Kraliyet ailelerinin eski zamanlardan beri nasıl hamilelik testi yaptıklarını, doğuma hazırlandıklarını ve doğum sırasında uyguladıkları ilginç adetleri merak ediyor musunuz?
Kraliyet ailelerinin eski zamanlardan beri nasıl hamilelik testi yaptıklarını, doğuma hazırlandıklarını ve doğum sırasında uyguladıkları ilginç adetleri merak ediyor musunuz?
Aralarında kraliyet görevlileri ve uşaklarının da olduğu bu insanlar hiçbir gizli olayın yaşanmaması için doğumu izliyorlardı. 1778 yılında Marie Antoinette 200 kişinin önünde doğum yaptı! Hatta doğum yaptığını duyan insanlar o kadar ani şekilde toplandılar ki kraliçe neredeyse canından oluyordu.
14. yüzyılda İtalya'da yaygın olan bu gelenekte doğum ardından anneye resimler çizilmiş doğum tepsisi veriliyordu. Tepsilerin üzerinde dini, mitolojik ve edebi motifler oluyordu. Küçük hediyeler ve sağlıklı yemeklerle beraber servis ediliyordu.
VIII. Henry'nin üçüncü eşi olan Jane Seymour hamileyken bıldırcın eti aşerdiği için Kral Henry, Calais kentinden bir gemiyle en iyi bıldırcınları getirtmiş!
Eskiden bazı kadınlar karınlarındaki bebeklerin tekmelerini hissedene kadar hamile olduklarını bilemiyorlardı. Tudor döneminde ise kadınların hamile olduğuna karar vermek için idrarlarının açık yeşil ve beyaz olması gerekiyordu.
Napolyon'un ikinci eşi Marie Louise bir erkek çocuk doğurduğunda hediye olarak elmaslarla donatılmış bir kolye almıştı.
Orta Çağ'da doğum yapmanın belli riskleri olduğundan anne ve çocuğunu korumak için alınan önemler vardı. Dua okunmuş doğum kuşakları tüm halk tarafından kullanılıyordu ancak sadece kraliyet annelerinin 'kutsal' kabul edilen kuşaklara erişme şansları vardı. En kutsal sayılanı ise Meryem Ana'nın Westminster'deki Aziz Peter Kilisesi'nde bulunan doğum kuşağıydı.
Ancak günümüzde yaşanan lohusalık döneminden farklı olarak kraliyet ailesinden olan kadınlar bir süre toplumdan ve dış dünyadan tamamen uzak yaşıyorlardı.
Tarih boyunca kralların onlarca gayrimeşru çocukları olmuştu ancak bu utanılacak bir durum olarak görülmüyordu.
Avrupa'da kraliyet ailelerinde bu yüzden tarih boyunca George, Elizabeth, Henry gibi isimler tekrar tekrar kullanıldı. Fakat bu durum aynı ismi taşıyan hükümdarlar arasında karşılaştırma yaşanmasına sebep oldu.
Kralların doğum sırasında orada olmaması bir gelenekti ve bu geleneğin dışına çıkan tek kişi Kraliçe Victoria'nın eşi Prens Albert olmuştu. Kraliçe Victoria sonradan eşine ithaf ettiği mektuplarında 'Daha nazik ve zeki bir hemşirem olamazdı' yazmış!
18. yüzyıldan önce çocuk doğurmak sadece kadınları ilgilendiren bir konu olarak kabul ediliyordu. Yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan erkek ebeler, kadın ebelere göre daha fazla para alıyorlardı.
Emzirme görevi bir sütanne tarafından yapılıyordu. Annenin tekrar hamile kalıp çocuk doğurması gerektiği için emzirme süreci gereksiz kabul ediliyordu.
Gece ağlayan çocuklarına bakması için görevlendirilmiş birçok uşağı olan aileler uykularından olmak zorunda kalmıyorlardı. Mesela VIII. Henry'nin beşiğini uyuması için sallamakla görevlendirilmiş iki kadın çalışan vardı!
III. Edward ve VIII. Henry gibi krallar da çocukluk ve gençlik dönemlerinin büyük bir çoğunluğunu burada geçirmişti.
Altı resmi kraliçesi olmuş ülkede 2013 yılında alınan yeni bir kararla erkek çocukların kız kardeşlerine olan öncelikleri kaldırıldı.
İkiz kardeşlerin doğumu arasında dakikalar olsa bile önce doğan çocuk tahtı devralıyor.