Orta Çağ deyince akla şövalyeler, görkemli saraylar ve krallıklar geliyor fakat işin karanlık tarafını pek düşünmüyoruz. Gelin görün ki bu dönem akıllara zarar bir vahşete de sahipti. Bunun yansıması da o dönemde yapılmış korkunç ve dehşet verici icatlarda karşımıza çıkıyor. İşte insanoğlunun acımasızlığını gözler önüne seren Orta Çağ'da yapılmış bu icatları gelin beraber inceleyelim! 👇
Korkunç işkence aletlerinden ilkel savaş silahlarına kadar bu icatlar size bir kez daha insanlığı sorgulatacak. Detaylara geçelim!
Kale savunmasında da kullanılan ballista aynı zamanda kuşatmalarda oldukça yıkıcı etkisi olan bir silah görevi görüyordu. Orta Çağ mühendisliğini en iyi şekilde görmemizi sağlayan icatlardan biri olan ballistanın hedef şaşmaz oluşu onu korkutucu yapan özelliğiydi.
Duvarlara veya kapıya vurunca çıkardığı ses bile askerlerin nöbet yerlerini terk etmesine neden oluyordu. Vikinglerin İrlanda'daki işgallerinde sıkça kullandığı koçbaşı, o dönem halen çamur ve tahtadan yapılan duvarları yerle bir ediyordu. Çoğu insanın yıkılan duvarın üstünden içeri doluşan Vikinglere yakalanmak yerine daha koçbaşını duyduklarında intihar ettiği söyleniyor.
Ortadaki tutacağın çevrilmesiyle mahkumların başparmaklarını yavaş yavaş ezen bu işkencede amaç; yaratılan korku ve acının etkisiyle mahkumları konuşturmaktı. Bu işkencenin devamında benzer bir yöntemle insanların ayakları da eziliyordu...
Büyük taşlar ve alev almış malzemeleri düşman saflarına fırlatan bu korkunç alet yıllar boyu insanlara dehşet saçtı. Yükleri fırlatabildiği uzaklıklar değişse de 300 metreye kadar kaya fırlatabildiği söyleniyor. Surları aşmak için olduğu kadar düşman birliklerine sürpriz yapmak için de kullanılıyordu. Havada süzülen bir kayanın üstlerine geldiğini görmek korkunç olsa gerek.
Böylece düşmanlara göz dağı vermeyi amaçlamışlardı ve sırf bu yüzden yapılan silahlar vardı. Onlardan biri olan ve 'fauchard' adı verilen, ucunda keskin bir bıçak ve alt kısımda sivri uçlu iki küçük bıçağın daha olduğu bu kazıklar, adeta cehennemden fırlamış gibi görünüyor.
12. yüzyılda icat edilen mancınıklara hastalık saçmak için ölü hayvanlar, kızgın yağ ve yanan zift gibi şeyler konuluyor ve düşman hatlarına fırlatılıyordu. Acımasızlığın derecesini ölçemiyoruz bile, en azından o dönemki teknolojiyi düşünürsek.
İlk kez milattan sonra 673 yılında kullanılan Yunan ateşi, İstanbul'u Arap saldırılarından kurtarmak için kullanılmıştı. Antik Yunanlılar bu silahın yıkıcılığını gördükçe onun Tanrılardan gelen bir armağan olduğunu düşünüyorlardı.
İtalyan icadı olan bu işkencede mahkumlar iplerle asılıp piramit şeklindeki sandalyeye oturtuluyordu. Eziyetin derecesi mahkumun üzerine bazı ağırlıklar konularak artırılabiliyor ya da üreme organlarında veya anüste meydana gelen yaralanmalar enfeksiyon kapabiliyordu. Her bakımdan acı dolu bir ölümle sonuçlanan bu işkence yöntemi görebileceğiniz en korkunç icatlardan biri.
İnsancıl olduğu için İspanyol engizisyonu tarafından da kullanılmış olan bu işkencede mahkum, üzerinde su damlatma düzeneği olan tahtadan bir yapının altına sabit duracak şekilde oturtuluyor veya yatırılıyordu. Sonrasında sıcak ya da soğuk su damlaları düzensiz aralıklarla alınlarına damlatılıyordu. Bu süredeki ve sıcaklıktaki belirsizlikle beraber alınlarındaki uyuşmuş kısım kurbanları yavaş yavaş deli etmeye yetiyordu!
Aslında ilk olarak Galler ile İngiltere arasındaki savaşta Galliler tarafından kullanılan uzun yayların delici gücü akıl almazdı. Bir İngiliz askeri hatıratında, uzun yayla atılan bir okun 'önce zincir zırhını ve kıyafetlerini sonra kalçasını, sonra atının eyerini delip en sonunda atına' saplandığını anlatıyor. Bu hikaye yayın gücünü ve acımasızlığını göstermek için bize yetti.
Orta Çağ'ın bu korkunç icatları hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlara buyurun! 👇