Onedio ile Müzik Keşfi 5x5: Dead Can Dance & Radio Tarifa

5x5'de sizler için çok fazla tanınmayan, çok fazla meşhur olmayan, belki sadece bir-iki şarkısını duyduğunuz iki grup veya şarkıcıyı tanıtıyoruz. İçerikteki her grubun veya şarkıcının 5'er şarkısı ile birlikte kısa bilgiler sunuyoruz. 

Her yeni bir içerikte, yeni iki şarkıcı veya grubu tanıtmaya devam edeceğiz. Sizler de önerilerinizle katkıda bulunabilirsiniz. 

Tabi ki bu iki grubu/şarkıcıyı karşılaştırma veya kapıştırma gibi bir durum söz konusu değil. Yeni müzikler ve yeni isimler dinlemek isteyenler için 5x5 sizlerle. Bu içeriğimizdeki konuklar Dead Can Dance ve Radio Tarifa. Keyifli keşifler.

Daha önceki içeriklerimiz;

Dead Can Dance - Compassion

Dead Can Dance, yakın ve Ortaçağın karanlığında kalmış müziklere günümüzün ritm ve enstrümanlarıyla yeniden yaşam verdi. Grup, şarkılarında işlediği efsaneler, sembolik ve gotik temalarla ve Perry’nin elinde yeniden hayat bulan eski enstrümanları ile kimi zaman gothic rock kimi zaman da Ortadoğu’ya kayan melodileri kullanıyordu.

Gerrard ve Perry’nin atalarının müzik ve dillerine yeniden hayat verme çabası, şarkılarında İngilizce’nin dışında eski Katalan ve Breton dillerine de yer vermesiyle devam etti.

Dead Can Dance - Towards the Within

Grup ilk albümünü 1984 yılında aynı isimle çıkardı: 'Dead Can Dance'. Perry bu isimle ilgili 'Ölüleri dans ettiriyoruz, çünkü ölüye dirilik katmayı; diriye ölülük vermeyi düşündük grubu oluştururken' demişti. İlk önceleri çoğu müziksever deneysel bir müzik ile karşı karşıya olduklarını düşündü. Aslında bu Perry ve Gerrard için geçerli olabilirdi. Zira Perryklasik müzik eğitim görmüş sonra punk rock grupları ile çalışmış bir müzisyendi. Gerrard’ın durumu da çok farklı sayılmazdı. Fakat ikilinin yeni tarz denemesi Perry’nin olağanüstü kompozisyon yeteneği ve Gerrard’ın teatral vokal yeteneği ve zekası büyük bir başarıyla sonuçlandı. İlk albümde 'A Passage in Time (Zamanda bir Geçit)', 'The Fatal Impact(Ölümcül Etki)' ve 'Carnival of Light (Işık Karnavalı)' şarkıları büyük beğeni kazandı. Grup ilk albümleriyle belli bir elit müziksever kitleye ulaşmayı başardı.

Dead Can Dance - The Host Of Seraphim

DCD 1988 yılında ise dördüncü albümünü yayınladı. Albümle ilgili en iyi yorum yine Perry ve Gerrard’dan geldi. '...dünyanın havadan görüntülerine bakarsanız, dev bir organizmaya, bir makro kozmosa benzer. Yaşam gücünün, suyun yılankavi bir biçimde yayıldığını görürsünüz. Bizim vizyonumuz yumurtanın etrafındaki yılankavi kucaklaşma yani dünyadan ibaret. Yine bu albümde sözünü ettiğimiz temaları işleyerek Avrupa müziğinin ilk periyodunu yansıtmaya çalıştık.'

1990 yılında grup erken Rönesans döneminin müziklerini yansıtmaya çalıştığı albümü Aion’u çıkardı. Albümde yer alan 'Saltarello', 'Mephisto' ve 'The Song of the Sibyl (Sibyl’nin şarkısı)' DCD’nin klasikleri arasına girdi. DCD albümdeki bazı şarkılar için Rönesans döneminde kullanılan müzik aletlerini yeniden yaptırdı.

Dead Can Dance - The Carnival Is Over

Bundan sonraki senelerde peş peşe çıkan albümler çok büyük yankılar uyandırmadı. 'Toward the Within, Spiritchaser” dönemlerinin önemli albümleri olmuştur.

2012 Grup 2011 sonunda uzun bir aradan sonra çıkaracağı yeni albümü 'Anastasis”'i duyurdu. Bu albüm çerçevesinde dünya turuna başladı. 9 Ağustos 2012'den Kanada'da başlayarak 28 Kasım 2012'de İrlanda'da sona erecek pek çok konser vermeye karar verdi. Türkiye konseri 19 Eylül 2012 gerçekleşmiştir.

Dead Can Dance - Persephone

Daha fazla bilgiye ulaşmak için;

Radio Tarifa - Sin Palabras

Üç kişiden oluşan grupta, vokalde Benjamin Escoriza, darbuka ve geri vokalde Fain Sanchez Dueñas ve diğer çalgılarda Vincent Molino vardır.

Radio Tarifa - Mañana

1997'de İstanbul Caz Festivali kapsamında ülkemizde de konser vermişlerdir.

Radio Tarifa - La Tarara

Grup dünya üzerinde bir çok sosyal müzikoloji araştırmasına konu olmuştur.

Radio Tarifa - Rumba Argelina

Ekşi sözlükte kendileri ile ilgili yapılan bir kaç yorum;

  • İnsanı bir şeyler anlamaya zorlayan ama benim gibi ispanyolca bilmeyenler için bile, tek kelime dahi anlamadığınız halde; sabaha kadar çalsa dur demeyeceğiniz bir müzik yapmış bu adamlar. Acıyı ve hüznü bir nesne gibi işlemişler. Ezgilerinde insanı başka diyarlara sürükleyen bir şeyler var. Sanatın en saf halini yapmışlar vesselam.

  • Dinlediğim ilk günden beri, araç cdlerimin hepsinde bulunan sin palabras, bazen aracı kenara çekip sakin sakin bir kaç defa dinlememe bile sebep olacak kadar muazzam bir şarkıdır. Sigara içme isteği uyandırır.

Radio Tarifa - Canción Sefardí

Albümleri;

  • Rumba Argelina (1993)

  • Temporal (1996)

  • Cruzando El Rio (2000)

  • Fiebre (2003) (2002, Toronto Small World Music Festival konser kaydı)

  • Live 25 July 2004 - Ramallah, Palestine (2004)

Popüler İçerikler

Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
YORUMLAR
23.07.2015

İçeriği hazırlayan arkadaş Cem bey, bende Cem isminde birinden Radio taifanın Manana şarkısını hediye aldım.İlk defa o tanıştırdı beni bu grupla.O şarkı bende ifade edilemez bir yerde.Şuan beni çok şaşırttınız.

22.07.2015

İkisini de sevdim,verdikleri tat ayrı, farklı şeyler çağriştırdı her ikisi de.Teşekkürler

23.07.2015

The Mist filminden sonra tanımıştım Dead can Dance'i, o filmde müziği duyduğumda "yok artık" dedirtmişti =)

23.07.2015

tam ben yazacaktım lafı ağzımdan almışın :D

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