Şaşırtıcı bir şekilde, insanların dile getirdiği pişmanlıklardan birisi de bu. Ölüm gelene kadar çoğu mutluluğun bir seçim olduğunu fark etmiyordu. Eski davranış biçimlerine ve kalıplara sıkışıp kalmış oluyorlardı. Değişim korkusu hem etrafındakilerine hem de kendilerine “mutluymuş gibi” davranmalarına sebep oluyordu. Ama içlerinde gerçekten gülebilmenin ve aptallıklar da yapabilmenin özlemi vardı.
Pek çok dilde 'mutluluk' sözcüğü şans, baht, talih ve hatta kader gibi sözcüklerle ya birebir aynıdır ya da etimolojisinde bu sözcükleri içerir. Bazılarımız için ise mutluluğun tanımı çok basittir: Anı yaşamak. Ne zaman vazgeçtik anı yaşamaktan bizler?
Çevremize baktığımız zaman 7 milyar mutsuz bir arada yaşamaya çalışıyoruz, her gün isyan ediyoruz, sevdiğimiz insanları üzüyoruz..
Maddiyat ya da maneviyat mutlu etmeye yetmiyor artık.. Egolarımızın altında ezilmiş, mutsuzluğumuzun içine gömülmüş, ölümü bekleyen birer canlıyız sanki..
Değişim senden başlayacak, senden! Mutluluğun kaynağı sen olacaksın!
Mutluluk çok uzakta değil, önce kendinden bir başla hele..
Ölüm gelmeden önce..