Öğretmenlerimize çok şey borçluyuz: Sosyal medyada öğretmenlerin paylaştığı bu hikayeler de bir kez daha onlarsız bir dünya hayal edilemeyeceğini gösteriyor...
Buyurun 👇
Öğretmenlerimize çok şey borçluyuz: Sosyal medyada öğretmenlerin paylaştığı bu hikayeler de bir kez daha onlarsız bir dünya hayal edilemeyeceğini gösteriyor...
Buyurun 👇
Aynı zamanda erkeklerin de duygularının olabileceğini ve bu duyguları yaşamaya hakları olduğunu öğreniyorlar. Yaşadığım şehir fazlasıyla baskıcı: Hatta öğrencilerimden biri annesinin kendisine 'eğer ağlarsa çıktığı kızın onu terk etmesi gerektiğini' söylemiş.
Ciddi sakatlığı ve maluliyeti olan çocuklara okullarına devam etmeleri için yardımcı oluyoruz. Beraber çalıştığım bu grup kıyafet de yıkıyor, saç da örüyor, öğrencileri besliyor ve bir anne babanın çocuğu için yapacağı her şeyi yapıyor.
Hikaye ise hep aynı. Gerçeklikten uzak ebeveyn çocuğunun sınıftaki yanlış davranışlarını duymazdan gelerek onun kanatsız bir melek olduğu konusunda ısrarcı. Öğretmen ne yapsa yaranamıyor. Bu yüzden öğretmenliği bıraktım ve özel sektörde bölümümden alakasız bir işe girdim. Evet zor ve emeklerimin karşılığını alamıyorum ama en azından daha az yıpratıyor.
Çünkü anne babalar üzerine düşeni yapmıyor. En kötü kısmı ise bu anne babaların öğrencilerinin potansiyeli olan öğrenciler için de öğrenme ortamını mahvetmesi. Anne babalar sizden sadece öğretmnelik yapmanızı değil, onların işini de yapmanızı istiyor. Mesleğe geri dönmeye hazırlanıyorum ve bu süreçte en azından öğrenciler için elimden geleni yapmam gerektiğine karar verdim.
Özellikle çok zor bir aile hayatı olan bir öğrencim vardı. Okula hep banyo yapmadan, üstü başı pis geliyordu çünkü evde ihmal ediliyordu. Ona duş jeli ve şampuan getirir, yatılı öğrencilerin kaldığı yurtta duş almasına izin verir ve haftada bir üniformalarını eve götürüp yıkar, ütüler getirirdim.
Anne ve babası boşanmıştı, ikisine de ulaşmak zordu. Dedesiyle konuşmaya çalıştığımda bana 'öğretmenlerin iyi para kazandığından ve insanların hayatına burnunu sokmayı sevdiklerinden' bahsetti. Nihayetinde bir gün annesini oğlunu okula bırakırken yakaladım ve davranışından bahsettim. Annesinin yanıtı ise 'Ben zaten hiç çocuk istememiştim' oldu. O günden sonra o öğrenciyi önceliklerim arasına koydum çünkü kimse onu önemsemiyordu.
Her gün çocukların birbirlerinin lafını bölmesini, kavga etmelerini ve sağlıksız iletişim kurmalarını izliyoruz. Anne babalar üzerine düşeni yapmayınca gerekeni yapmak bizlere düşüyor.
Öğrenmek için ihtiyaçları olan malzemeleri temin ediyoruz. Gerektiğinde hijyen ve kıyafet için de yardımcı oluyoruz. Müfredat dışı etkinliklere katılıyoruz çünkü çoğu ebeveyn katılmıyor ve onlara yalnız hissettirmemeye çalışıyoruz.
Onları görüp, yardım edip omuzlarındaki yükü hafifletmek de bizim görevimiz.
Sınav ücretini ödeyemeyen ya da gezilere katılamayan... O öğrencilere zorunluluktan değil, böylesini uygun gördüğümüz için yardım ediyoruz ve karşılığında bir şey beklemiyoruz. Geçim sıkıntısı tartışmaya kapalı bir konu ama gösteride yer alan çocuğunu izlemeye gelmeyen ve bir bahane bile sunmayan aileleri anlamak çok zor.