Ölümünün Üzerine En Çok Büyük Aşkı Konuşuldu: Bir Aşık Olarak Hakkı Devrim

Hakkı Devrim bugün hayata gözlerini kapatarak tüm sevenlerini üzdü.

Usta Gazeteci Hakkı Devrim Yaşama Veda Etti...

Farkında olsak da, olmasak da, Hakkı Devrim hepimizin çocukluğuna dahi dokunmuş biriydi.

Hepimizin çocukluğunda yer etmiş, dünyaya ilk açılma kapımız olan ansiklopediler Hakkı Devrim'in elinden çıkmaydı.

Türkçe'nin korunması için oldukça sağlam bir mücadele yürüttü; değişen dünya ile karmaşıklaşan lisanımızın yok olmaması için yeni kelimeler dahi icat etti.

Düşünce ve dil adamıydı, anlayacağınız!

Yeni nesil onu Okan Bayülgen'in programından tanısa da, Hakkı Devrim'in verdiği emekler görünenden çok daha derindi.

O 'eski toprak' olmasına rağmen neşeli, çağa ayak uyduran, gençlerin dilinden anlayan, kısacası 'genç ruhlu' biriydi.

Ne tuhaftır ki; mesleğiyle öne çıkmış bu neşeli gazetecimizin ölümünün arkasından en çabuk hatırlanan ve en çok konuşulan konu 55 yıl süren büyük aşkı oldu!

Hakkı Devrim, 1948 yılında Hukuk Fakültesinde tanıştığı Gülseren Tokgöz'e tabir-i caizse abayı yakmıştı. 

5 yıl süren dostluklarından sonra bir yıl başı gecesinde, başka kızlarla otururken daraldığını hissetti ve müsaade isteyip dışarı çıktı. Bulduğu ilk telefonla Gülseren'i aradı ve 'Gülseren, sen bana varır mısın?' diye sordu. Gülseren'den olumlu cevap alınca telefonu kapattı. Artık sözlenmişlerdi.

Ani bir kararla ve duygularının kabarmasıyla evlilik teklif eden Hakkı Devrim, bu noktaya kadar aslında evliliğe karşı bir insandı. Hayat işte!

“Ben Türkiye Turizm Kurumu’nda artistik direktör olarak çalışıyorum. İstanbul Radyosu’nda da söz ve temsil yayınlarında reji asistanıyım. Son Saat Gazetesi’nde de röporterim.”

Hakkı Devrim o dönemde oldukça gençti ve Gülseren'in babasını etkilemeye çalışıyordu. Gülseren'in babasının 'Nasıl geçineceksiniz?' sorusuna bu cevabı vererek müstakbel kayınpederini oldukça güldürmüştü.

Gülseren'in babası 'Evladım, senin şöyle tek kelimeyle söylenebilecek bir mesleğin yok mu?” diye soracaktı.

Fakat Gülseren ve Hakkı çiftinin aşkına uzun süre direnmedi ve evliliklerine onay verdi.

Gelelim Hakkı Devrim'in hayatına böylesine yer etmiş olan Gülseren Hanım'a... Hakkı Devrim'in tabiriyle "Lülüş"e!

Gülseren Hanım, yani Lülüş, köklü bir aileden geliyordu. Ahmet İhsan Tokgöz'ün torunuydu, ki kendisi Serveti Fünun edebiyatını kuran kişidir.

Böyle bir aileden çıkma bir kadın olarak oldukça zeki, birikimli, kültürlü, gerçek bir entelektüeldi. Hakkı Devrim'in tarifiyle 'Veronica Lake’e benzeyen bir kız. Tuhaf, sıra dışı bir güzellik' idi.

1948 yılında Sartre ile Camus'nün farkını tartışan, gördüğü gibi Hakkı Devrim'in aklını başından alan, zekasını gösterdikçe daha da etkileyen bir kadındı Lülüş.

Hakkı Devrim'e göre Lülüş ona hayatın güzelliklerini sürekli gösteren, ince şeyleri fark etmesini sağlayan, ince ruhlu ve sonsuz fedakar biriydi.

Hakkı Devrim de ne sağlam bir karakterdeydi ki; kendisini bu ilişkinin 'bencil' ve 'egoist' karakteri olarak gördü ve bunu açık açık dile getirdi. Eşinin, sırf kendi iyiliği için daha bencil biri olmasını dilediğini fakat bu durumun biraz işine geldiğini de itiraf etti.

