Ölümünün 60. Yılında Hayatı ve Unutulmaz Eserleriyle Yahya Kemal Beyatlı

Türk şiirinin ve edebiyatının önde gelen temsilcilerinden Yahya Kemal Beyatlı'nın ölümünün üzerinden 60 yıl geçti. Kullandığı dil, hisli cümleleri, İstanbul aşkı ve hayattayken hiç kitap yayımlamaması ile bilinen Yahya Kemal'in hayatını sizler için derledik.

Asıl adı Ahmed Agâh olan Yahya Kemal Beyatlı, 2 Aralık 1884'te Üsküp'te dünyaya geldi.

Babası Üsküp Belediye Başkanlığı yapmış Nişli İbrahim Naci Bey, annesi ünlü divan şairi Leskofçalı Galib'in yeğeni olan Nakiye Hanım'dı. Aile Osmanlı'dan kopacağı düşünülen Üsküp'ü terk ederek 1897 yılında Selanik'e taşındı.

Yahya Kemal, Selanik yıllarında 'Esrar' takma adıyla şiirler yazıyordu. 1902 yılında gittiği İstanbul'da İrtika ve Malumat adlı dergilerde, Agâh Kemal mahlasıyla şiirler yazmaya başladı.

Servet-i Fünun edebiyatının zirvede olduğu bu yıllarda, Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin gibi isimlerden etkilendi. Oysa yıllar sonra 'Türkçe'den uzaklaşmış, yapma bir dil, tatlı su lehçesi' olarak niteleyecekti Servet-i Fünun edebiyatını.

İstanbul yıllarında ailesi ile arasında şiddetli tartışmalar yaşıyordu, bu onun okul hayatını olumsuz etkiledi, devamsızlık sıkıntılarından dolayı uzaklaştırıldı.

Aynı dönemde 2. Abdülhamit döneminde rejim karşıtı hareketlerde bulunduğu için aranan Yahya Kemal, tutuklanma ihtimalinden kurtulmak amacıyla o dönem pek çok Türk aydınını çeken Paris'e gitti. Burada fikir, düşünce ve edebi yönden kendini geliştirdi. Sorbonne Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümüne girdi.

9 yıl Paris'te kaldıktan sonra İstanbul'a döndü, tarih ve edebiyat öğretmenliğinin yanı sıra pek çok dergi ve gazetede yazdı.

Kendi kurduğu Dergah dergisi ile Milli Mücadele'yi destekledi, İstanbul’da Kuvay-ı Milliye ruhunu canlı tutmaya çalıştı.

Kurtuluş Savaşı'nın ardından meclise giren şair, milletvekilliğinin yanı sıra pek çok diplomatik görevde bulundu.

Urfa, Yozgat ve Tekirdağ milletvekilliğinin yanı sıra, Varşova, Lizbon, Madrid ve Pakistan'da elçi olarak bulundu. 1949 yılında emekli oldu ve yurda döndü.

Ankara'ya gitmenin en çok İstanbul'a dönmesini seviyordu, İstanbul onun şiirlerinde her zaman çok güçlü bir semboldü.

İstanbul ile ilgili, eski semtlerden, Süleymaniye'de Bayram Sabahı şiirine ilham olan Süleymaniye Camisine pek çok öge şiirlerinde görülür. Bu şehre olan sevgisini, Aziz İstanbul şiirinde doyasıya anlatır:

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. 

Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! 

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'a gönlünü kaptırdı.

Eve Nâzım Hikmet'e ders vermek amacıyla gelen Yahya Kemal Beyatlı, Celile Hanım'a sırılsıklam aşık olsa da hiçbir zaman yanaşmadı. Nâzım Hikmet'in bu birlikteliğe karşı geldiği söylense de Yahya Kemal'in korkak tavrı Celile Hanım'ı bıktırdı ve Celile Hanım Paris'e gitti. Rivayete göre Sessiz Gemi de işte bu gidişten sonra yazıldı.

Yahya Kemal Beyatlı, bundan tam 60 yıl önce, 1 Kasım 1958'de Cerrahpaşa Hastanesinde hayatını kaybetti.

Ömrü boyunca hem edebi hem tarihi pek çok fikir yazısına, Vuslat, Endülüs'te Raks, Başka Bir Tepeden, Süleymaniye'de Bayram Sabahı, Mohaç Türküsü, Üsküdar'ın Dost Işıkları gibi sayısız şiire imzasını atmıştır.

Ve o meşhur şiiri, Sessiz Gemi'nın bestesini Hümeyra'nın efsane yorumundan dinleyelim.

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
01.11.2018

20. Yüzyıl Türk şiirinin en büyük ismini rahmetle anıyoruz.

25.08.2023

Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur / Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur / Mevsim boyunca kendini hissettirir veda / Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ / Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir / Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir / Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere / Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere...... Dünyanın ufku, gözlere gittikçe tar olur / Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur / İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu / Bir başka musikiye geçiş farz eder bunu / Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline / Benzer cihana gelmeden evvelki haline................. Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya / Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya / Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı / Farketmez anne toprak ölüm maceramızı.... Şairlerin sultanının aziz hatırasına tazim ve hürmet ile..

26.11.2023

Kandilli'de.. akşam kapanınca perde perde.. bir hatıra zevki var kederde... / artık ne gelen ne beklenen var... tenha yerin ortadında rğzgar.. teşrin yapraklarıyla oynar... /Gittikçe derinleşir saatler... rikkatle yavaş uavaş ve yer yer.. sessizlik daima ilerler... / ürperme verir hayale sık sık.. hep bir kapıdan giren karanlık... çooook belli ayak sesinden artık..../ gözlerden uzaklaşınca dünya... binbir geceden birinde güya...başlar rüya içinde rüya...başlar rüya içinde rüya..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