Marmara Denizi'nde ortaya çıkan ve giderek artan müsilaj, balıkçıların deyimiyle deniz salyası, adeta ölümün ilanı oldu.Kaynak: 1+11+1 ekibinden Siren İdemen ve Anıl Olcan, hidrobiyolog Levent Artüz ile durumun ciddiyetini ortaya koyan bir röportaj yaptı.Marmara, kendine has bir jeolojik yapısı olan, farklı katmanlarında farklı tuz oranlarına sahip, diğer deniz ve okyanuslarla önemli bir ilişkiye sahip bir deniz ve bir zamanlar 124 çeşit ekonomik öneme sahip balık türü yaşıyormuş.Peki ama ne bu müsilaj?-Bilimsel ismi Proboscia alata olan plankton, kısa sürede anormal artış gösteriyor. Daha sonra patlıyor. Patlama derken bomba patlaması değil, çiçeklenme, tomurcuk patlaması. Ölüp kırılıyor. Kırılınca hücre içi sıvısı ortama yayılıyor. Tıpkı yumurtanın beyazını su dolu bir bardağa dökmek gibi… Dalgıçlar 5-10 metrelik derinliklerde gözlemleyebiliyor. Ama, büyük miktarlarda çökmüş müsilaj alt su kütlesinde, yani 50-100 metre derinliklerde de görülüyor.Bununla da kalmayarak, zamanla, hareket edemeyen (sesil) midye, istiridye, tunikatlar gibi canlıların üzerine de çöküyor, feniz çayırlarını örtüyor ve ışıkla temaslarını kesiyor. Bu da canlıların beslenmesini ve solunumlarını etkiliyor. Bunların sonucunda da tür çeşitliliği azalıyor.1960’larda Haliç’in kirlenmesiyle deniz kirliliği olgusu hayatımıza girdi. Ama o kirlilik bugün anladığımız türden bir deniz kirliliği değildi. Denizde yüzen sebzelerin yarattığı kirlilik veya dağınık noktalardan yüzeye ulaşan çok daha az bir nüfusun atıkları, bugünkü kirlilikten çok farklı. Marmara Denizi tarihinde ilk defa, 1989 Temmuz’unda Ktenefor denen deniz anaları yüzünden suyun yüzeyinde kırmızı bölgeler, kırmızı adacıklar görülmeye başlandı. Bu olay basına “Marmara’da kızıl su olayı” diye yansıdı. Bunu takiben, ‘89’un Ekim ayında Üsküdar, Kartal ve Adalar üçgeninde muazzam bir balık ölümü yaşandı.1989’da Marmara Denizi öldü. Bu tarihten önceki Marmara’ya yeniden kavuşmak mümkün değil. Marmara Denizi yeni bir yol bulacak. Bu yolu açmakta yardımcı olursak belki kokmayan, simsiyah olmayan, iki çeşit de olsa balığı olan bir Marmara Denizi olmasını sağlayabiliriz. Ama eski Marmara’yı tamamen unutun, o gitti, öldürüldü, dönmez.Hem Marmara Denizi’nde hem de başka bölgelerde bilime aykırı işler yapmanın bizi getirdiği noktayı görmemiz gerekiyor.Röportajın tamamına ve hem Marmara Denizi ile ilgili pek çok bilgiye hem de bu noktaya nasıl gelinip bizi nelerin beklediği ile ilgili daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
yazık günah. öldü bitti diyor. bir deniz yok etmek ne kadar da kolaymış değil mi? doğa yoksa insanda yok arkadaşım.
akp-bbp-mhp-mehmet cengiz-kolin-ertugrul ozkok gururla sunar.ulkemizi biz iyice mina goyduk vesselam.
kanal istanbul yapın siz amıklar