İdam cezası, günümüzde çok nadir ortaya çıkan bir mevzu fakat buradaki yöntemlerin bazıları bahsedilemeyecek kadar korkunç. Aşağıdaki liste, gerçek işkence yöntemlerini içeriyor ve okumadan önce sizi uyarıyorum, bazıları gerçekten rahatsız edebilir.
İdam cezası, günümüzde çok nadir ortaya çıkan bir mevzu fakat buradaki yöntemlerin bazıları bahsedilemeyecek kadar korkunç. Aşağıdaki liste, gerçek işkence yöntemlerini içeriyor ve okumadan önce sizi uyarıyorum, bazıları gerçekten rahatsız edebilir.
Avrupa ve Asya'nın bazı bölgelerinde kullanılan bu yöntemde vücut, baş aşağı tutulur ve sonra belden başlanarak yarı yarıya kesilir. Vücudun ters yüz edilmesiyle, karnına testere girene kadar kurbanı yeterli süre canlı tutmak ve acıyı hissetmesini sağlamak için beyne yeterli kan gitmiş olur.
Bu infaz şekli, Massachusetts’te Salem Cadı Mahkemeleri süresince tanınmış hale gelmiş. Cadı olduğuna inanılan Giles Corey, iki büyük levha arasına kondu ve üzerine ağırlık eklenerek işkence sürdürüldü. Onu denemek ve cadı olduğunu itiraf etmesini sağlamak için yapılan işkence ölümle sonuçlandı çünkü o, cadı değildi ve söz konusu bir itiraf da olmamıştı. Görünüşe göre, üstüne gitgide ağırlık eklenen Corey'nin son sözleri 'daha fazla ağırlık' olmuş.
Romalıların favorisi olan bu yöntemde, bazen kurban çivilenir bazen de sadece bağlanırmış ve ölüm, günler hatta haftalar sürerek acı dolu ve bitkin bir halde yavaşça gerçekleşirmiş.
2. Dünya Savaşı'ndan sonra Japon askerlerinin, savaş esirlerine uyguladığı işkence ve idam yöntemleri hakkında hikayeler yayılmış. Hikayelere göre; esir, küçük bambu çubuğu üzerine sabitlenir ve bambunun büyümesi beklenirmiş. Bambu çubuğu hızlıca büyür ve keskin çubuk, esirin etinin içinden geçip diğer taraftan çıkana kadar vücuda baskı yaparmış.
Bu Çin ceza yöntemi 20. Yüzyılın başında yasaklanmış. Yönteme göre cellat, kurbanları canlı tutacak şekilde vücutlarından küçük parçalar keser ve dilimler böylece kurbanlar yavaşça ölene kadar acı çekerlermiş. Oldukça metodik olan yöntemde, önce parmaklar ardından kollar ve bacaklar kesilir en son kolsuz ve bacaksız insan gövdesi kalırmış.
Bu yöntem muhtemelen Testere filmlerine ilham verdi. Piramidin üstüne oturtulan kurban, piramidin ucu acı verici bir şekilde kaba etlerine yükselene kadar halatlar tarafından aşağı çekilirdi. Ve bu yöntemde kullanılan aletler asla temizlenmezdi, Bir şekilde işkenceden sağ kurtulanlar olursa enfeksiyondan hayatlarını kaybederlerdi.
'İspanyol Eşeği' olarak da bilinen bu yöntem, daha çok kadın suçlular için uygulanırdı ve İspanyol Engizisyonu'nun favorisiydi. Kurban, üstü sivri uçlarla dolu aletin üstüne biner ve acıyı arttırmak için ayaklarına ağırlıklar bağlanırdı. Ölüm, bu yöntemde nadirdi bu yüzden tahta attan sonra başka işkencelerle devam edilirdi.
Oldukça basit olan bu yöntem bir o kadar etkiliydi. Kurban, tabut içine konulup canlı olarak gömülür bu sayede nefes alamadığı için boğularak ya da ezilerek ölemezdi. Tabutun içinde hayatta olmanın eziyetini çeker ve yavaşça ölürdü. Bu yöntemin yakın zamanda olmuş en önemli örneği, Japon askerlerinin Çinli sivilleri canlı bir şekilde gömdüğü 1937 tarihli Nanking Katliamı'dır.
Hızlı ve Öfkeli 2 filminde gösterilen bir yöntemdir. Kurbanın alt karın çevresine içi fare dolu, ısıtılmış metal kova bağlanır ve doğal içgüdüsü sıcaktan kaçmak olacak olan fare, kurbanın karnını oymaya başlar. Böylelikle, ölüm de yavaş ve sancılı bir şekilde gerçekleşir.
Son zamanlarda, Game Of Thrones ile ön plana çıkarılan bu işkence yönteminde, kurbanın canlı iken derisi vücudundan ayırılırdı. Amacın deriyi tek parça halinde çıkarabilmek olduğu yöntem, vücudun farklı yerlerinden uygulanmaya başlanabilirdi. Şokla gerçekleşen ölümün başlıca sebepleri; vücut ısısının düşmesi, şiddetli kan kaybı ve enfeksiyonlardı.
Perslerin atalarının favorisi olan bu yöntemde, kurban çıplak olarak kayığa yerleştirilir veya benzer kurguyla kolları ve bacakları kenarlardan çıkacak şekilde fıçı ya da ağaç oyuğuna konulurdu. Kurbana, ishal etkisini gösterene kadar zorla bal ve süt yedilir, üstüne de bal dökülerek böcekleri kendisine çekmesi sağlanırdı. Sonra çürümek üzere, ya pis ve durgun suya ya da güneş altına bırakılırdı. Böcekler vücuda çekilince, yavaşça etleri yerler ve vücudun içinde çoğalırlardı. Yavaş ve çok ağrılı gerçekleşecek ölümün başlıca sebepleri; vücudun su kaybetmesi, açlık ve septik şok olurdu.
EN kötüsü bizde asgari ücretle bir ay geçinme...
Sonra Türkler barbar... ????
Yaşadığımız zamana mı şükretsek bilemiyorum...