Kadınlar bir araya gelip konuştuklarında dedikodu yaptıkları ve iftira attıkları gerekçesiyle işkence görüyorlardı. Kadının kocası, karısının bir dedikoduya karıştığını duyunca, ona ders vermek için dizgini karısının yüzüne sabitliyordu. Saldırganın amacı genellikle kadını boyun eğmeye zorlayarak psikolojik travma yaşatmak ve acı çektirmekti.
Dili sıkıştırmak ve düzleştirmek için genellikle kafesin içinde demir bir tıkaç bulunurdu. Bazı maskelerde sivri uçlar vardı ve takıldığında çene hareketini engelliyordu. Herhangi bir ağız hareketi, dizginlerin kişinin çenesini ve ağzını delmesine neden oluyordu.
Böylece kadınlar 'uyumlu biri' olmadıklarında ne ile karşılaşacaklarını görmüş oluyordu. Kadını gören diğer insanlar hakaret edip, sözlü tacizde bulunuyordu.Yürüyüş sırasında daha fazla dikkat çekmesi için dizginlerin tepesine bir zil takılırdı.
Dizginlerin az sayıda erkek mahkumda da kullandığına dair bazı kanıtlar var.
19. yüzyılın sonlarına doğru kadınlar belli haklara sahip olunca, alet kullanımdan kalktı.
Kadınlar kadar tepenize taş düşsün inşallah.
İnsan ne iğrenç bir tür ya!
helal olsun avrupa'ya adamlar, ortaçağın karanlığından islamı kullanarak çıktılar.. kendi yaşantılarını islam ülkelerine sattılar.. "dinleri var işlerimiz gibi, işleri var dinimiz gibi" M. Akif