Ölümünden Sonra Tanınıp Sayısız Ödül Kazanan Amerikalı Yazar John Kennedy Toole'un Trajik Hikayesi

Amerikalı yazar John Kennedy Toole'un şaşırtıcı ve trajik hikayesi, sürekli olarak 'hayır' cevabı almanın pes etmek için yeterli sebep olmadığını ispatlar nitelikte. Umutsuzluğa kapılıp genç yaşta yaşamına son veren Toole'un hikayesinden satır başlarını sizin için derledik. İyi okumalar.

Toole, 17 Aralık 1937 tarihinde orta halli bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya geldi.

blog.bookstellyouwhy.com

Annesi Thelma Toole, oldukça kontrolcü ve sert bir kadındı; aynı zamanda kültürel faaliyetlere de büyük önem veriyordu. Thelma, diksiyon ve müzik alanlarında özel dersler vererek geçimini sağlıyordu. Toole'un babası ise araba satıcısıydı; babasıyla hayatı boyunca konuşabildikleri nadir konular da ortak ilgi alanları olan beyzbol ve arabalardı.

Toole, küçük yaşlardan itibaren yüksek zekasıyla dikkat çekmeyi başarmıştı.

en.wikipedia.org

İlkokulda birinci sınıfı atlamış, eğitim hayatına ikinci sınıftan başlamıştı. Oldukça parlak bir öğrenci olan Toole, lisede de çeşitli akademik faaliyetlere katılmanın yanında okul gazetesinin editörlüğünü yapıyor, aynı zamanda ilk romanı olan 'The Neon Bible'ı kaleme alıyordu.

İlk romanı "The Neon Bible"ı henüz 16 yaşındayken kaleme aldı.

en.wikipedia.org

1940'lı yıllarda, yokluk içinde büyüyen küçük bir çocuğun hikayesini anlatan 'The Neon Bible', daha sonra bizzat Toole tarafından 'oldukça kötü bir romandı, ancak yine de yayınevlerine gönderdim' diye anlatılacaktı. 1954 yılında yazılan roman, Toole'un ölümünden çok sonra, 1989 yılında basıldı.  1994'te bir sinema uyarlaması yapıldı, ayrıca 90'lı yıllarda 'Neon Işıklı İncil' adıyla Türkçeye de çevrildi.

Toole, üniversite eğitimini de dereceyle tamamladı ve genç yaşta akademik kariyer sahibi oldu.

Yüksek lisans eğitimini 1 senede tamamlayan Toole, çevresi tarafından 'oldukça komik ve zeki biri' olarak tanımlanıyordu. Henüz 22 yaşındayken üniversitede İngiliz Edebiyatı dersleri vermeye başladı; verdiği derslerde de kıvrak zekası ve komedi yeteneğiyle öğrencilerin favorisi haline gelmesi uzun sürmedi.

1961 yılında akademik kariyerine ara verip askerlik görevi için Porto Riko'ya gitmek zorunda kaldı.

Toole, burada İspanyolca konuşan askerlere İngilizce öğretmekle görevliydi. Buradaki yaşantısından hiç memnun olmadı, Porto Riko'nun sıcağından ve askeriyenin disiplinli ortamından şikayetçiydi. Kısa süre içinde depresyona girdi, hatta ailesine yazdığı bir mektupta 'Karayipler'den pörtlemiş bu küçük adacıkta halen bıçaklanma ya da herhangi bir iç hastalık nedeniyle ölmemiş olmam bir mucize', yazmıştı.

Toole, arkadaşının hediye ettiği bir daktilo ile ikinci romanını yazmaya başladı.

Kendisi gibi yazar olan arkadaşı David Kubach, Toole'a Halda marka bir daktilo hediye etti. Toole bu daktilo ile yeni romanı 'A Confederacy of Dunces'ı karalamaya başladı, bu sayede askeriyedeki disiplinli atmosferden kurtuldu. Günün çoğu saatinde odasından çıkmıyor, romanının ana karakteri Ignatius gibi konuşup, onun gibi davranıyordu.

Askerden dönünce de romanı üzerinde çalışmaya devam etti.

