Ölülerini Mumyaladıktan Sonra Hala Hayattalarmış Gibi Onlarla Yaşayan, Bakan ve Besleyen Troja Kabilesi

Endonezya'da yaşayan Troja kabilesi, akrabalarını öldükten sonra mumyalıyor ve onlara hayattalarmış gibi davranıyorlar. Yemek yediriyor, bakım yapıyor ve giydiriyorlar. Milattan sonra 9. yüzyıldan beri böyle devam eden bu ilginç geleneğin detayları ve daha fazlasını TheSun kaynaklı içeriğimizde bulabilirsiniz.

Endonezya'nın dağlık bir bölgesinde yaşayan Troja kabilesi, ölülerini son yolcuklarına uğurladıktan sonra işler onlar için bitmiyor.

Minik Clara, 6 yaşında ölen küçük kız kardeşi Ariel'in mumyası ile oyuncak bebek gibi oynuyor.

Kabile, ölülerini yıkıyor, bakım yapıyor hatta onlarla aynı evlerde beraber yaşıyorlar.

Songa, 70 yaşında öldü ve üzerinden 40 yıl geçti. Yeğeni ile sigara içiyor.

Trojan halkının sayısı 1 milyondan fazla ve her biri ölümden sonra ruhun ölmediğine inanıyor. Bu yüzden ölülerini mumyalayıp onları besliyor, bakımlarını yapıyor ve hala yaşıyorlarmış gibi davranıyorlar.

Formaldehit ve su karışımı ile formalin denilen kimyasal bileşeni yapıyorlar ve çürümemeleri için ölülerini bu solüsyon ile kaplıyorlar. 

Yunita, 20 yıl önce ölen akrabası ile fotoğraf çekiliyor. 

Troja kabilesi ölen akrabalarını, cenazeye kadar ya evlerinde tutuyorlar ya da onlar için yapılan özel odalarda bekletiyorlar.

Eğer aile orta halli ise, akrabalarının ölülerini evlerinin içerisinde tutuyorlar. Fakat zenginlerse özel cenaze evlerini kullanıyorlar.

3 minik, 10 yıl önce ölen kuzenleri ile ilk defa tanışıyor...

Troja halkı, ölülerini bu şekilde mumyalamanın, aileye ve genel olarak kabileye şans getirdiğine inanıyorlar.

20 yıl önce ölen Adaris, mezarından çıkarılıp yeni kıyafetler giydirildikten sonra, yeniden aile mezarına konacak.

Trojalılar Sulawesi bölgesinin güneyinde yaşıyorlar.

Ölülerin cenaze töreni, aile kendini hazır hissedene kadar bekliyor.

'Annem birden ölmüştü ve ben onu bırakmaya hazır değildim' diyen bir kabile üyesi gibi diğer insanlar da ne zaman ölülerini bırakmaya hazır olurlarsa cenazeyi o zaman düzenliyorlar. Fakat o zamana kadar onlarla birlikte yaşıyorlar. 

Nene'Tiku üç yıl önce hayatını kaybetmiş. 

Cenaze için orta halli bir aile 38 bin sterlin harcarken, varlıklı bir aile 200 bin sterline kadar harcayabiliyor.

Fakat, normalde bir Trojalı insan yılda anca 54 sterlin kazanabiliyor. Bu yüzden ya uzun yıllar para biriktiriyorlar, ya kredi çekiyorlar ya da daha genç nüfus bunu karşılayamayacağı için şehre taşınıyor.

Bu çocuk cenazesinden önce son Şükran Günü'nü kutluyor. 

Bu paranın çoğunluğu 7 bin ve 30 bin sterlin arasında değişen bufalolar için harcanıyor. Bufaloların kurban edilmesi sonucu, ölünün daha rahat huzura kavuşacağı düşünülüyor.

Bu olaya da Rambu Solo diyolar ve inançlarına göre ruhların Puya dedikleri cennete gitmesine yardımcı oluyor. Bu da Troja halkı için kişinin hayatının son aşaması oluyor.

Fakat cenaze törenleri hüzünlü olmak yerine daha çok eğlenceli geçiyor.

Bu ölüye daha modern kıyafetler giydirilmiş ve takma diş takılmış.

