Bildiğimiz “ Her canlı ölümü tadacaktır” , ölümden sonrası ise muamma...Ölümden sonra olabilecekleri farazi şekilde işleyen filmlerden hoşlananlara 10 filmi listeledik.
Vizyona girdikleri tarih baz alınarak sıralanmıştır.
Bildiğimiz “ Her canlı ölümü tadacaktır” , ölümden sonrası ise muamma...Ölümden sonra olabilecekleri farazi şekilde işleyen filmlerden hoşlananlara 10 filmi listeledik.
Vizyona girdikleri tarih baz alınarak sıralanmıştır.
Pete Sandich korkusuz bir savaş pilotudur. Çıktığı son görevde savaşın kurbanlarından biri olmuştur. Cennete vardığında Hap adlı bir melekle karşılaşır. Bu melek ona hayata dair birçok şeyi yeniden anımsatacak ve mutlu olmayı öğretecektir. Sevdiği kadın artık ona bir dünya kadar uzaktadır.
Amerikan sinemasının dahi yönetmeni Steven Spielberg'in Richard Dreyfuss, John Goodman, Audrey Hepburn ve Holly Hunter gibi oyuncuları bir araya getirdiği filmi son derece romantik bir aşk masalı...
Molly ve Sam, aşk yaşayan, New Yorklu bir çifttir. Sam cüzdanını taşıyan bir serseri tarafından bıçaklanarak öldürülür. Ruhu bedeni terkettiğinde ölümden sonraki yaşamı yavaş yavaş keşfetme fırsatı bulur. Ölülerin ruhlarının canlılarla aynı ortamda varolduğu ama yaşayanların ruhları göremediği bir ortamdır bu.
Yardımsever bir hayalet Sam’in bu yeni durumu kabullenip alışmasına yardım eder. Genç adam artık bazı nesneleri hareket ettirebilmektedir. Ancak eski iş arkadaşı Carl’ın kirli çamaşırları ve Molly ile ilgili kötü planları gün ışığına çıktığında, canlılarla iletişim kurmanın tek yolunun bir medyum aracılığıyla mümkün olduğunu anlar. Sam’in karşısına medyumların belki de en eksantrik olanı çıkacaktır
Yaşamın ötesini merak eden tıp öğrencileri, ölümle yaşam arasındaki çizgiyi kontrol altında tutarak, öte tarafa kısa süreli ziyaretler yapmaya karar verirler. Beden fonksiyonlarını durdurarak ölümü görme imkanı yakalayan gençler, bu deneyimin karanlık yönleriyle de hesaplaşmak zorunda kalacaklardır.
Doğum gününde yeni aldığı gösterişli otomobilini ilk kez kullanan Daniel, ani bir kazayla başka bir arabaya çarparak hayatını kaybeder. Dakikalar sonra kendini öbür dünyadaki bir mahkemede bulan genç adam artık Judgment City isimli bir bekleme bölgesindedir. Kendisi gibi milyonlarca kişiyi barındıran bu bölgede suçsuz bulunursa dünyaya gönderilerek hayatına yeniden başlayacaktır. Dünyaya dönmek için can atan Daniel vakti geldiğinde bu dileğinden vazgeçebilecek midir?
Chris ve karısı olan Annie, birbirlerine delicesine aşık bir çifttir. Kendi kurdukları pembe dünyalarında gayet huzurlu bir biçimde yaşamaktadırlar. Bir gün geçirdikleri bir trafik kazası tüm hayatlarını değiştirecektir. Canlarından çok sevdikleri çocukları, geçirdikleri trafik kazasında yitip gidecektir. Çocukları öldükten sonra Chris, acılar içerisinde olan Annie'yi bu psikolojik buhrandan kurtarabilmek için her şeyini ortaya koymak zorundadır. Ancak Annie, eski mutluluklarını asla bulamayacağının farkında olarak, Chris'i de kendi buhranının içerisine dahil etmeye başlayacaktır.
Uzun yıllardır mesleğinden uzakta yaşayan psikiyatr Crowe geçmişinde yaşadığı korkunç bir tecrübenin canlı anılarını halen daha taşımaktadır. Crowe yıllar önce ağır bir saldırıyı uğramış ve ölüm tehlikesi atlatmıştır. Şimdilerde küçük bir çocuğun, Cole'un doktorluğunu yapan bu adam zamanla Cole ile yakınlaşacak, küçük çocuğun daha önce kimseyle paylaşamadığı bir sırra tanık olacaktır. Küçük çocuğun sahip olduğu bu sır hem kendisinin hem de doktor Crowe'un hayatında fırtınalar koparacak bir kırılma noktasını doğuracaktır.
Amerika İkinci Dünya Savaşı'nın yaralarını sarmaya çalışmaktadır. New Jersey'de hayatını devam ettirmekte olan Grave ise savaşta eşini kaybetmiştir. Çocuklarının güneşe karşı alerjisi olduğundan oldukça karanlık bir evde yaşamaktadırlar. Grace, onlardan yardım almak üzere malikanelerine gelen insanlara yardım edip onlara iş vermektedir. Grace'in kızı olan Anne ise, Victor isimli bir hayali arkadaşa sahiptir. Bir gün oluşan sis yüzünden evin dünyanın geriye kalanıyla olan irtibatı tamamen kesilir. Grace ve çocukları, bir türlü güvenemedikleri çalışanlarıyla beraber yalnız kalmışlardır.
Desiree ve Zia yeni ayrılmış bir çifttir. Bu ayrılığın yaşattığı acıya daha fazla tahammül edemeyen Zia, çareyi intihar etmekte bulur. Ne var ki ona göre bu acıyı dindirecek tek şey olan intihar, hiç de zannettiği gibi bir kurtuluş olmayacaktır. Yaşamını sonlandırmasının ardından sadece gözlerini yeniden açan Zia, kendisini sadece intihar edenlerin bulunduğu bir evrende bulur. Acıları da olduğu gibi yanındadır. Ancak her zaman bir kurtuluş ümidi de vardır. Tek aşkı Desiree'nin de intihar ettiğini öğrenen Zia, bir şarkıcı ve otostopçuyu da yanına alarak sıradışı bir yolculuğa çıkar. Son derece melankolik ve kasvetli olan bu dünyada, Desiree'yi yeniden bulabilmek mümkün olacak mıdır?
Son yılların en sıradışı yapıtlarından biri olan film, Sundance Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'ne layık görülmüştü.
Bir banliyöde oturan 14 yaşındaki bir kız 1970 yılında, Pensilvanya’da bir komşusu tarafından öldürülür. Bu genç kız yaşadığı hikayeyi cennet ile dünya arasında bir yerden anlatmaktadır. Etafındaki insanların, ölü bir bedeni ararlarken nasıl da değiştiklerini, çektikleri acıları, katilinin neler yapmakta olduğunu izler. Onlara destek olmak için çırpınır durur. Film Alice Sebold’un aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Başroldeki Saoirse Ronan Oscar ödüllü bir oyuncudur ve filmde başka ödül sahibi oyuncularla beraberdir.
Filmi, Tokyo’da küçük çaplı işler çeviren uyuşturucu satıcısı Oscar’ın gözünden izliyoruz. Oscar bir gece bir polis baskınında yakalanır ve vurulur. Ölüm döşeğinde, ruhu dünyadan ayrılmaya direnir ve kız kardeşi Linda’yı korumak üzere kızın peşine düşer.