Ölmeden Önce Mutlaka İzlemeniz Gereken 20 Belgesel Film

20- Cartel Land (2015)

Film, Meksika-Amerika arasındaki sınırda gerçekleşen uyuşturucu gerilimine odaklanıyor. 'El Doctor' diye bilinen Doktor Jose Mireles hayatını sürdürdüğü bölgede senelerdir hüküm sürmekte olan vahşi uyuşturucu karteline karşı başkaldıran Autodefensas isimli sivil hareketin başıdır. Diğer taraftan Arizona'da Cocaine Alley diye tanınan 52 mil uzunluğundaki uzun çöl koridorunda karşılaştığımız Tim Foley ise Meksika'daki uyuşturucu savaşlarının sınırın dışına taşmaması için uğraşan Arizona Border REcon isimli paramilitar grubu yönetmektedir.

IMDb: 7,4/10

19. Triumph Of The Will (1935)

İradenin Zaferi 1935 Almanya yapımı propaganda amacıyla çekilmiş bir belgesel filmdir. Özgün adı Triumph des Willens dir. ABD'de Triumph of the Will adı ile gösterilmiştir. Almanya Nazi Partisi'nin (NSDAP) 1934 tarihinde Nuremberg şehrinde yaptığı gösterişli 6.cı kongresini belgelemek üzere ısmarlama yaptırılmış bir propaganda filmidir. 

IMDb: 7,5/10

18. Last Train Home (2009)

Her ilkbaharda, 130 milyon geçici işçinin, yeni yıl tatili için köylerine dönmek üzere yola çıkmasıyla, Çin şehirleri büyük bir kargaşaya sürüklenir. Muazzam bir gösteri halini alan bu kitlesel yer değişimi, dünyanın en büyük göçüdür ve kırsal geçmişi ile endüstriyel geleceği arasında sıkışmış bir ülkenin trajik portresini çizer. Yönetmen Lixin Fan, neredeyse 20 yıldır bu yolculuğa çıkan bir çiftle birlikte yola koyuluyor. Çin’in kırsal kesimindeki milyonlarca fakir insan gibi onlar da fabrikalarda çalışmak üzere çocuklarını geride bırakarak büyük şehre gitmişler. Genç ve isyankâr kızları Qin, bir taraftan ailesinin gitmesine içerlerken, bir taraftan da, onları hayal kırıklığına uğratma pahasına, okuldan uzakta kendi özgürlüğüne kavuşmayı arzuluyor. Dönüş Treni, Çin’in ekonomik bir süper güç haline gelmesi sürecinde yaşanan insani dramı ve ödenen bedelleri, parçalanmış bir ailenin bakışından anlatıyor. Ancak, Dönüş Treni'nin söylemeye cesaret ettikleri kuşkusuz sadece Çin’e özgü değil; dünyanın her yerinde, berbat şartlarda yaşamaya mahkum edilmiş, ancak bu durumları ekonomik gelişme ve ulusal büyüme adına görmezlikten gelinen milyonlarca insan adına da söyleyecekleri var

IMDb: 7,6/10

17. Grey Gardens (1975)

Maysles Kardeşler, 76 yaşındaki Edith Bouvier Beale ve kızı Edie'nin yaşamlarına kameraya alıyorlar. East Hampton'daki Grey Garden isimli eski malikanelerinde yaşayan anne-kız, yıllar içinde sürüklendikleri noktayı kendi ağızlarından dile getiriyorlar. 

24 yıl önce annesine bakmak için eve geri dönen genç Edie ve kızından başka tutunacak kimsesi olmayan annesinin garip ve hüzünlü öykülerini beyaz perdeye taşıyan belgeselin Broadway uyarlamasının da Tony Ödülü kazandığını not düşelim.

IMDb: 7,7/10

16. To Be And To Have (2002)

Fransa’da ulaşım ve olanaklar bakımından kıyıda köşede kalmış yerleşim merkezlerinde, kreş yaşından ilkokul son sınıf seviyesine kadar köyün bütün çocuklarının tek bir öğretmen gözetiminde bir araya getirildiği “tek sınıftan oluşan okullar” hâlâ var. Dışlanmışlıkla dünyaya açılmak arasında kalan bu karışık küçük gruplar, iyisiyle kötüsüyle gündelik hayatı paylaşmakta.

