Ölüm Sürecini Tersine Döndürmek İçin Tarih Boyunca Gerçekleştirdiğimiz 10 Çılgın Girişim

Ölümden sonra neler olacağı, insanoğlunu yüzyıllardır en çok düşündüren konulardan bir tanesidir sevgili dostlar. Bu konuda herkes kendince bir şeylere inanmıştır ve inanmak istediği için bunun doğruluğuna dair pek çok kanıt görmüştür. Ancak hepimizi aynı çatı altında toplayan bir durum var ki, o da ölüme karşı duyduğumuz kesif korku. İşte tarih boyunca insanoğlunun ölümü alt etmek için kullandığı 10 bilimsel ya da ruhanî yöntem:

10. Alexei Kuliabko

Alexei Kuliabko, 20 yüzyılın başlarında St. Petersburg'da bulunan 'Fizyolojik Bilimler Laboratuvarı'nda çalışan Rus bir bilim insanıydı. Henüz 1902 yılında, ölümünün üzerinden maksimum beş gün geçmiş hayvanların kalbini nasıl çalıştıracağını keşfetmişti ve bundan bir yıl sonra aynı işlemi insanlar üzerinde denemeye başlamıştı. Kuliabko'nun bu konudaki ilk deneği ise, doğal sebeplerle ölmüş üç aylık bir bebekti. Başarılı bilim insanı, ölümünden iki gün sonra bebeğin kalbini tekrar çalıştırmayı başardı.

O zamanlar dünya çapında büyük sansasyon yaratan bu çalışmanın ardından Kuliabko, ameliyat sırasında ölmüş bir adamı bir gün sonrasında diriltmek üzere bir çalışma daha gerçekleştirdi. Cesedin damarlarına pek çok farklı kimyasal bileşik enjekte etti ve adamın kalbini tekrar çalıştırarak bu ikinci deneyinde de başarıya ulaştı.

9. John Lacy

İngiliz sulh hakimi John Lacy, 18. yüzyılda gerçekleşen Fransız hareketine ayak uydurarak 'Peygamberler' ismi verilen topluluğa dahil oldu, ardından da bedeninin kimi zaman bir takım yüce ruhlar tarafından ele geçirildiğini iddia etmeye başladı. Bu yüce ruhun ona bir şeyler yazdırdığını ve yaptırdığını söylüyor, olayların ardından ise ne olduğunu hatırlamadığını iddia ediyordu.

Lacy'nin şifacılık yapabileceğini ve kaybettiği arkadaşı Dr. Thomas Emes'i yaşama geri döndürebileceğini iddia etmesi ise 1708 yılında gerçekleşti. Topluluk, 22 Aralık tarihinde ölen Emes'in 25 Mayıs tarihinde dirileceğini öngördü ve Lacy, tüm bu süreç boyunca şifacılığını arkadaşı üzerinde uyguladı. Beklenen tarih geldiğinde ise, yaklaşık 20,000 insan bu olayı seyretmek için toplandı fakat mucize elbette gerçekleşmedi. Lacy ise bu olaydan sonra kendisine olan inancını tekrar sorgulamaya başladı.

8. Lorenzo Snow

Lorenzo Snow, 1889 yılında Mormon liderliğine getirildiğinde, poligamiyi illegal kılan yasaları çiğnemekten ötürü girdiği hapishaneden henüz çıkmıştır. Ve bu olayı izleyen süreçte, söylentilere göre pek çok mucize yaşanmasına sebep olmuştur.

Snow'un 10 yaşındaki yeğeni Ella Jensen, 1891 yılının 9 Mart'ında hayata gözlerini yumduğu sırada Snow, kilisede gerçekleşen bir konuşmanın ortasındadır. Yeğeninin ölümünü haber almasının ardından yola çıkar ve onun yanına gider. Ella'yı kutsal suyla vaftiz eder ve ardından şunları söyler: 'Sevgili Ella, tanrının adıyla sana yaşama dönmeni emrediyorum; senin bu dünyadaki görevin henüz sona ermedi. Büyük bir görevi gerçekleştirmek için yaşamak zorundasın.' Ardından Ella'nın ebeveynlerini teselli eden Snow evden ayılır. Bir saat sonra ise genç kız yaşama döner ve Snow'un nerede olduğunu sorar. Onu diğer taraftan çağıran kişinin Snow olduğunu iddia etmektedir ve onu görmek istemektedir.

