Ölümünün 20.Yılında Edebiyatın Kırılgan Yüzü Bilge Karasu'dan 13 Alıntı

Öykü, roman ve deneme yazarı olan Bilge Karasu, 1930 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Uzun yıllar felsefi eğitimi gören Karasu'nun eserlerindeki güçlü edebi yön bir yana, her satırında da ayrı bir felsefi bir derinlik yatar. Biz de ölümünün 20.yılında okunduğunda derin izler bırakan bazı alıntılarını sizler için derledik.

1. Kendimi bir ona göstereceğim. Ondan sonra öleceğime göre önemi kalmaz. Bir ona göstereceğim; çünkü, bir yerinden yırtılmamış bir gizliliğin de tadı yoktur.

2. Omzunu öpüyorum. Bu da, bir soruyu yanıtlamanın biçimlerinden biri olabilir.

3. Hangi ayna kendimizi gösterecektir bize? Sürekli bir yürüyüş içinde gibiyiz, bir lunaparkın eciş bücüş görüntü veren aynaları gibi.

4. Anlamaktan sonra gelen bir hal vardı: Kavramak. Anladığının bütün ağırlığını beyninde duymak, ellerinde, kollarında, damarlarında duymak.

5. Acı duymadığımı sananlar, beni buz gibi bir insan belleyenler aldanır hep. Varsınlar öyle bilsinler. Ama acı bizi durduracağına göre yapılacak tek şey, hangi yoldan olursa olsun, nasıl bir yöntem uygun görünüyorsa o anda, müshil yutup içinden atar gibi, o acının dibine dek inip işini bitirmektir.

6. Kimin nasıl bir anısı haline geleceğimizi hiçbirimiz bilemeyiz.

7. Bir zamanlar kediymişim ben Halûk. Sonra, herhalde kediler arasında işlenebilecek en büyük suçu işlemişim ki dünyaya bir daha gelişimde insan olmak cezasına çarpılmışım…

8. Ne tuhaf bir yaşam bu! Her yerde yabancı olmak, her ayrılışta, her yola çıkışta, sonunda kendi yerine, yurduna varabileceği umudunu taşımak, garip bir iştir. İnsanın kendi yeri, yurdu, neresi?

9. Denizi öylesine severdi. Gider çakıllara uzanır, denizin yüzünde gerinir, sularda kulaç atar, kumlarda yatardı sere serpe. Yaşamak demek, yazsa denize gitmek, kışsa deniz aylarını beklemekti ona göre.

10. Sevildiğini bilmek istersin. Evet. Ama sevildiğinin söylenmesini istemezsin. Beni söylenmemiş bir sevgide boğabilirsin.

11. Hiçbir kitap hiçbir güçlüğü çözmeyecektir. Tamam. Ama okudum. Yaşamım boyunca durmamacasına; okumaksızın yaşayamayacağımı duya duya.

12. Garip değil mi yaşamımızı nasıl kurduğumuz? Bir iplik parçası, bir çivi, bir mantar, bir kağıt, bir paçavra, biraz toz, birkaç hiç… Bir araya gelir bunlar, adı “bir yaşam” olur.

13. Nicedir sisin içinde yürüyorum. Düşüncelerimin bu yola girmiş olması boşuna değil. Sis demek, biliyorum, doğruya yaklaşmakta olmak demek.

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı