ve ekmekle besleniyordu. Onun yolundan gidenler için ufak bir kolaylık da sağlamıştı: Takipçileri yılda bir kez şarap içebilirdi ama cinsel ilişki yasaktı.Analitik geometrinin kurucusu ve bu meşhur sözün sahibi Descartes'ın rüyalarına çok şey borçluyuz. 1619 yılında bir gece kendini soğuktan korunmak için eski bir fırının içine kapandı. Anlattığına göre kutsal ruh ona yeni bir felsefenin aydınlanmasını sunmuştu, hatta fırından çıkmadan analitik geometrinin formüllerini bile kaleme aldı!Bilgelik böyle bir şey.Tabii bununla da bitmiyordu, paralarının çalınacağından öyle korkuyordu ki bu hususta kendi bankasına dâhi güvenmiyordu.Her günü aynı dakiklikte geçerdi: Her sabah, saat 04.55'te kalkış. Saat 07.00'de ilk dersine girer ardından çalışma odasına dönüp 12.45'e kadar çalışmalarını gerçekleştirirdi. Gününün diğer kısımları da tıpkı böyle dakikalarda belirlenmişti, öyle ki öğle yemeğinden sonra yaptığı günlük yürüyüşü esnafın ayarı bozulan saatini ayarladığı bir gelenek haline dönüşmüştü.Belki de bu dürtülerden kaynaklı olarak karısıyla yaşadığı ilişki kitaplara konu olmuştu. Karısı Simone de Beauvoir biseksüeldi ve birçok kadın sevgilisi oluyordu, Sartre için bu hiçbir problem arz etmemişti.Hafif tempolu koşuyu, yani namıdiğer jogging'i icat etmişti.Eski Yunanca'da 'geniş' anlamına gelen platon sözcüğünün ona isim olarak verilmesinin ardında dönemin en çekici insanlarından biri olarak anılmasını sağlayan geniş omuzları olduğu söylenir.Kim bilir?Wittgenstein ünlü bir zenginin oğluydu ve babası öldüğünde kendisine kalan yüklü miktardaki mirası almayı reddetti. Kendi maaşıyla aldığı tek bir masa, yatak ve sandalyeden ibaret odası ona yetiyordu.Asalete bir bakın!Kaynaklar: 1, 2, 3Nietzsche, Basel Üniversitesi Klasik Filoloji Bölümü'ne daha 24 yaşındayken profesör olarak atanmıştı. Henüz doktorası bile yoktu, yani profesör olması imkansızdı ama oldu. Üniversite tarihinin, belki de insanlık tarihinin en genç profesörü olmuştu.Nedeni ise yine yaşadığı dönemlerle ilintili görüşleri. Ona göre filozofa rehberlik eden bir daimon yani Yunanca şeytan olduğunu savlıyordu. Kendisini filozof olarak tanımlayan Sokrates'in böyle bir şey söylemiş olması ve rehberinin şeytan olduğunu anlatması haklı olarak kabul görmeyebilirdi.Eserleriyle farklı bir dünyanın kapılarını aralayan Albert Camus edebiyat tutkusunu geride bırakacak bir futbol tutkusuyla yaşıyordu. Hatta 'Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum; çünkü ahlakta olduğu gibi futbolda da top hep beklemediğim köşeye geldi.' sözü uzun yıllar şaşkınlık yaratmıştı.
11) Bilgiyi paraya tercih ediyor olsalar da mı? Parayı bilgiye tercih ediyor olsalar da mı? Alttaki metinle çelişiyor.
nietszche doktora yapmadan prof olarak atanmış. rektörün akrabası mı acaba?
Keşke bu tür içeriklere kaynak da eklense. :P