Bu belgesel film de, Auvergne’in göbeğindeki bir köyde, bu tür okullardan birinde çekilmiş. Filmde okulun rutinine ve ritmine şahit olurken öğrencilerin farklı kişiliklerini keşfediyoruz. Öğretmenleri Bay Lopez sabrıyla, şefkatiyle, küçük öğrencilerine kendini tamamen adamış olmasıyla gözümüzde kahramanlaşıyor. Giderek, bu okulun Fransızlara has bir geleneğin cisimleşmiş hali olmanın ötesinde, köy yaşamının aynası olduğunu da fark ediyoruz…

IMDb: 7,8/10

15. Grizzly Man (2005)

Amatör boz ayı uzmanı ve doğa eylemcisi Timothy Treadwell, kız arkadaşı ile birlikte Alaska'daki bir ulusal parkta ayıların arasında ve herhangi bir korunmadan yoksun olarak 13 yaz boyunca yaşadı. Fakat bir gün, her ikisinin de cesedi ayılar tarafından parçalanmış olarak bulundu.

Yönetmen Werner Herzog, belgesel formatındaki Ayı Adam'da bu ölümün ardındaki gerçekler ve doğa ile insan arasındaki ilişkinin düzeyini sorguluyor.

IMDb: 7,8/10

14. Jiro Dreams Of Sushi (2011)

Bu belgesel, 85 yaşındaki suşi şefi Jiro Ono'yu konu alıyor. Restoranında 10 sandalye var, bir tabak 300 dolar ediyor ve bu restoran Tokyo'da efsane.

IMDb: 7,9/10

13. Man On Wire (2008)

Fransız ip cambazı Philippe Petit ip üzerindeki başarılarına bir yenisini eklemek ister. Yeni yapılan İkiz Kulelerin arasına ip gererek üzerinde yürümeyi kafasına koyar. Fakat bunu illegal olarak gerçekleştirmek zorundadır. 1974 yılında sevgilisi ve arkadaşlarının desteği ile bu hayalini gerçekleştirir. Artık o bir kahraman ve medyatik bir suçludur.

IMDb: 7,7/10

12. Bowling For Columbine (2002)

Moore, bu düzen karşıtı yapımıyla vatanseverliğin ön planda olduğu bu günlerde, Amerikan halkının sormaya cesaret edemediği bir soruyu gündeme getiriyor: 'Acaba biz silah delisi bir toplum muyuz, yoksa sadece deli miyiz?' Moore, kendine has çekiciliği ve keskin bir zekanın ürünü olan üslubuyla, Amerika'nın kalbine doğru zorlu bir yolculuğa koyuluyor. Bu yolculuğun amacı, ülkedeki mutluluk arayışının muazzam boyutlara varmış bir şiddetle neden böylesine iç içe olduğun keşfetmek...

IMDb: 8/10

11. Crumb (1994)

Film, yeraltı çizgi roman dünyasının oluşumunda önemli bir rol oynayan ve Keep On Truckin', Fritz the Cat gibi eserlerin sahibi karikatürist/ressam Robert Crumb'ın hayatını anlatıyor. Annesi, iki erkek kardeşi, karısı ve eski kız arkadaşlarıyla yapılan röportajlar ve grafik sanat örnekleriyle bir adamın bilinçaltına yolculuk yapıyoruz. Bilinç akışıyla durmadan kaleminden akan resimler hem rahatsız edici sosyal hiciv unsurlarını hem de Crumb'ın kendi hoşlanmadığı yönleri ve yetersizlikleri de yansıtılıyor. Resimleri gözlerinizin önünden geçerken, oldukça karmaşık ve yaratıcı bir insanın iç dünyası hakkında fikir sahibi oluyorsunuz.

IMDb: 8/10

10. Don’t Look Back (1967)

1967 çıkışlı 'Don't Look Back' Dylan'ın çocukluğundan müzikal kariyerine kadar pek çok noktaya değinen başarılı bir Bob Dylan belgeseli. Oscar adaylığı bulunan Amerikan yönetmen D.A. Pennebaker tarafından çekilen belgesel yapımda Dylan'ın kendisi başrolde. Albert Grossman, Bob Neuwirth, Joan Baez, Tito Burns, Alan Price, Donovan ve Derroll Adams da belgeselde yer alan diğer isimler. Ülkemizde Blu-ray olarak da piyasaya sürülen bu eser, Dylan'ın 1965 senesinde çıktığı üç haftalık İngiltere turnesini ve sahne dışındaki Dylan'ı gözler önüne seriyor.

