Ortaçağ tarihçileri ele aldıkları el yazmalarındaki görselleri, çoğu zaman çalışmalarında ele almadan üstün körü geçerler. Sadece günümüze yansıyan kadim bilgeliğe, savaşlara ve siyasal mücadelelere odaklanan tarihçiler görsel malzemenin büyüsünden uzaklaşırlar. Oysa el yazmaları sadece birer kitap değil tek başına bir sanat eseridir. Yazmaların içinden çıkan bu görseller, kelimelerle anlatılamayan dönem şartlarını bizlere aktarırlar. İşte bu dönem şartları Ortaçağ'a özgü kabul ettiğimiz bilgilerimizi teyit ederler.
Avrupa'da keşişlerin manastırlarda, İslam ülkelerinde mutasavvıfların medreselerde aktara aktara zamanımıza taşıdığı el yazmalarındaki tasvirler böylece kadim bilgileri anlaşılır kılmaktadır. Bu amaçla daha önce Salyangoz-Şövalye ilişkisini ele aldığım içerikten sonra bu içerikte başı kesilenleri, kellesi uçurulanları veya boynu vurulanları bir araya getirmeye çalıştım.
Bir celladın elinden çıkan ölümle bazen şehitliğin, bazen azizliğin, bazen de günahsızlığın anlaşıldığına inanılırdı o zamanlar. Ortaçağ insanı bu görseller aracılığı ile meşrulaştırılmış ve sıradanlaştırılmış ölümle yüzleşirdi. Ölümün en vahşi yönü olarak niteleyebileceğimiz idamı tasvir eden yazmalardan çıkan bu görseller ortaçağdaki tarihsel malzemelerinin özgün nitelikleri ile karşımızda.
Uyarı: Görseller rahatsız edici olabilir. Ebeveyn kontrolü tavsiye edilir.
Osmanlıcalarından anladığım kadarıyla bizimkilerde tarihî olayları resmetmişler. Timur, Cengiz ya da Hülâgu Han katliamları anlatılıyor olabilir.
resim edilmiş olsalarda 21.YY geldik bunlar halen devam etmekte.
9.Timur olabilirmi?.