Askerden dönmek ve yeni romanı üzerinde çalışmak Toole'un psikolojisini olumlu yönde etkilemişti. Eve döndükten sonra, bir Katolik Rahibe okulunda İngilizce eğitimi vermeye başladı. Kısa sürede okuldaki rahibelerin sevgisini kazanan Toole, bir yandan da 'Confederacy of Dunces'ı tamamlıyordu. 1963 yılında, romanını tamamlamak üzereyken Amerikan başkanı John F. Kennedy'nin öldürülmesi üzerine paranoyaya kapıldı ve sürekli içki içmeye başladı. Romanının ilk taslağını çeşitli yayınevlerine göndermeyi de ihmal etmiyordu.

"A Confederacy of Dunces", yazarın kendi psikolojisinden izler taşıyan, absürt komedi türüne yakın duran bir romandı.

Türkçe adıyla 'Alıklar Birliği', adını yazar Jonathan Swift'in 'Gerçek bir dahiyi tüm alıkların ona karşı birlik oluşundan tanıyabilirsiniz' sözünden alıyordu. Romanın ana karakteri Ignatius Reilly, hiçbir şey yapmadan annesinin yanında yaşayan, girdiği çeşitli işlerde dikiş tutturamayan, umutsuz bir karakterdi. Ignatius'un annesiyle iletişimi ve edebiyata duyduğu ilgi Toole'u hatırlatıyordu.

Yazarın üzerinde uzun süre çalıştığı, otobiyografik unsurlar içeren ikinci romanı, yayınevlerinden ret cevabı aldı.

en.wikipedia.org

Toole, ikinci romanını bitirir bitirmez en büyük yayınevlerinden Simon & Schuster'a bir kopya gönderdi. Kitap yayınevinin üst düzey editörlerinden Robert Gottlieb'in eline ulaştı. Gottlieb, bazı ünlü yazarların tanınmasını sağlamış, önemli sayılabilecek bir editördü ve Toole'u romanında bazı değişikliklere gitmesi konusunda ikna etmeye çalıştı. İkili arasındaki yazışmalar iki yıl boyunca devam etti, ancak bir sonuca bağlanamadı. Gottlieb'e göre Toole oldukça yetenekli bir yazardı; ama yazdığı roman anlamlı bir bütünlükten yoksundu. Toole ise eserine geri dönüp istenen değişiklikleri yapmaya yanaşmıyordu.

Toole, yayınevinden aldığı ret cevabını kişisel algıladı ve yeniden depresyona girdi.

Toole bu noktada akli dengesini kaybetmeye, paranoya ve anksiyete krizleri yaşamaya başladı. Bir yandan okuldaki öğretmenlik işine devam ediyordu, hatta esprili kişiliğiyle öğrencilerin favori eğitmenlerinden biri olmuştu. Annesinin baskısıyla kitabını farklı yayınevlerine götürmeye ikna oldu, bu yayınevlerinden de olumsuz dönüş aldı. Kitabı götürdüğü editörlerden biri Toole ile ilgilenmedi; bunun üzerine genç adam 'kendisini küçük düşürdüğü' gerekçesiyle annesiyle de arasına mesafe koydu.

Toole evden çıkmamaya, etrafındaki kimseyle konuşmamaya başladı.

Arkadaşlarının yanında kitabının basılmamasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Toole, okula gittiği zamanlar dışında evden dışarı çıkmaz oldu. Öğrencileri, her zaman esprili kişiliği ve kıvrak zekasıyla tanınan Toole'un aniden ciddi ve gergin bir kişiliğe bürünmesini şaşkınlıkla karşıladılar. Arkadaşı Bob Bryne ile bir buluşmalarında, takip edildiğini düşündüğünü söyledi. Toole'a göre geceleri birileri evinin önünde korna çalıyor, öğrencileri arkasından konuşuyor, Simon & Schuster yayınevinde çalışan bir kadın, romanını kendisinden çalmaya çalışıyordu.

Paranoyası ve öfkesi artan Toole, okuldaki işinden de ayrılmak durumunda kaldı.