IMDb: 8/10

9. The Thin Blue Line (1988)

Çekildiği yılda belgesel tarihini alt üst etmiş bir film. Filmdeki röportajlar ve itiraflar kanıt olarak gösterildi ve yargılanan kişiyi idamdan kurtararak beraat ettirdi. Film 1970'lerde işlenen bir polis cinayetini aydınlatmak için o dönemdeki görgü tanıklarıyla, polislerle ve sanıklarla yapılan röportajlardan oluşuyor. Film genel anlamda '12 Angry Man'in gerçekte vücut bulmuş hali olarak tanımlanabilir.

IMDb: 8,1/10

8. Blackfish (2013)

Su parklarında esaret altında tutulan binlerce hayvandan biri olan Tilikum adlı Orca'nın bu dönemde üç insanı öldürmesi ile ilgili, duruma ışık tutma amacında olan ve Sundance'te özel seçki olarak yer alan bi belgesel...

IMDb: 8,1/10

7. Hearts Of Darkness: A Filmmaker’s Apocalypse (1991)

'Apocalypse Now' filminin yapımı sırasında çevrede yaşanan sansasyonel olayları ve Francis Ford Coppola'nın doğa, hükûmetler, aktörler ve içindeki şüphe ile olan mücadelesini anlatan bir belgesel. Yönetmenin eşi Elanor Coppola tarafından gizlice kaydedilmiş ses ve görüntü kayıtlarını da içeriyor.

IMDb: 8,2/10

6. The Act Of Killing (2012)/The Look Of Silence (2015)

Endonezya'da yaşayan Anwar, 1960'lı yılların başında arkadaşlarıyla karaborsada küçük bir sinema çetesi kurmuş bir gençtir. Ne zamanki 1965'te ülkede askeri darbe gerçekleşir, kendi halindeki bu küçük çete bir anda aşırı sağcı bir ölüm makinesine dönüşür. Komünist olarak 'damgalanan' yüzlerce entelektüel insan ve Çinli azınlık, bu grubun darbecilerin desteği ile gerçekleştirdiği katliamlarda hayatını kaybeder. Aradan onlarca yıl geçer, ölen öldüğü ile kalır ve lider Anwar konfor ve huzur içerisinde hayatını sürdürmektedir... 

Sinemacı Joshua Oppenheimer'ın yaşanan katliam hakkında bir belgesel yapmak için bölgeye gittiğinde, karşılaştığı bu insanlar nedeniyle şok yaşar. Zira 45 yıl sonra Anwar ve çevresindekiler yaşananları büyük bir soğukkanlılıkla, olayların geçtiği bölgelerde birebir anlatmaktadırlar. Üstelik büyük bir gururla... 

Gerçek olaylardan yola çıkan belgesel, insanın kanını donduracak etkiye sahip.

IMDb: 8,2/10 ve IMDB: 8,4/10

5. Sans Soleil (1983)

Japonya’dan, Gine’nin Bijago Adaları’ndan, Capa Verde’den görüntüler ve sesler... Dünyanın dört bir yanını dolaşan anlatıcı, ilgisini tek çeken şeyin sıradanlık olduğunu söyleyerek bizi bambaşka yerlerde en sıradan gündelik hayatların içine sokarak , en sıradan yerlerde, harika manzaralar eşliğinde gezdirir. Dinsel ayinlere, sokak gösterilerine, kutlamalara tanık eder. Marker’ın başyapıtı Güneşsiz, aynı anda hem antropolojik bir araştırma, hem zaman kavramı üzerine felsefi bir deneme, hem de şiirsel bir sinema örneği olan eşsiz bir yapım.

IMDb: 8,2/10

4. Hoop Dreams (1994)

Belgesel, William Gates ve Arthur Agee isimli iki Afrika asıllı Amerika'lı lise öğrencisi gencin yeteneklerinin fark edilmesi üzerine, seçkin bir basketbol programı aracılığıyla çoğunluğu beyaz öğrencilerden oluşan Westchester, Illinois'teki St.Joseph High School'a alınmaları ve buradaki gelişim süreçlerini anlatıyor. İkili, okula geldikleri günden itibaren yoğun, uzun ve yorucu bir çalışma ve programı ile başa çıkmanın yanı sıra, girdikleri bu yeni ve farklı sosyal çevreye de uyum sağlamak için çabalamak zorundadır. 