Gülseren Hanım, Hakkı Devrimle 60 yıl arkadaş, 55 yıl evli kaldıktan sonra, 2008 yılında kanser sebebiyle hayatını kaybetti. Bu ölümün ardından yıkılan Hakkı Devrim, biricik Lülüş'ünün ardından duyduğu pişmanlığı defalarca söyledi.

'Yine de o güne kadar hiç şikayet etmedi, korkusunu belli etmedi. Ben olsam ederdim. Niçin bu kadar herkese  borçluydu? Ne olmuştu? Genlerinde bir suç mu vardı? Büyüklerinden biri insanlığa karşı bir suç mu işlemişti? Ömür boyu borçlu gibiydi...'

"Akşamları eve dönerken bir yerlerden telefon ederdik, “Bir ihtiyacınız var mı Lülüş Hanım, bir yerlere uğrayayım mı?” “Yok Hakkı Beyciğim, buyurun sizi bekliyorum” derdi. İşte onu aradığım saatlerde kimse görmeden biraz ağlıyorum."

Hakkı Devrim, serde erkeklik olduğundan belki de, doya doya ağlayıp acısını atamadığını bu şekilde anlattı. 

Hastalığı nüksettiğinde Lülüş ile adeta çocukluklarına döndüklerini, sürekli öpüştüklerini anlatırken; 'Ben kendimde kanser bulduğumda hemen doktora gittim. Lülüş ise hiç şikayet etmezdi. Birini rahatsız edecek diye söylemez, yük olmak istemez.' diyerek hissettiği bencillik ve suçluluk duygusundan da yakınıyordu.

"Bu evde Lülüş’ten başka birinin geziyor olmasını benim aklım, iz’anım, hiçbir yerim almaz."

Hakkı Devrim, Lülüş'ün vefatından sonra bir daha evlenmeyi asla düşünmedi.

Hakkı Devrim Lülüş'ü kaybettiğinden beri büyük bir duygusal acı çekti...

'O kadar fena bir şey ki, insanın eşini, can yoldaşını kaybetmesi, hiçbir acıya benzemiyor. Birbirini çok sevenlere, “İnşallah Allah ikinizin canını da bir trafik kazasında aynı anda alır” gibi abuk bir temennide mi bulunayım? Ne diyeyim, bilmiyorum ki...'

"Her gece akşam yatağa girdiğimde, “Lülüş’üm toprakta yatıyor” diyorum. Hayatta en iyi bildiğim bedenin toprak altında olması bana çok fena geliyor. Başka bir şey düşünmeye çalışıyorum, beceremiyorum, o yüzden akşamları zor geçiyor."

'Rüyalarımda Lülüş hep benimle Bana sahip çıkıyor, boşluğa düşmemi engellemeye çalışıyor. Sürekli onunla ev bakıyoruz, ama beğenmiyoruz. Birinin badanasını, birinin balkonunu, aramaya devam ediyoruz. İkimizi yokuşlarda görüyorum, tırmanıyoruz, hiç bilmediğimiz semtlere gidiyoruz. '

Aşkın, sevginin ve bağlılığın geçmişte kalmış değerler olmadığını, hala var olduğunu hatırlattığınız için teşekkürler, sevgili Hakkı Devrim!

Umuyoruz ki hiç bilmediğiniz semtlerde bir ev beğenmişsinizdir ve bundan sonra orada beraber yaşayacaksınızdir, sevgili Hakkı ve Gülseren Devrim...

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
YORUMLAR
15.06.2016

ağladım yemin ederim içim eridi. sanırım az önce dünyanın en güzel cümlesini okudum ya. "Bu evde Lülüş’ten başka birinin geziyor olmasını benim aklım, iz’anım, hiçbir yerim almaz."

15.06.2016

Hakkı Devrim'in bu bağlılığını Meral Okay ve Beyaz'ın sunduğu bir programda izlemiş ve çok etkilenmiştim. Bu nedenle kendilerine bir şarkı yazmıştım. Bir süredir kayıtlar, aranjeler ve mikslerle uğraşıyorum. Amacım tamamlayıp bir şekilde kendisine hediye etmekti. Maalesef yetiştiremedim. Bir gün mutlaka dinleyecek.

16.06.2016

çok güzel hazırlanmış bir içerik tebrikler.

TÜM YORUMLARI OKU (13)