HIV+ olmak sanıldığı gibi ölümcül veya çevredeki herkese bulaşabilen bir virüs değil. Hem kendiniz hem de toplum sağlığı için bu konuda bilgilenseniz iyi olur...Kaynak: +90Bu zihniyetin 80'lerde kalması gerekirken, sene 2021 olduğu halde hala bu tür ön yargılar yaygın bir şekilde toplumumuzda var. Bu ön yargı HIV+ olan bireylerin depresyon ve daha ağır bir şekilde sonuçlanan psikolojik sıkıntılar yaşamasına, HIV'den daha fazla korkmalarına veya toplumdan soyutlanmalarına sebep olabiliyor.Tanı koyulduktan sonra Oğuzhan'ın da HIV hakkındaki tek bilgisi filmlerde izlediği kadardı. Bu nedenle büyük bir depresyona girdi ve kimseyle görüşmemeye başladı. Hastalık hakkında okumaya, öğrenmeye başladığında hayatla barıştı.Ancak Türkiye'de HIV tanısı alan bireylerin gündelik ve sosyal hayatının engellendiği düşüncesi yaygın. Günümüzde insanlar HIV tedavisinin günde 1-2 hap alarak ilerlediğini bilmediği için HIV hakkında yanlış algılara sahip olabiliyor.Türkiye'de 80'lerden itibaren görülmeye başlanan HIV, o dönemde yalnızca eşcinsellerin yakalandığı hastalık olarak anılıyordu. O yıllarda HIV tanısı almış bireylere sağlık çalışanları bile çekimser yaklaşıyordu. Genel olarak halkın düşüncesi, 'Eşcinsellik yaptıkları için bu da onların cezası' yönündeydi.Bu nedenle de doğal olarak hamile kalmaktan çekinmeyen veya hamile kalmak gibi bir endişesi olmayan çiftler prezervatif kullanmıyordu. Bir başka deyişle, eşcinsel bir erkeğin prezervatif kullanmak için herhangi bir sebebi olmuyordu. Bunun bir sonucu olarak da cinsel yolla aktarılan enfeksiyon en yaygın olarak eşcinseller arasında görülüyordu.Sanılanın aksine, HIV bir hastalık değil, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü'nün sebep olduğu bir enfeksiyon. Tedavi edilmediği durumlarda bağışıklık sisteminin güçsüzleşmesine ve buna bağlı olarak da çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına sebep oluyor. AIDS ise bireylerin HIV tedavisine başlanmadığında ortaya çıkan, bağışıklık sisteminin güçsüzlük aldığı dönemin adı.Genelde en sık rastlananı, cinsel yolla aktarılması. Virüs vücuda girdikten sonra kan dolaşımının içinde vücudun içine yayılıyor. Böylece de vücudun belirli yerlerine yerleşebiliyor. Zamanla bağışıklık hücrelerinin ölmesine sebep oluyor. Eğer birey tedaviye erişim sağlayamazsa da bağışıklık sistemi giderek güçsüzleşiyor.HIV+ bir bireyle aynı tuvaleti kullanmak veya aynı evde yaşamakla, sarılmakla, öpüşmekle veya tabak-çanak paylaşmakla HIV'in aktarımı mümkün değil.Lenf bezleriniz şişebiliyor, grip benzeri rahatsızlıklar yaşayabiliyor veya halsiz olabiliyorsunuz. Bu nedenle cinsel pratiklere bağlı olarak düzenli bir şekilde test yaptırmak gerekiyor. Eğer aktif bir cinsel hayatınız varsa 3-4 ayda bir test yaptırması öneriliyor. Bu testi devlet hastanelerinde, özel hastanelerde, özel kliniklerde ya da anonim test merkezlerinde yaptırabiliyorsunuz.Türkiye'de ise veriler uluslararası standartlara uygun bir şekilde tutulmadığı için çok net bir veriye ulaşılamıyor. Ancak 1985'ten 2020'ye kadar olan süreçte 24 bin kişinin HIV tanısı aldığı biliniyor. Türkiye'de yalnızca 2019 yılında HIV tanısı alan kişilerin sayısı 3.800.Unutmayın; kimse HIV'den dolayı hayatını kaybetmez, ama sosyal damgalanma ve ön yargı yüzünden test olmayarak ve dolayısıyla da tedaviye geç kalarak bağışıklık sistemlerinin güçsüzleşmesiyle ortaya çıkan enfeksiyonlar nedeniyle hayatlarını kaybedebilirler.
türkiyede tanı almış o kadar çok insan var ki. bilgilendirici içerik için teşekkürler
bu içerik için teşekkürler. 🙏
uyusturucu kan siringa fiili livata anal cidarlarin yirtilmasi rimjob.Bunlardan uzak durun.Ilk olarak gay barlarinda 1980 senesinde tesbit edildi bu.