7. Lazzaro Spallanzani ve Anton Van Leeuwenhoek

Lazzaro Spallanzani, en çok 'Kendiliğinden Oluşum Teorisi' isimli çalışmasıyla tanınan 18. yüzyıl İtalyan bilim insanıdır. Onu etkileyen bir başka konu ise solucan, kurbağa ve semender gibi bazı hayvanların zarar gören vücut parçalarını yeniden üretebiliyor olmalarıdır. Spallanzani ayrıca, kuru ortamda kaldığında yaşamını yitiren, ancak suyla buluştuğunda tekrar dirilen küçük canlılar keşfetmiştir. 

1702 yılında, Hollandalı bilim insanı Anton van Leeuwenhoek ise, aynı durumu başka bir takım küçük yaratıklarda gözlemlemiştir. Örneğin suda yaşayan en küçük çok hücreli canlılar olan tekerlekli kurtlar, kuruduklarında ölürken, tekrar suyla buluştuklarında yaşama dönüyorlardı ancak, dirilmelerini mümkün kılacak kuruluk süresi oldukça kısaydı. 

Öte yandan, 1940'larda gözlemlenen su ayılarının (tardigrad), 120 yıla kadar kuru kalıp tekrar yaşama dönebildikleri görülmüştür. Kuru ortamda kalan su ayıları, kafa ve bacaklarını vücudun içine doğru çekerek salgıladıkları bir takım koruyucu kimyasallarla kendilerini uzun süre koruyabilmektedirler; ancak bilim insanları hâlen onların ölümü nasıl bu kadar uzun süre kandırabildiklerini bilmemektedir.

6. Elijah Pierson

19. yüzyılın ilk çeyreğinde, ABD'de durmaksızın yeni akımlar ortaya çıkıyordu ve diğer tüm insanlar gibi Elijah Pierson ve eşi de bir takım koyu ve katı öğretilere sahip olan grubun üyeleriydi. Örneğin zayıf düşene ve hayaller görene kadar oruç tutuyor, bütün gün dua ediyorlardı. Aradan bir süre geçtiğinde Sarah Pierson tüberküloza yakalandı.

Elijah bunun inancına yöneltilmiş bir sınama olduğunu düşündü ve tanrıyla konuştuğunu ve onun, eşinin iyileşeceğini söylediğini iddia etti. Tanrı ona aynı zamanda kendisinin bir sonraki peygamber olduğunu söylemişti ve bu yüzden Elijah, kendisine inananları toplayarak Srah'nın hasta yatağının başında dua etti. Sarah'nın bir süre sonra yaşama veda etmesinin ardından ise, onu diriltmenin bir peygamber olarak görevi olduğunu düşündü. Kendisine inananlarla bilrlikte dualar eden ve eşini kutsayan Elijah, ne yaptıysa eşini yaşama döndüremedi ve izleyen süreçte depresyona sürüklendi.

5. "Boğulan İnsanları İyileştirme Topluluğu"

William Hawes ve Thomas Cogan tarafından 1774 yılında kurulan bu topluluğun tohumları, Cogan'ın boğulan insanların ciğerlerine hava aktarmakla yaşama döndürülebileceğini anlatan Flemenkçe bir makale okumasıyla atıldı. Her yıl Thames Nehri'ne düşerek ölen pek çok insan olduğu için de ikili bu topluluğu kurma kararı aldı.

İkili, başlarda alay konusu olduysa da zamanla ciddiye alınmaya başlandı ve 1783 yılında Kral III. George, topluluğu desteklediğini açıkladı. Topluluk kısa bir süre sonra çeşitli doktorlarla birlikte çalışmaya başladı ve nehrin kıyıları korumaya alındı. Aynı zamanda halk da boğulan kişiyi kurtarma konusunda eğitildi ve boğulanları yaşama döndüren kişilere para öldülü verilmeye başlandı. Ancak bir süre sonra halk para için boğulma ve kurtarma numarası yapmaya başlayınca para ödülü, sertifika ile değiştirildi.

4. Sergei Bryukhonenko

1925 yılında Sergei Bryukhonenko, “autojektor” adını verdiği tasarımını Rus patoloji uzmanlarına tanıttı. Bu makine, kanın canlı vücudu ve cam bir kap arasında deveran etmesini sağlıyordu ve kana yapay yollarla oksijen kazandırıyordu. Bryukhonenko, tasarladığı bu makinenin yardımı ile uzmanlardan oluşan kurulun karşısında bir köpek kafasını 100 dakika boyunca canlı tutmayı başardı ve bu da haliyle ona büyük bir ün kazandırdı. 

