Ölüm gerçekten bir anlık bir şey midir, yoksa belli bir süreci mi içerir? Şöyle düşünelim; ölümü tarif eden bir an vardır zihinlerde. Kalbiniz atmayı durdurur, beyniniz kapanır. Sonrasında da ölürsünüz.
Özellikle kalp masajı tekniklerinin bu kadar gelişmediği dönemler için düşünürsek eğer, bu ana ulaşırsanız geri dönemezdiniz. Yani kısacası, ölümün tam anlamıyla gerçekleştiği ve geri dönülemez bir boyuta geçtiğiniz düşünülürdü.
Fakat şu an ölecek olsaydınız, vücudunuzdaki her hücre anında ölmezdi, değil mi? Bilinen o ki oksijenden mahrum kalmalarından sonra, hücrelerin ölmesi zaman alıyor, aniden olmuyor. Yani, doktor sizin öldüğünüzü açıklasa bile hücreleriniz tam anlamıyla ölmediği için hala bir şansınız var hayata geri dönmek için.
Elbette öyle bir an vardır ki artık ölüm tam anlamıyla gerçekleşmiş ve geri döndürülemez bir hal almıştır. Peki, bu an ne kadar bir süreyi kapsıyor sizce? Benim için 10 dakika iken, sizin için 1 dakika olabilir. Başkası için belki de 1 saat.
Sonuç olarak ölüm, gerçekten bir süreçtir.
Başkasını bilmem. Ben bizzat kalbi 3-5 dakika durmuş ve elektroşokla tekrar çalıştırılmış biriyim. Ne olduğunu anlatayım: Hiçbir şey! Bayılıp ayılmak gibi. Karanlık. O kadar.
E. Fuller Torrey / Beynin Evrimi Ve Tanrıların Ortaya Çıkışı kitabında ölümden sonraki hayat görüşünün doğuşunu ve bunu tetikleyen nedenleri öğrenebilirsiniz.
Kalbim durduğunda 15 dk uğraşmışlar ama benim hatırladığım hiçlik. Kaza geçirdim gözümü açtım hastanedeyim. Birisi anneme “çok şükür döndürdük” diyor. Bildiğin hiçlik