Saatine baktı. Zaman kavramını canlı tutmaya çalışan yetkisiz bir gösterge.
Canı sıkılıyordu ve bu sıkıntıyı artık romantik bulamadığı için utanıyordu.
Durdu, öylece kaldı.
Öylece kal Turgut! Oyunun sonunda perde kapanırken olduğu gibi.
En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.
Sonradan garson olmuş bir filozof ya da filozof olmuş bir garsona göre, insanlar karışık salataya benzer.
Hiç. Biraz huzursuzluk duyardım herhalde. Eski bir yara yerinin sızlaması gibi bir şey.