Bu ağır rekabet ortamında atletik becerilerini geliştirip piyasada kendilerini pazarlama taktiklerini öğrenirken, başarılarıyla gurur duyan aileleri de onların arkasında yer alır ve destekler.

IMDb: 8,3/10

3. Man With A Movie Camera (1929)

Vertov'un Kameralı Adam adlı eseri Moskova, Riga ve Kiev'deki görüntülerin montajlanarak devam eden bir tam günü anlatması üzerine kuruludur. Sovyet yönetmen ve kuramcı Dziga Vertov'un filmi, can alıcı bir geçiş noktasında SSCB’yi anlatıyor – gün doğumundan gün batımına kadar bir Sovyet kentinin portresi. Vertov'un sinema, gerçeklik ve tarihin ilişkisi konusundaki coşku verici ve bazen neşelendirici yorumları bir çığır açmıştı. 'Kameralı Adam', geçen yüzyılın modern kentleri için sözsüz bir güzelleme... 

Bu film, senaryosu dahil her aşamasıyla, başta tek bir kişinin deneysel zekası ve bir grubun başkalarına örnek olmak için verdiği karşılıksız mücadelenin bir ürünü. Filmin yapımında sinema tarihinin her türlü başarısının yanında, bir kameranın yapabildiği muhteşem değişiklikleri de görebilirsiniz. Sanatsal drama alanında bilinen teknikleri değiştiren, hatta yıkan bir film olarak Kameralı Adam, aynı zamanda sinema ve sinema tarihine bir tür saygı olarak kabul edilmelidir.

IMDb: 8,4/10

2. The Cove (2009)

Oscar’ın yanı sıra dünyanın dört bir yanında katıldığı festivallerden ödülle dönen Louise Psihoyos’un yönettiği belgesel film, Japonya’daki Taiji’de bulunan uzak ve saklı bir koyun kanlı iç yüzünü anlatmasının yanında, ölümcül bir sırra da ışık tutuyor. 

İstanbul Film Festivali’nde NTV Belgesel Kuşağı’da gösterilen ve büyük ilgi gören 'Koy' Japonya'da yasaklandı. 

Japonya sahilinde, birkaç umutsuz adamın dünyadan saklamak için hiçbir şeyden kaçınmayacağı şaşırtıcı bir sır yatıyor. Bu koyda yatan gerçekler ve dünyanın okyanuslarının yürek burkan yardım çağrısı, belgeseli sürükleyici bir macera ve gerilime dönüştürüyor. 

Koy, eski yunus eğitmeni Ric O’Barry’nin uzun bir kefaret arayışının sonucunda işleri yoluna koymaya karar verdiği Japonya’daki Taiji’de başlıyor. O’Barry 1960’ların uluslararası televizyon heyecanı “Flipper”ın baş kahramanını oynayan beş yunusu yakalamış ve eğitmişti. O yunuslarla girdiği yakın ilişki O’Barry’nin inançlarının radikal olarak değişmesine neden oldu. Barry vahim bir günde açık okyanustaki hayata güzelce adapte olan bu duygusal, son derece akıllı ve bilinçli yaratıkların, bir daha asla insanların esaretine alınmaması gerektiğini anladı. 

Bu görev onu oyunbaz yunusların ve balinaların kıyılarında yüzdüğü Taiji köyüne getirdi. Ancak dikenli teller ve “Giriş Yasak” tabelalarıyla çevrili körfezde karanlık bir gerçek yatıyordu. Burada milyon dolarlık yunus eğlencesi endüstrisi ve el altından yürütülen civa zengini yunus eti pazarı, Taijili balıkçıları gecenin karanlığı altında görülmemiş bir av partisine devam ediyordu. Yaptıkları şeyin doğası oldukça ürkütücü –ve sonuçları insan sağlığı için son derece tehlikeli- olduğu için insanların onları görmemesi gerekiyordu ve bunu sağlamak için de oldukça ileri gidebilecek potansiyele sahiptiler. 

