Ölüme İnanmıyorlar! Savaşçı Bir Toplum Yetiştirmek Uğruna Çocuklarını Kurban Eden Shuar Kabilesi

Farklı toplumlardan farklı kabileler yaşam tarzlarıyla tarih boyunca hep merak konusu olan konulardan biri. Shuar Kabilesi de günümüzdeki aktif savaşçı nadir topluluklardan biri. Peru sınırında yaşayan kabile üyeleri sömürgeye karşı geliştirdikleri savaş teknikleri, ilginç gelenekleri ve inanç biçimleri ile oldukça ilgi çekiyor. Gelin birlikte Tuhaf görünmez bir  ok tarafından öldürüldüğümüze ve doğal yollardan ölmek diye bir şey olmadığına inanıyorlar. Detaylar haberimizde... 👇

Shuar kabilesi Peru sınırında yaşayan savaşçı bir topluluk.

Günümüzde hala savaşçılık kültürünü benimseyen ve devam ettiren sayılı kabilelerden biri olan Shuar Kabilesinin kendi isimlerini taşıyan bir federasyonu mevcut. Bu örgüt Ekvador'daki en eski yerli direniş örgütlerinden biri olarak sayılıyor. Etraftaki diğer topluluklara da örnek oluyorlar. Federasyon ilk olarak yerli toplulukları Amazon bölgesinin sömürgeleştirilmesini destekleyen 1964 tarım reformlarından korumak amacıyla kuruldu.

Kendini savunmayı bilmek onlar için oldukça önem arz ediyor.

Hatta öyle ki eğer dövüşmeyi bilmiyorsanız toplumdan dışlanıyorsunuz. Avcı toplayıcı bir hayat biçimine sahip olan bu topluluk içerisinde inançlar ve bu inançların doğru uygulanması çok önemli bir yere sahip. Tarih boyunca diğer kabileler ile anlaşma yoluna gitmemeleri ve var olan antlaşmalara baş kaldırmaları ile tanınan bir kabile olan Shuar kabilesi toprakları uğruna çaba gösterirken bu kültürü geliştirmek zorunda bırakılmış aslında.

Bu direnişin ardından kültürel mirasları ile gurur duymaya başladılar.

Shuarlar 1990'ların başlarına kadar herhangi bir radyoya bile sahip değildi ve dünya ile iletişimleri sadece yakınlarındaki kabileler ile olan iletişimleriydi. Yine de su kullanımı konusundaki siyasi mücadelelerde aktif olarak yer aldılar ve seslerini duyurmayı başardılar. 2004'te bir petrol şirketine karşı dava açan dört yerli halktan öncüler onlardı ve topraklarının sömürülmesine daha fazla göz yumamayacaklarını, ataların topraklarının tahrip edilmesinden kaynaklanan tazminatlar isteyeceklerini ilan ettiler.

İnançlarına göre 'ölüm' diye bir şeye inanmıyorlar.

Shuarlar kızamık gibi salgınların Avrupalılar veya Avrupalı Amerikalılarla temas yoluyla ortaya çıkan hastalıklar olduğunu kabul etmelerine rağmen, genellikle doğal ölüme inanmıyorlar. Mızrak ve av tüfeğiyle savaşmalarına rağmen görünmez bir ok gibi olan' tsentsak' adındaki bilinmeyen silah tarafından öldürülebileceklerine inanıyorlar. Açıklanamayan herhangi bir ölüm bu tür nedenlerle ilişkilendiriliyor.

Shuar inançlarına göre, tsentsak canlı olmasına rağmen, kendi başlarına hareket etmezler.

Tsentsak kısaca canlı bir ok gibi açıklanabilir. İnsanları yönetme ve kılık değiştirme kabiliyetine sahip bir ok... Tsentsak'a bir insan olarak da sahip olabilirsiniz. Sadece satın almanız gerekir. Shuarlar en güçlü okların Kuzey'de ve Doğu'da yaşayan Quichua okları olduğuna inanıyor.

Birçok kabile üyesi sevmediği birini öldürtmek için bu görünmez oklardan satın alıyor.

Bu oklardan satın aldığınız zaman, ölmesi niyeti ile aldığınız kişinin aniden bir hastalığa tutulacağına ve öleceğine inanıyorlar.  Bu saldırı gizlice gerçekleşiyor ama bu niyetle bir ok satmayı oku satan şamanlar çok nadiren kabul ediyor.

Büzülmüş kafalar gelenekleri var.

19. yüzyılda Shuar kabilesi birdenbire bu çürümüş ve büzüşmüş kafaları saklama ritüeli ile ünlenmişti. Shuar olmayanlar bu büzülmüş kafaları savaş ganimetleri olarak nitelendirseler de Shuar halkı kafaların kendileriyle ilgilenmedikleri ve onlara kupa olarak değer vermedikleri konusunda ısrar ettiler. Bunlara bir süs eşyası gözüyle bakmaktan çok ruhani bir değer veriyorlardı.

Büzülmüş kafanın içinde bulunan kurbanın ruhunu arıyorlar.

Bu kafaların ruhlarının yaşadıkları zaman içerisindeki eşlerinin veya kızlarının kontrolü altında olduğunu düşünüyorlar. Kadınlar manyok yetiştirip chicha (manyok birası) yaptığından, kadınların emeği Shuar halkının sosyal yaşamı için çok önemli.

Shuar kültürü savaşçı bir toplum örgütleme ve teşvik etme üzerine kurulu.

Gelenekleri doğrultusunda; yaklaşık sekiz yaşındaki çocuklar, babaları veya amcaları tarafından yakındaki bir şelaleye üç ila beş günlük bir yolculuğa çıkmak üzere tek başına gönderiliyor ve bu süre zarfında çocuk sadece tütün suyu içiyor. Bir noktada çocuk, inanılan Wakani adındaki atalarının ruhu tarafından gönderilen halisünasyonlar görmeye başlıyor. Çocuk yeterince cesur ise, arútam taşına dokunabiliyor ve Wakani'yi elde edebiliyor. Bunun vücudu çok güçlü hale getiren ve çocuğu yenilmez hale getiren bir ritüel olduğuna inanıyorlar.

Ünlü yemekleri ise çiğ balık çorbası👇

Siz bu çorbayı içer miydiniz?

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Nazar Değip Ölen İnsanlar! Kuvvetli Kötü Enerjili Bakış Olarak Tanımlanan Nazara Neden İnanıyoruz?

👇

TikTok'ta Yangın Çıkarma Hastalığına Sahip Olduğunu Söyleyen Genç Herkesi Şaşırttı! Peki Nedir Bu Hastalık?

👇

Rusya'daki Şaman Türk Kabilesi Nenet'in Hayatı Sizi Özünüze Döndürecek! Ural Altay Dağlarında Göçebe Yaşam

Popüler İçerikler

Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi