Özellikle soylular arasında ünlü olan ve idealize edilmiş ilişkilerin oluşması umuduyla kurulan bu mahkemeler, insanların aşk için evlenmediği ve genellikle eşlerin ayrı hayatlar yaşadığı bir dönemde ortaya çıktığı için genel olarak mantık temelliydi.
Gerçek aşkı, kadınların ibadet nesnesi olduğu dini bir deneyim olarak gördüler.
Söz konusu kitapta dönemin aşk ilişkilerine dair tam 31 kural vardı.
Kıskanç olmayan sevemez.
Aşk artıp azalabilir.
Erkekler olgunluk çağına gelene kadar sevmezler.
Bir âşık öldüğünde, hayatta kalanın iki yıllık dul kalması gerekir.
Gerçek âşık, sevgilisinden başkasıyla ilişki kuramaz.
Aşık adam her zaman endişelidir.
Orta Çağ döneminde gerçek aşkın sadece tanrıya duyulabileceği düşünülüyordu ve evlilikte bile sekse sıcak bakılmıyordu.
Kraliçe Elenaor tarafından kurulan mahkemenin başına genellikle leydiler geçerdi. Mahkemeye gelen ilişkileri kadınlar değerlendirerek kararlar verirlerdi.
Günümüze kadar bu mahkemelerin kuruluşu hakkında bir dizi farklı iddia olsa da en kuvvetli ihtimal Andreas Capellanus'un yazdığı kitaptan yola çıkılarak oluşturulmasıydı.
O dönemlerde evlilik bambaşka bir anlama geldiği için genellikle arzu ve bağlılık konuları tartışılırdı.