Ahmet’le Fındıklı’dan mahaller arkadaşıyız. Yaşıt olduğumuzdan aynı yıl okula başlamıştık. Şanslıydık; mahallemizdeki Namık Kemal İlkokulu dönemin iyi sayılan okullarından biriydi. Mezunları iyi liselerin sınavlarını kazanırlardı. Ahmet Sankt Georg Avusturya Lisesi'nin, ben ise Darüşşafaka Lisesi’nin sınavlarını kazanmıştık.
Lise yıllarımızda, her ikimiz de sosyalist hareketin sempatizanı olmuştuk. Arada sırada siyasi tartışmalar yapsak da, ben daha sekter olduğumdan, Ahmet’i “pasif bir kolejli” olarak küçümserdim.
Üniversitede yolumuz pek kesişmedi. Ama birbirimizden bir şekilde haberdar oluyorduk. Ahmet’le yollarımız iş dünyasında tekrar kesişti. O, çok önemli bir reklam ajansında çalışıyor, ben ise reklam ajanslarının en çok ihtiyaç duyduğu verileri üreten AGB Anadolu şirketinde.
Doksanlı yıllarda yabancı dil bilen ve entelektüel birikimi olan gençlerin bulabildiği işlerin başında, akademisyenlik, reklamcılık, yayınevleri, ansiklopedi ve gazatelerde redaksiyon işleri gelirdi. Bu işlerde sebat etmeyenler ise kendi yollarını çizer ve genellikle de edebiyatçı, yazar ve araştırmacı gibi bireysel yeteneklerini öne çıkartıp, sergileyebilecekleri işler yaparlardı.
Ahmet de bunlardan biriydi. Reklamcılıkta sıkılıp yazarlığa yelken açmıştı. Aynı evrelerden geçen iki yazar dostumu da anmadan geçemeyeceğim; liseden arkadaşım Turgut Yasalar ve fakülteden arkadaşım Cezmi Ersöz de bir dönem reklam sektöründe çalışıp, cinnet geçirenlerdendir.
Ahmet’le yollarımız yıllar sonra tekrar kesişti. Her ikimiz de T24’te yazıyorduk. Daha sonra Ahmet Duvar’da yazmaya başladı. Birbirimizin yazıları üzerine genellikle sosyal medya üzerinden konuşuyorduk.
Yaz başında, kendisine yeni kitabımı yollamak istediğimi söylemiştim. O ise; “Elden almayı tercih ederim. Böylece buluşmak için bir bahanemiz olur” demişti. Bu yaz benim için sıkıntılı geçtiğinden bir türlü buluşamadık. En son Ağustos ayında haberleşmiş ve görüşme dileklerimizi birbirimize iletmiştik. Kısmet değilmiş… (Herkes benzer bir ders çıkartmıştır hayattan; bir yakının ile görüşmeyi düşünüyorsan, ertelemeyceksin)