Katie Joy Crawford adlı fotoğrafçı uzun süredir içinde bulunduğu kaygılı durum ve anksiyete bozukluğunu, kendi fotoğraflarını çekerek anlatmaya çalışmış.
Yoğun hislerini mükemmel bir şekilde anlatması ile de ortaya harika bir çalışma çıkmış...
Katie Joy Crawford adlı fotoğrafçı uzun süredir içinde bulunduğu kaygılı durum ve anksiyete bozukluğunu, kendi fotoğraflarını çekerek anlatmaya çalışmış.
Yoğun hislerini mükemmel bir şekilde anlatması ile de ortaya harika bir çalışma çıkmış...
Anksiyete bozukluğu en az 6 ay süreyle hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ya da etkinlik hakkında aşırı kaygı, endişe, evham ya da huzursuzca bir beklenti içinde olmaktır. Kısacası aklınıza gelebilecek ne kadar olumsuz düşünce varsa onların esiri olmaktır.
Anksiyeteden mustarip olan kişi gerilimini ve kaygısını kontrol etmekte zorlanır. Bu kaygı durumuna huzursuzluk, kolay yorulma, odaklanma sorunu, kaslarda gerginlik hissi ve uyku bozukluğu belirtileri de eklenmektedir.
Hasta her ne kadar kaygı ve endişe gibi evhamlardan uzak durmaya çalışsa da çoğu zaman bunu başaramaz. Bu olumsuzluklara direnmeye ve karşı koymaya çalışsa da panik atak nöbetleri onu hiç beklemediği anlarda yakalar.
Anksiyete kişilik bozukluğuna sahip kişiler huzursuz, genellikle sabırsız, çabuk heyecanlanan ve ürkek kişilerdir. İnsan zihninin yarattığı gerginlik yüzlerinden okunur. Ciltleri soluk olup, el, ayak ve koltuk altları gibi ter bezlerinin olduğu bölgeler terlidir.
Pek çok kişiye önemli gelmeyen konularda bile endişelendikleri ya da bu konuların olumsuz olabilecek sonuçları hakkında düşünmeden edemedikleri görülür. Bazen ne kadar nefes alırsanız alın, sanki dünyadaki oksijen size yetmiyormuş gibi hissedersiniz ya hani, işte durum onlar için de tam anlamıyla böyledir.
Korku duyulan olayın gerçek olabilme olasılığına ya da ortaya çıkabilecek etkilerine nazaran, kişinin bunlar olmadan hissetimi endişe ve üzüntüsünün yoğunluğu, süresi ve miktarı çok daha fazladır.
Herhangi bir olayda, olası en kötü olayın başına gelebileceğini düşünüp, kendilerini devamlı olarak diken üzerinde ve ağlamaya hazır hissederler. Kâbus benzeri korkulu rüyalar görülebilmektedir.
Bu kişiler ortaya çıkabilecek sorumluluklar, parasal sorunlar, ikili ilişkilerdeki bozulmalar ya da diğer küçük konular gibi durumlarda da çoğu zaman üzüntü ve endişe duymaya meyillidirler.
En basit sıkıntı ve problemler bile zihinlerinde büyüdükçe büyür ve hayati bir mesele halini alır. Endişelerinin konuları zaman içinde değişir ve biri bitip, öbürü başlar.
Anksiyeteden mustarip olanlar bir süre sonra fark ederler ki korkularının esiri olmuşlardır. Hayatlarının gidişatını korkuları yönetmeye başlar. Can sıkıcı olan ise neden korktukları bile belli değildir artık. Korkunun kendisinden korkmaya başlarlar.
Tüm bu zihinsel işkencenin cezasını bir süre sonra bedenleri de çekmeye başlar. Nefes alma güçlüğü, hızlı nefes alma, boğazda bir yumru hissi, nefesin yetmeme hissi gibi belirtiler artar.
Bu kişilerin mantığı, zihni ve bedeni arasında sürekli bir savaş vardır ve bundan en çok zararı yine kendileri ve ruhları görür. Hem ölmekten hem de hayatlarının sonuna değin bu korkular tarafından yönetilmekten korkarlar. Bu korkuların sonucu olarak da Araf’ta kalırlar…