Takvimler 1923... Adres Kordon. Naim Palas. Cumbada oturuyor Sarışın Kurt. Sevmez fazla yemeği. Leblebi var önünde. Garson titriyor, çünkü çocuk Rum.
Sesleniyor Gazi, şefkatli...'Vre Dimitri' diyor: 'Gel bakayım.' Çocuk 'Buyur Paşam.' diyor, 'ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük Türkçesiyle. 'Sizin Kosti...' diyor, işgal sırasında kasıla kasıla İzmir'e gelen Yunan Kralı Konstantin'i kastederek, 'Geldi mi buraya?'
-Geldi Paşam.
-Oturdu mu bu masaya?
-Oturdu paşam.
-Güneş batarken rakı içti mi?
-İçmedi Paşam.
-E o zaman sormadın mı be çocuk, ne halt etmeye almış İzmir'i?
Konstantin içmemiş ama İzmirliler için rakının önemi büyüktü; ki hala büyüktür. 😁
Üretimin Tekel tarafından denetim altına alınmadığı yıllarda İzmir’de çok sayıda rakı markası vardı. Ziya Rakısı, Bulut Rakısı, Sakızlının Rakısı, Zevk Rakısı, Zeybek Rakısı, Muhabbet Rakısı, Kibar Rakısı, Cihanbeğendi Rakısı, Ayyıldız Rakısı, Hususi Ala Rakı, Hayat Rakısı o isimlerden bazıları.
Hatta çok ilginç bir bilgi daha verelim: Göztepe’de üretilen Cihanbeğendi Rakısı, özellikle Güzelyalı ve Göztepe’de satılırdı. Üstelik Karşıyaka-Göztepe rekabeti, o dönemde rakı tercihlerine de yansımıştı. Göztepeliler, Karşıyaka Şayetse Sokak’ta üretilen Bulut Rakısı’nı, Karşıyakalılar da Cihanbeğendi Rakısı’nı içmezdi.
İzmir ve İstanbul özellikle 60'lardan itibaren giderek karakterini kaybetmiş. Eski görüntülere, yazılara ve anlatılanlara (objektif olmasalar da) bakınca özeniyor insan. Modern zamanların avantajlarını yok sayamayız, geçmişi övme değil amacım. Karakterleri yerindeyken görmek, yaşamak isterdim diyorum.
Atam kalp..
Aristo şimdiki İzmir'i görse kör olurdu.