Bu olayın ardından Bryukhonenko, autojektor'ı insanlar üzerinde denemeye kadar verdi ve makineyi bir gün intihar eden bir adamın üzerinde kullanma imkânı buldu. Bryukhonenko onu autojektor'a bağladığında, adamın ölümünün üstünden üç saat geçmişti ve birkaç saat de makineye bağlı olan adamın yaşama dönmesini beklemekle geçti. Netice olarak ise adamın kalbi tekrar atmaya başladı ve hasta gözlerini açtı; ancak konu üzerinde çalışan doktorlar o kadar çok korkmuşlardı ki iki dakika sonra makineyi tekrar kapatarak adamın ikinci kez ölüşüne seyirci kaldılar.

3. "Ölü Diriltme Takımı"

Tyler Johnson isimli genç adamın başında bulunduğu bu topluluk, İncil'de yer alan: 'Hastayı iyileştir, ölüyü dirilt, cüzzamlıları tedavi et ve iblisleri defet.' cümlesinden yola çıkarak kendilerine ölü diriltmeyi misyon edinmişler ve bu cümleyle İsa'nın yalnızca havarilerine değil, tüm insanlığa seslendiğini düşünmüşler.

Topluluğun üyelerine göre, 2014 yılından bu yana toplamda 11 kişi, inancın ve duanın yardımıyla hayata döndürülmüş. Johnson, ifade ettiğine göre çok meşhur olmuş ve olay yerlerinde polis barikatlarını aşarak kaza kurbanları için dua etmesi bile istenmeye başlamış. Genç adam, bugüne kadar dirilttiği insanların ismini veremeyeceğini, ancak isteyen herkese 'Diriltme Okulu'nda eğitim verebileceğini ifade ediyor.

2. Smith Wigglesworth

Smith Wigglesworth, 1907 yılında âniden inancına bağlanmış ve her şeyi mümkün kılabileceğini fark etmiş bir adamdı. Onun inancına göre hastalıkların tümü, tanrı ve şeytan arasında gerçekleşen bir savaşa işaret ediyordu ve insanın inancı, bu savaşın kazanılması için gerekli olan tek şeydi.

Wigglesworth kısa süre sonra ABD ve Avrupa genelinde turlayarak şifacılık yeteneklerini göstermeye başladı ve büyük üne kavuştu. Hem eşi, hem de kızı çok genç yaşta ölmüşlerdi fakat Wigglesworth bunu, o dönde yeteneklerinin henüz çok fazla gelişmemiş olmasına bağlıyordu. Wigglesworth'ün yalnızca hastaları iyileştirmediği, aynı zamanda ölüleri dirilttiği söylentileri kısa sürede yayıldı ancak bunun ne kadar doğru olduğunu bugün elbette bilemiyoruz.

1. John Dee ve Edward Kelley

Tarih ve efsanenin arasında bir yerde bulunan bu hikayeye göre Kraliçe 1. Elizabeth'in danışmanı olan gök bilimci John Dee ve Edward Kelley, 16. yüzyılın sonlarında bir gece St. Leonard Kilisesi'nin mezarlığına girerler ve yakın zamanda ölmüş zengin bir adamın altınlarıyla birlikte gömüldüğünü düşündükleri için mezarı kazmaya karar verirler. Kazdıklarında mezarda bir şey bulamazlar ancak, vücudu çoktan çürümeye başlamış olan adam âniden gözlerini açar ve onlara hazinenin yerini söyler.

Hikaye elbette buraya kadar pek inandırıcı görünmüyor ancak ilginç olan, arkeologların bu olaydan yüzyıllar sonra hazineyi gerçekten de bulmuş olmasıdır. Hazine 1840 yılında, olayın gerçekleştiği iddia edilen yerin yakınlarında bulunmuştur ve bunun, o dönemin en büyük hazinelerinden biri olduğu düşünülmektedir.

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
YORUMLAR
24.06.2016

Ne yaparsan yap, o pamuğu o döte tıkayacaklar aga.

Pasif Kullanıcı
24.06.2016

milyarlarca yıldır yoktunuz. ölüp gitmek bu kadar zor gelmesin. gene olmayacaksınız. bu kadar

24.06.2016

Bilimsel olmayan şeylere inanıp medet ummak ancak cahillere mahsustur.İnsanların ölüme bakış açısı yüzünden binlerce saçma sapan adet,din,gelenek çıktı.Tabi insan ister muza bile tapabilir , sıkıntı yok, saygı duyulmalı.Ama bu inandığı saçmalıkları başkalarına empoze etmesi bizim ülkeden tanıdık geliyor.

24.06.2016

İslami ülkelerinde çok çok daha fazlası var.Ama en iyi bildiğim yer Türkiye.Dinler fanatik yetiştirir , aslında Hassan Sabah kendini sahte peygamber olarak göstererek bunu gösteriyordu.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