Çünkü ölüler gömüldükten sonra bu ailesinin onları son görüşü olmayacak. Her yıl Ağustos ayında bakımları yapılmak üzere tabutları açılacak hatta güzel kıyafet giyip akrabalarını özel günlerde ziyarete gidecekler.

Her Ağustos ayında, ölüler tabutlarından temizlenmek üzere çıkarılıyor.

Christina Bane 94 yaşında ölmüş. Ağustos gelince tabutu açılıyor ve akrabaları onun bakımını yapıyorlar, burnunu pudralıyorlar.

Bedenlerin kokmaması içinse yanlarına güzel kokulu bitkiler koyuyorlar ya da sprey sıkıyorlar.

Onlara yeni kıyafetler giydiriyorlar ve sevdiklerini ziyaret ettiriyorlar.

Yaşlı bir adamın karısı ve arkadaşı ziyaretine gelmiş. 

Ayrıca bedenler gömülecekleri zaman, en sevdikleri eşyalar tabutlarına konuluyor.

Bakım işleminde toprakları ve böcekleri temizlenen bedenler, formalin ile tekrar mumyalanıyorlar.

Uzun saçlı bir kadının akrabası tarafından saçlarına bakım yapılıyor.

Bir genç, atasına sigara uzatıyor.

Bu mumya bebek daha ismi bile verilemeden ölmüş.

Ölüler aynı zamanda, ölmeden önceki hallerine ait portreleri ile fotoğraf da çektiriyorlar.

Bu mumyaya da bir seveni tarafından saat hediye edilmiş.

Troja kabilesi geçimlerini genellikle pirinç yetiştiriciliğinden kazanıyor.

Uzak ülkelerden insanlar akrabalarını, hatta yüzyıllar önce yaşamış atalarını ziyarete geliyolar.

Ataları ile ilk defa karşılaşan genç kesim genellikle bir sürü fotoğraf çekiliyorlar.

Troja halkı, ruhun beden ölür ölmez çıktığına inanmıyorlar. Bunca süreç de bu yüzden böyle işliyor. Bedenlerin içinde hala bir ruh olduğuna inandıkları için onlara yemek bile yediriyorlar.

Aile kendini hazır hissettikten ve cenaze yapıldıktan sonra bile ölüler yaşamın bir parçası olmaya devam ediyorlar.

Ama yine de en sonunda tabutlarına tekrar konuluyorlar.

Bunun için de belirli bir süre var. Ma'nene dedikleri (ataya değer verme) olay, Şükran Günü'nde son buluyor ve bir sonraki Ağustos'a kadar beden tabutta kalmak zorunda oluyor.

Bazı ölülerin tabutları kayalıkların içerisinde bulunan oluklara yerleştiriliyor.

Bu tepelere de tahtadan insan figürleri yerleştiriliyor...

... Bu sayede kuklalar kayaların içerisindeki tabutları temsil ediyor.

Troja kabilesinin bu geleneğinin ilk olarak milattan sonra 9. yüzyılda başladığına inanılıyor. Törenler Hristiyan ögeler de içeriyor; incil okunuyor ya da Tanrı'ya dua ediliyor. Bunun sebebi de 16. yüzyılda Hollandalılar Endonezya'ya küçük hindistan cevizi toplamak için gelmişler ve yerlilere dini öğretmişler.

Popüler İçerikler

Araştırma: Türkiye'de En Çok Hangi Yemekler Sipariş Ediliyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Suat Okuyan'dan İş İnsanlarına Çağrı: Ali Erbaş İçin Araba İstedi
Dilber Yine Yürek Hoplattı: Yeni Pavyon Dansı Geldi!
YORUMLAR
22.02.2019

içeriğin sonuna zor geldim. Plastik manken değil birde bildiğin ölü. Rüyama girmese bari

22.02.2019

Çok saçma gelecek belki ama aklıma takılan tek şey nüfus ölülerle beraber mi 1 milyon ? Bunlar oy da kullanırlar tam bizlik aslında. Ulen ağlanacak halimize gülüyoruz..

22.02.2019

YAPACAĞINIZ İŞİ S.KEYİM.

TÜM YORUMLARI OKU (5)