Artık, özellikle toplumsal olaylara, duyarlılık yaşı bile oldukça düştü. Durum böyle olunca kafası sürekli meşgul olan insanların sayısı da arttı. Siz de onlardan biri misiniz?
Artık, özellikle toplumsal olaylara, duyarlılık yaşı bile oldukça düştü. Durum böyle olunca kafası sürekli meşgul olan insanların sayısı da arttı. Siz de onlardan biri misiniz?
Ayrıntılar onlar için önemli olduğu için en ufak değişikliklere bile önem verirler ve etraflarında olup biteni anlamlandırmak için özel bir çaba sarf ederler. Karşılarındaki insanın yalnızca ne söylediğini değil, ne söylemek istediğini, ne ima ettiğini, vücut diliyle ne anlatmaya çalıştığını da fark ederler. Biraz yorucudur bu, ancak farkında olmanın keyfi de bir başkadır.
Yoğun düşünen ve çevrelerinde olup biten şeylere çok fazla önem veren insanlar yaşananları asla unutmazlar sevgili dostlar. Sokakta ilkokuldan herhangi bir arkadaşlarına rastlasalar ismini ve soy ismini kesin hatırlarlar ve onlarla alakalı zihinlerine kazınmış bir anı kesinlikle vardır. Unuttukları şeylere hayret ederler bu insanlar...
Düşünecek meselelerin sonu gelmediği için uykuya dalmak konusunda güçlük çeker bu insanlar. O anda yapabilecekleri hiçbir şey olmasa da zihinlerine hakim olamazlar. Düşündükleri konular dağınıktır ve birinden ötekine atlamaktan ve yatakta dönüp durmaktan uykuya geçmeye fırsat bulamazlar.
İnsan herkesi kendi gibi bildiği için, diğer insanların da onlar gibi bazı şeylere gereksiz yere takılmalarını istemezler ve yakınlarına daima destek olmaya çalışırlar. Anlayış ve hoşgörü kelimeleri adeta onlar için üretilmiş gibidir. Farkındalıkları yüksek olduğu için insanın içinde bulunabileceği durumları çok iyi bilirler ve karşılarındakine de bu bilinçle yaklaşırlar.
Hatta anlam verememenin de ötesinde, kendilerini bu olaylar için suçlar, sorumlu tutarlar. Böyle bir dünyayı hep birlikte yaratmışızdır, hepimizin payı vardır; fakat bunu birbirimize neden yapmaktayızdır? İşte onların akıllarını meşgul eden temel soru budur. Çünkü onlar için ölen, yoksulluk ve açlık çeken insanlar yalnızca bir sayıdan ibaret değildir; herkeste kendilerini görür, kendilerini bulurlar...
Düşünceleri sıklıkla gelecek üzerinde yoğunlaşır ve kendilerini devamlı içinde bulunabilecekleri durumları düşünerek meşgul ederler. Ne olacaktır, nasıl olacaktır, ne diyeceklerdir, ya şöyle olursadır, ya şunu dersedir, geleceğin meseleleri asla çözüme kavuşmaz. Ancak bu özelliklerinin iyi tarafı da, yaşamaları muhtemel olan her duruma kendilerini daha iyi hazırlamaları, yüzleştikleri takdirde daha çabuk atlatmaları ve daha sistemli bir hayat yaşamalarıdır.
Onlar için yaşanan kötü tecrübeleri tamamen atlatmak hiçbir zaman söz konusu değildir. Belki zamanla pişmanlıkların akla gelme sıklığı azalır ancak geldiği zaman da yine ilk günkü hisler yaşanmaya başlar. Onlar bağışlayıcı kişilerdir ancak yaşanmışlıkları ve geride bıraktıkları insanları asla unutamazlar...
'Gerçekten, insanların büyük kısmı nasıl bu kadar düşüncesiz ve vurdumduymaz olabilmektedir?' sorusunu kendilerine sık sık sorarlar ve kendileri bu kadar dikkatli davranırken karşılarındakinin bu denli fikirsiz olmasına kimi zaman bozulurlar. Ancak yapacak bir şey yoktur ve onlar düşünmeye ve karşılarındaki insana nasıl davranmaları gerektiğini sorgulamaya devam ederler...
Zeki olan insanlar mı çok düşünüyor, yoksa çok düşünen insanlar mı zeki oluyor, bunu bilemiyoruz. Sanıyoruz ki ikisi de aynı derecede doğru. Yaşananlara kafayı çok fazla takan kişiler çoğunlukla zeki insanlar arasından çıkmaktadır. Her şeyi tüm ayrıntılarıyla ve enine boyuna düşünmek kolay şey değildir a dostlar; yüksek bir IQ puanına ihtiyacınız var...
Kafalarına takılan şeyleri araştırır, öğrenirler; bir düşünceye körü körüne bağlanmazlar ve daima gerçeklerin peşinde koşarlar. Çok fazla bilmek ise kimi zaman rahatlamalarına, kimi zaman ise kafalarının daha da çok karışmasına sebep olur. Ancak onlar için 'bilmek, egemen olmaktır' ve ne olursa olsun öğrenmenin sonu gelmeyecektir.
Belki kırk yılda birdir ama olur böyle günler; kendilerini bir kuş gibi hafiflemiş ve rahatlamış hissederler. Elbette her şey hallolmuş, tüm meseleler çözülmüş değildir ancak gün olur düşünmemeyi başarabilirler. Cehaletin verdiği mutluluğu deneyimledikleri bu kısa ve keyifli zamanlara rağmen, onlar için kontrollü ve düşünceli olmak her zaman için daha önemlidir.
Zeki, farkındalığı yüksek, empati kabiliyeti güçlü insanların hayatta çok başarılı olmaları şaşılacak bir şey değildir. Çok düşünürler, çok takılırlar fakat bu aynı zamanda kendi limitlerini aşmalarını ve imkânsız görüneni başarmalarını mümkün kılar. Anlaşılması güç insanlardır ancak onlar çoğu insanı anlamaktadırlar. Durum böyle olunca da istedikleri her şeye ulaşmaları ve güçlü insanlar olmaları kaçınılmazdır.
O son sen seçenek doğru değil işte. Türkiye'de var mı hem soru sorup hem başarılı olabilen? Daha ilköğretimden bile elenebilirler.