2010 yılında, En İyi Belgesel Film dalında Oscar ödülü kazanan 'Koy'un ekibi, eylemci, sinemacı ve dalgıçlardan oluşan bir takım kurup, Japonya’daki Taiji’de bulunan uzak ve saklı bir koyun iç yüzünü göstermesinin yanında, ölümcül bir sırra ışık tutmayı başarıyor. Yapay kayalara yerleştirilen gizli mikrofonlar ve kameraların da içinde bulunduğu son teknolojiden yararlanan ekip, bu küçük deniz kasabasının dünya çapında işlenen ekolojik suçların korkunç mikrokozmosu olarak nasıl işlediğini ortaya çıkarıyor. The Cove, araştırmacı gazetecilik, ekolojik macera ve dikkat çekici görüntülerin kışkırtıcı karışımına kolay kolay unutulmayacak bir hikayeyi de ekleyerek, yunus katliamı konusunda dünyanın dört bir yanından hayvan severlerin harekete geçmesini sağlamayı amaçlıyor. 

Yönetmenliğini Louie Psihoyos’un, senaristliğini de Mark Monroe’nun üstlendiği The Cove’un yapımcıları Paula DuPré Pesmen ve Fisher Stevens. Filmin baş yapımcısı Jim Clark ve ortak yapımcısı da Olivia Ahnemann.

IMDb: 8,5/10

1. Night And Fog (1955)

İnsanın insana yaptığı zalimliğin belgelenmesi, tarihin kendisi kadar eskiye dayanır. Yine de tüm bu belgeler dünyayı, Holocaust'un (Yahudi soykırımı) zalimliklerine, insana hâlâ ürküntü veren o korkunç olaylar dizisine hazırlayamamıştır. Zamanın, hatıraları ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar bir şekilde sildiğinin bilincinde olan sinemacı Alain Resnais (daha sonra Hiroshima, mon amour-Hiroşima Sevgilim ve L'Année dernière Marienbad-Geçen yıl Marienbad'da gibi filmlerle yönetmen olarak daha da büyük bir ün kazanır), Nazi zulmünü filme almaya karar verdi; hem bu zulüm gelecek kuşaklara aktarılabilsin hem de birbirimize neler yapabildiğimizi hatırlatan kalıcı bir yapıt olsun diye. 2. Dünya Savaşı'nın izleri, özellikle Avrupa'da, hâlâ tazeyken soykırımı tam anlamıyla ifade edebilen ilk film olan Gece ve Sis, toplama kamplarının ve bu kampların kurbanlarının siyah-beyaz arşiv görüntülerini, binaların ve mekanların on yıl sonraki hallerini gösteren pastoral renklerdeki görüntülerle arka arkaya sıralar. Üçüncü Reich'in çöküşünden on yıl sonra bile varlığını sürdüren kuşkuculuk ve yadsımanın altında yatanları açığa çıkaran Resnais, Fransa, Belçika ve Polonya'dan görüntüler kullanmasına karşın dikkat çekici bir biçimde Almanya'dan görüntü kullanmaz. İzleyiciye, ölüm kamplarıyla bağlantısı olan insanların kendi işledikleri suçlarla nasıl başa çıkacaklarını bilmediklerini ya da bilmek istemediklerini gösterir.

IMDB: 8,6/10

Yüzlerce TV kanalı, en yeni filmler, diziler, sevdiğin belgesel, spor programları ve çok daha fazlası TV+ ile seni bekliyor.

İzlenecek ne varsa TV+'ta! Sen de hemen indir!

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
YORUMLAR

Ölmeden önce yapmamız gereken şeyler; listesi sayenizde o kadar kabarık ki; ister istemez bunların hepsini yapmadan öleceğiz.. İşin kötüsü "hangisinden başlayayım" diye düşüne düşüne hiç birinden başlayamaz olacağız..

28.02.2016

20 filmi seyretmek, 20 saat ve 1 aydan az eder. Cep telefonunuzu daha az kurcalayn yeter veya FB geyiği yerine, bunları Yotube'da izleyin. Bu tür listelere de inanmayın pek.

27.02.2016

bir de ben ekleyeyim, Food Inc.

06.03.2016

Amatör yapım Zeitgeist serisi de kesinlikle izlenmeli.

TÜM YORUMLARI OKU (16)