Öpüşerek, Sarılarak veya Aynı Tabağı Kullanmakla Geçmiyor: HIV+ ve AIDS Sanılanın Aksine Tam Olarak Ne?

HIV+ olmak sanıldığı gibi ölümcül veya çevredeki herkese bulaşabilen bir virüs değil. Hem kendiniz hem de toplum sağlığı için bu konuda bilgilenseniz iyi olur...

Kaynak: +90

HIV veya AIDS denildiğinde hemen birçok insanın aklına trajik filmler, eşcinsellik ve ölümcül bir hastalık geliyor.

Bu zihniyetin 80'lerde kalması gerekirken, sene 2021 olduğu halde hala bu tür ön yargılar yaygın bir şekilde toplumumuzda var. Bu ön yargı HIV+ olan bireylerin depresyon ve daha ağır bir şekilde sonuçlanan psikolojik sıkıntılar yaşamasına, HIV'den daha fazla korkmalarına veya toplumdan soyutlanmalarına sebep olabiliyor.

26 yaşındaki Oğuzhan Nuh, 4 yıl önce, yani 22 yaşındayken HIV tanısı aldı.

Tanı koyulduktan sonra Oğuzhan'ın da HIV hakkındaki tek bilgisi filmlerde izlediği kadardı. Bu nedenle büyük bir depresyona girdi ve kimseyle görüşmemeye başladı. Hastalık hakkında okumaya, öğrenmeye başladığında hayatla barıştı.

Sanılanın aksine, HIV tanısı aldıktan sonra çok daha fazla spor yapmaya, seyahat etmeye ve fiziksel olarak daha aktif olmaya başladı.

Ancak Türkiye'de HIV tanısı alan bireylerin gündelik ve sosyal hayatının engellendiği düşüncesi yaygın. Günümüzde insanlar HIV tedavisinin günde 1-2 hap alarak ilerlediğini bilmediği için HIV hakkında yanlış algılara sahip olabiliyor.

Türkiye'de HIV'e karşı büyük bir ön yargının olmasının sebeplerinden biri de 'eşcinsel hastalığı' olarak görülmesi...

Türkiye'de 80'lerden itibaren görülmeye başlanan HIV, o dönemde yalnızca eşcinsellerin yakalandığı hastalık olarak anılıyordu. O yıllarda HIV tanısı almış bireylere sağlık çalışanları bile çekimser yaklaşıyordu. Genel olarak halkın düşüncesi, 'Eşcinsellik yaptıkları için bu da onların cezası' yönündeydi.

Bunun sebebi, prezervatiflerin, bir başka deyişle kondomların 80'li yıllarda yalnızca hamile kalmayı önlemek işleviyle pazarlanmasıydı.

Bu nedenle de doğal olarak hamile kalmaktan çekinmeyen veya hamile kalmak gibi bir endişesi olmayan çiftler prezervatif kullanmıyordu. Bir başka deyişle, eşcinsel bir erkeğin prezervatif kullanmak için herhangi bir sebebi olmuyordu. Bunun bir sonucu olarak da cinsel yolla aktarılan enfeksiyon en yaygın olarak eşcinseller arasında görülüyordu.

Peki HIV tam olarak ne?

Sanılanın aksine, HIV bir hastalık değil, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü'nün sebep olduğu bir enfeksiyon. Tedavi edilmediği durumlarda bağışıklık sisteminin güçsüzleşmesine ve buna bağlı olarak da çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına sebep oluyor. AIDS ise bireylerin HIV tedavisine başlanmadığında ortaya çıkan, bağışıklık sisteminin güçsüzlük aldığı dönemin adı.

HIV'in hayatta kalabilmek için ihtiyaç duyduğu vücut sıvıları; anne sütü, kan, sperm, vajinal sıvı, anal akıntılar.

Genelde en sık rastlananı, cinsel yolla aktarılması. Virüs vücuda girdikten sonra kan dolaşımının içinde vücudun içine yayılıyor. Böylece de vücudun belirli yerlerine yerleşebiliyor. Zamanla bağışıklık hücrelerinin ölmesine sebep oluyor. Eğer birey tedaviye erişim sağlayamazsa da bağışıklık sistemi giderek güçsüzleşiyor.

HIV hangi yollarla başka bireylere bulaşamaz?

HIV+ bir bireyle aynı tuvaleti kullanmak veya aynı evde yaşamakla, sarılmakla, öpüşmekle veya tabak-çanak paylaşmakla HIV'in aktarımı mümkün değil.

Bir insanın HIV+ olduğunu anlayabilmesi için belirli bir semptom yok. HIV, nezle ile hemen hemen aynı belirtileri taşıyor.

Lenf bezleriniz şişebiliyor, grip benzeri rahatsızlıklar yaşayabiliyor veya halsiz olabiliyorsunuz. Bu nedenle cinsel pratiklere bağlı olarak düzenli bir şekilde test yaptırmak gerekiyor. Eğer aktif bir cinsel hayatınız varsa 3-4 ayda bir test yaptırması öneriliyor. Bu testi devlet hastanelerinde, özel hastanelerde, özel kliniklerde ya da anonim test merkezlerinde yaptırabiliyorsunuz.

Dünyada toplam 38 milyon kişi HIV'le yaşıyor. Bu 38 milyonun 25 milyonu tedaviye erişim sağlayabiliyor.

Türkiye'de ise veriler uluslararası standartlara uygun bir şekilde tutulmadığı için çok net bir veriye ulaşılamıyor. Ancak 1985'ten 2020'ye kadar olan süreçte 24 bin kişinin HIV tanısı aldığı biliniyor. Türkiye'de yalnızca 2019 yılında HIV tanısı alan kişilerin sayısı 3.800.

Ancak toplumumuzda hala HIV hakkında ön yargılar bulunduğu için insanlar test yaptırmaktan bile çekiniyorlar.

Unutmayın; kimse HIV'den dolayı hayatını kaybetmez, ama sosyal damgalanma ve ön yargı yüzünden test olmayarak ve dolayısıyla da tedaviye geç kalarak bağışıklık sistemlerinin güçsüzleşmesiyle ortaya çıkan enfeksiyonlar nedeniyle hayatlarını kaybedebilirler.

Videoyu izleyerek HIV ve HIV+ olmak hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Birinin +18 Film Bağımlısı Olduğunu Nasıl Anlayacağınızı ve Bu Durumda Neler Yapmanız Gerektiğini Anlatıyoruz!
Dikkat! Bu İçerik Erotizm İçerir: Seks Sahneleriyle Libidoları Yükselten Love Filmi Hakkında 14 Gerçek
Oral Takıntısı Hayatınızı Etkiliyor: Freud'a Göre Sigara Bağımlılığınızın Sebebi Bebekliğinizde Yatıyor!

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
25.02.2021

türkiyede tanı almış o kadar çok insan var ki. bilgilendirici içerik için teşekkürler

25.02.2021

bu içerik için teşekkürler. 🙏

25.02.2021

uyusturucu kan siringa fiili livata anal cidarlarin yirtilmasi rimjob.Bunlardan uzak durun.Ilk olarak gay barlarinda 1980 senesinde tesbit edildi bu.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