Toole'un öğretmenlik işi, derslerde sıklıkla kilise ve devlet aleyhinde konuşmalar yapması ve gergin ruh hali sebebiyle okul tarafından sonlandırıldı. Toole ailesi bir sonraki yılbaşını evlerinde geçirdi; babası iyiden iyiye bunamış, genç yazar ise geceleri uykusundan uyanıp evin çeşitli yerlerinde 'elektronik dinleme cihazları' arar olmuştu.

Düşüncelerinin ağırlığını kaldırmakta zorlanan Toole, bir gün ailesine haber vermeden evden çıktı.

en.wikipedia.org

Arabasıyla Georgia'ya giden genç adam, favori yazarlarından Flannery O'Connor'ın evini ziyaret etmek istedi. O'Connor'ın evinin ziyaretçilere kapalı olduğunu öğrenince yeniden arabasına binip Mississippi'ye geçti. Yol kenarında durdu, aracının egzozuna bağladığı bir borunun yardımıyla intihar etti. 32 yaşındaki Toole, geride ailesine bıraktığı 2000 dolar ve annesine hitap ettiği, içeriği açıklanmayan bir intihar notu bıraktı.

Annesi Thelma Toole, oğlunun intiharından sonra depresyona girdi ancak hiçbir zaman pes etmedi.

Thelma, oğlunun ölümünün ardından iki yıllık bir depresyon dönemi yaşadı. Bu esnada 'A Confederacy of Dunces'ın tek kopyası da Toole'un odasında, bir dolabın üzerinde bekledi. İki yılın sonunda yaşlı kadın, tüm dünyaya oğlunun yetenekli bir yazar olduğunu ispatlamaya karar verdi. Romanı ulaşabildiği tüm yayınevlerine götürdü, tamamından ret cevabı aldı. Daha sonra bu dönemi anlatırken 'gelen her ret cevabı beni biraz daha öldürüyordu', diyecekti.

Bir gün, yazar Walker Percy'nin evinin yakınındaki bir okulda işe başlayacağının haberini aldı.

en.wikipedia.org

1976 yılında, oğlunun intiharından tam 7 yıl sonra, ünlü yazar Walker Percy'i mektup yağmuruna tutarak durumu anlatmaya karar verdi. Percy'den kitabı okuması için bir şans istiyordu. O kadar ısrarcıydı ki, Percy o zamanki eşine 'tuhaf, yaşlı bir kadının kendisini rahatsız ettiğini' söyledi. Yaşlı kadının çalıştığı okula gelmesi üzerine, kendi deyimiyle sırf 'ısrardan kurtulmak' için, kitaba bir şans vermeye karar verdi. Bu noktada sözü Percy'e bırakalım: 'Birkaç sayfa okuyup bir kenara atmayı bekliyordum, muhtemelen okunamayacak kadar kötü olur diye düşünüyordum. Ancak bir türlü elimden bırakamadım. Önce çok da kötü olmamasına şaşırdım, sonra merak duygusu ağır bastı, ve en son bu kadar iyi bir iş çıkmasına inanamadım.'

"A Confederacy of Dunces", Percy'nin girişimleriyle basıldı ve görülmemiş bir başarı elde etti.

en.wikipedia.org

Percy'nin önsözüyle birlikte basılan kitap, 1980 yılında basıldı. Ertesi sene düzenlenen Pulitzer Ödül Töreni'nde büyük ödülün sahibi olan kitap 1.5 milyon satış rakamına ulaştı, aralarında Türkçe'nin de bulunduğu 19 farklı dile çevrildi. Toole, yaşarken hayal bile edemeyeceği bir şöhrete kavuştu: Memleketi New Orleans'a romanının ana karakteri Ignatius Reilly'nin heykeli bile dikildi. Arkasındaki trajik yaşam öyküsüyle beraber okunmaya ve üzerinde düşünülmeye değer bir eser olan 'Alıklar Birliği'ni, Toole'un hikayesinden etkilenen herkese şiddetle tavsiye ediyoruz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir!

Dünyanın En Ünlü ve En Prestijli Ödüllerinden Biri Olan Pulitzer'in Edebiyat Ödülünü Almış 22 Kitap
Bir Zamanlar Yayınevlerinin Yüzüne Bakmadığı Daha Sonra Dünyaca Üne Kavuşan Kitaplar
Değerleri Ölümlerinden Sonra Anlaşılan 10 Yazar

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt